Başbakan Davutoğlu Bulgaristan'da
Başbakan Davutoğlu Bulgaristan'da

Oluşturma Tarihi: 2015-12-15 23:41:07

Güncelleme Tarihi: 2015-12-15 23:41:07

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dini geleneklerimizin sürdürülmesi için başmüftülüğümüz çerçevesinde ne tür destek isteniyorsa yapacağız. Bugün Sayın Borisov ile yine görüşmemizde başmüftülüğün tescili konusunda gerekli desteği vermesini bir kez daha rica ettim" dedi.

Davutoğlu, Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da soydaş kanaat önderleri ve sivil toplum temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmedeki konuşmasında, TBMM'de güvenoyu alan hükümetlerin başbakanlarının gelenek olarak ilk yurt dışı ziyaretlerini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan'a yaptığını anımsattı. Davutoğlu, bu sefer bir başka geleneği başlatacaklarını ve üçüncü resmi ziyareti de Bulgaristan'a yaptıklarını söyledi.

Bulgaristan ziyaretinde çok verimli ve yapıcı görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Davutoğlu, görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri daha köklü bir biçimde gelecek nesillere aktarılması için güçlü siyasi irade beyanında bulunduklarını vurguladı.

Bulgaristan'ın Türkiye için sıradan bir ülke olmadığını ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Daha önce adım adım gezdiğim Bulgaristan'daki her şehri her köyü, Kırcaali'deki, Deliorman'daki her kutsal mekanı, Demir Baba'yı ve nicelerini hiç hafızadan çıkarmadım, çıkartmıyorum, çıkartmayacağım. Çünkü bu topraklar, bütün Balkan halklarıyla bizim birlikte inşa ettiğimiz köklü medeniyetin coğrafyalarıdır. 19. yüzyıl Filibe'nin resmini gördüğünüzde tam bir Bursa'dır. Rodopların güneyinde Gümülcine, İskeçe, Selanik, kuzeyinden Kırcaali aynı kültürün parçalarıdır. Dobruca ile Deliorman'ı ayırt eden sadece bir sınırdır ama köklü birlikteliği hissedersiniz."

Davutoğlu, önceki asırlardan bugüne ulaşan birikimin bir babanın evladına bıraktığı miras gibi ailevi sorumlulukla görülmesi gerektiğini dile getirerek, soğuk savaş döneminde Türkiye ile Bulgaristan arasında büyük duvarların örüldüğünü, Jivkov döneminde büyük zulümlerin yapıldığını ama tüm bunlara rağmen Evlad-ı Fatihan'ın asil torunlarının dilleri, dinlerini ve kimliklerini terk etmediğini söyledi.

Türkiye ile Bulgaristan ilişkilerinin yeniden inşa edildiği 90'lı yıllarda Balkanlar'ın etnik çatışmalarla kıvrandığını anımsatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"O dönemde Kosova'da, Sancak'ta, Makedonya'da etnik çatışmalar yaşanırken, Bulgaristan'da yaşanmadı. Bunun üç sebebi var. Bir soydaşlarımız haklarını onurla korudular ama etnik bir çatışmanın parçası olamamaya da özen gösterdiler. İki, soğuk savaşın ardından Bulgaristan yönetime gelenler, makul ve geçmişi unutturmak için doğru bir tavır sergilediler. Ama en önemlisi Türkiye-Bulgaristan ilişkileri olumlu yönde gelişti ve Türkiye hiçbir zaman soydaşları üzerinden yayılmacı politika veya etnik temelli politika takip etmediği Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinin sağlam temelleri Bulgaristan'da bu geçişin daha az gerilimli olmasını sağladı. Fakat şunu da ifade etmek lazım. Bulgaristan Avrupa Birliği üyesi ve Avrupa Birliği normları içerinde bugün Bulgaristan'daki soydaşlarımız hepsi Avrupa Birliği vatandaşı. Onun için Bulgaristan'da soydaşlarımızın dilinin korunması onların en tabii hakkıdır. Bununla ilgili tedbirler almak da Bulgaristan hükümeti açısından çağdaş bir Avrupa demokrasisi olarak bir sorumluluktur. Borisov ile yaptığım görüşmede bunu da kendileriyle paylaştım."

Türkçe'nin Bulgaristan'da mecburi ders olmaktan çıkarılıp seçmeli ders olmasıyla talepte yaşanacak düşme ihtimaline karşı herkesin gerekli özeni göstermesini isteyen Davutoğlu, Bulgaristan'da Türkçe'nin edebi bir şekilde öğrenilmesi için her türlü desteği vereceklerini bildirdi.

Bulgaristan'daki kanaat önderlerinden Türkçe'nin en iyi şekilde korunması için çaba göstermeleri ricasından bulunan Davutoğlu, "Türkiye'deki okullardaki bazı şeyleri zamana bırakabiliriz ama Rumeli'de Türkçe'nin köklü şekilde yaşaması için alınacak tedbirleri geciktirmeyiz. Bu konuda kendinizi yalnız ve mahrum hissetmeyin. Bulgaristan'daki Osmanlı mirası eserler, sadece Türkiye'nin tarihi ecdat mirası değildir aynı şekilde Bulgaristan'ın kültürel mirasıdır. Aynı şekilde Türkiye'deki Demir Kilise başta olmak üzere Bulgar kültür mirası da bizim kültür mirasımızdır. Rumeli ile ilgili ecdat yadigarı mirastan, camiden, külliyeden herhangi bir tek taş dökülse ilgisiz kalan kurumlarımızdan bunun hesabını sorarız" diye konuştu.

Davutoğlu, Bulgaristan'da yaşayan Türkler'den soydaş gençlere tarihi bilinci vermelerini de isteyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dilini ve tarihi kimliğini kaybeden bir toplumu yaşaması mümkün değil. Sizler en zor şartlarda direnerek her şeyi korudunuz, şimdi kolay günlerde bunları geliştirme vakti. Bu kültürel mirasa hep beraber sahip çıkmamız önem taşıyor. Dini geleneklerimizin sürdürülmesi için başmüftülüğümüz çerçevesinde ne tür destek isteniyorsa yapacağız. Bugün Sayın Borisov ile yine görüşmemizde başmüftülüğün tescili konusunda gerekli desteği vermesini bir kez daha rica ettim. Daha önce bu destek verilmiş ve problem çözülmüştü. Şimdi yeni bir süreç başlamış. Latifeyle karışık orada da zikrettim, Jivkov döneminde hiçbir şey kalmadı elhamdülillah, bir Nedim Gencev kaldı hala uğraşıyoruz. Nasıl bir şekilde yetiştirilmiş ki biz problemi çözeriz o gelir ortalığı karıştırır. Buna karşı soydaşlarımızın başmüftülük etrafında kenetlenmesi lazım. Bu sizin kurumunuz."

(Sürecek)