Nevali Hotel'de, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle yemekte bir araya gelen Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, Ceylanpınar'daki şehit aileleri ile son 3 haftadaki bütün şehit ailelerini aradıklarında, bir nefret sedası duymadığını, görmediğini söyledi. Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bütün bir milletime buradan seslenmek istiyorum. Bu seslenişin en doğru mekanı Şanlıurfa. Şanlıurfa Hazreti İbrahim'in tevhid diyarıdır. Biz hepimiz milleti İbrahimiz. Aramıza fitne sokmak isteyenlere, aramıza 'sen şucusun', 'sen şu boydansın', 'sen bucusun', 'sen şu aşirettensin, kökendensin' diyenlere ayağa kalkıp, 'biz milleti İbrahimiz' demenin vakti gelmiştir, arkadaşlar. Şanlıurfa bize bunu söyler. Bu toprakların ruhu, maneviyatı bize bunu söyler. Şanlıurfa Halil İbrahim sofrasının diyarıdır. Halil İbrahim'in sofrası herkesin ortak olarak nimetten istifade ettiği, hiç kimsenin dışlanmadığı sofradır. Maddi sofra anlamında değil, manevi sofra anlamında da hepimizin kardeşliğine işaret eder."
-"Büyük tebrik ve destek mesajları geliyor"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak, vatandaşların oyları ve destekleriyle ağır sorumluluk hissedenler olarak, son günlerde gerçekleşen olaylardan sonra, Türkiye'nin kollektif bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu anladıklarını söyledi.
23 Temmuz'da, başkanlık ettiği güvenlik toplantısında açık ve net bir talimat verdiklerini dile getiren Davutoğlu, "Şanlıurfa'daki bu vahdet, birlik bilincini korumak için buna kim tehdit teşkil ediyorsa. Kim bu kardeşliği hedef edinip bu milleti aynen Suriye'de ya da Irak'ta olduğu gibi kardeş kavgasına yöneltecekse bulacaksınız ve onlara gereken dersi vereceksiniz. Kim bu ülkenin evlatlarından her hangi birinin kılına dokunmuş ise ister DEAŞ'ın sınırda ve Suruç'ta vatandaşlarımızı ve askeri öldürmesi gibi, ister PKK'nın Ceylanpınar'da, Adıyaman'da, Diyarbakır'da trafik kazasına yardıma koşan Tansu polisimizi öldürmesi gibi dokunursa, siz onların merkezlerine dokunacaksınız. Şimdi aradan geçen 2-3 hafta içinde bütün milletimiz görüyor. Her yerden, milletimizin doğuda, batıda, kuzeyde güneyde, büyük bir tebrik ve destek mesajları geliyor" diye konuştu.
Davutoğlu, DAEŞ, PKK ve DHKP-C'nin, Türkiye'de şehit cenazeleri kaldırmak için hep birlikte harekete geçtiğini anlatarak, "Ve eminim doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde, millet de 'devlet nerede' diye sordu. Biz de 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan gece, DEAŞ'a yaptığımız operasyonla, 24 Temmuz'u 25 Temmuz'a bağlayan gece PKK'ya yaptığımız sınır ötesi operasyonlarla hala devam eden ve bütün şehirlerimizde her 3 örgüte yaptığımız operasyonlarla biz de şunu söyledik; biz buradayız, biz burada olacağız, kıyamete kadar da buradayız" ifadelerini kullandı.
"DEAŞ denen örgüt daha dün çıktı, PKK denen örgüt 30-40 yıllık" diyen Başbakan Davutoğlu, "Bu toprakların ruhu olan Hazreti İbrahim'in tevhid bilinci asırları, bin yılları aşar. Bu vahdet bilinci bu topraklarda yer ettikçe, iliklerimize, ruhumuza sindikçe bütün bu şer odakları bilsinler ki son nefesimize kadar onlarla mücadele edeceğiz. Bir an dahi tereddüt etmeyeceğiz. Bir an dahi herhangi bir şekilde bunların tuzakları karşısında geri adım atmayacağız. Sabırla son yıllarda istismar edilen Çözüm Süreci'nin olumlu bir netice üretmesini bekledik sabırla" açıklamasında bulundu.
-"Ne olumlu adımlar atıldığına cümle alem şahittir.."
Çözüm Süreci'ni kardeşlik bilinciyle başlattıklarını dile getiren Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"12 Eylül'ün baskıcı rejiminin yaptığı yanlış uygulamaları unutturmak için yaptık. Herkesin konuştuğu, ana sütü gibi helal ana dilini istediği gibi konuşsun diye yaptık. OHAL kalksın, yollar, yaylalar, mezralar açılsın, her yer şenlensin diye yaptık. Ülke üzerindeki baskıcı yasakların kalkması için yaptık. Kardeşi kardeşle buluşturmak için yaptık ve sizler şahitsiniz, 2002'den itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı aldığı andan itibaren 3 Kasım seçimlerinden itibaren o günden bugüne hep bunun için çaba sarfettik. Ne büyük değişiklikler geçirdiğimize, ne olumlu adımlar atıldığına cümle alem şahittir."
-"Acaba bünyeyi zayıf düşürebilir miyiz?.."
Davutoğlu, birilerinin hep "acaba bünyeyi zayıf düşürebilir miyiz" diye çaba içine girdiğine dikkati çekerek, "Dillerinde 'barış' derken, ellerinde kaleşnikofu, zihinlerindeki terör kültürünü yok etmeden ve onları gizleyerek Türkiye'de bir kardeş kavgasının önünü açmak istediler ve son derece de pişkince. Bakınız şimdi Demirtaş'ın Brüksel'de verdiği mesajlara ya da sürekli dilinden barışı düşürmeyip 'çatışmasızlığa dönelim' diye günlerdir söyledikleri sözlere. Bu nasıl bir pişkinliktir" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Şu iddiaya da bakınız, 'AK Parti, erken seçime gitmek için bu Çözüm Süreci'ni bitirdi'. Akıl, vicdan sahibi bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; 'Allah aşkına Ceylanpınar'da 2 polisimizi AK Parti mi şehit etti? Adıyaman'da askerimize tuzağı AK Parti mi kurdu? Diyarbakır'da ihbar edip trafik kazası var diye, oradaki Diyarbakırlı kardeşine yardım için koşan Tansu polisi yolda tuzağa düşürüp AK Parti mi öldürdü? Hep kendileri cinayeti işleyecekler, kendileri bütün bu şiddetin parçası olacaklar, bize meydan okuyacaklar, millete meydan okuyacaklar, sonra da dönüp yurt dışındaki temsilcileriyle birlikte arkalarındaki odaklarla birlikte okları Cumhurbaşkanımıza, bana, hükümete, AK Parti'ye yöneltecekler.
7 Haziran seçimlerinden bu yana KCK'nın PKK'nın yurt dışındaki temsilcilerinin yaptığı açıklamalara bakın; 9 Temmuz'da ben Cumhurbaşkanımızdan görevi aldığımdan bir gün sonra halk savaşı ilan ettiler, Demirtaş'la görüştüğümüz gün dahi 'Silahlanın' diye çağrı yaptılar. Suruç olayından bir gün önce ayaklanma çağrısı yaptılar. Zannediyorlar ki, onlar bütün bu çağrıları yaparken biz bunlara gözümüzü kapatacağız ve sessiz kalacağız.
Bizim anladığımız siyaset medeniyet kültürü dört ortak şeyden geçer. Bir ortak kültürel aidiyet, hepimiz ortak bir kültürel aidiyetten geliyoruz. Bazıları bunu tek tipleştiriyorlar, bunun değişik renklerini görmek istemiyorlar bazıları da ayrıştırıyorlar. 12 Eylül tek tipleştirirken, PKK bölücü terör örgütü ayrıştırmaya ve sonra da Kürtleri Türklerden Araplardan ayırıp ayrıca tek tipleştirmeye çalışıyorlar, et tırnaktan ayrılır mı? Eti tırnaktan yedi düvel ayıramamış. Biz hep beraber Şanlıurfa'da ezan susmasın diye Türk'ü, Kürt'ü Arap'ı hep beraber ayağa kalkmışız da ordumuz yokken, Birinci Dünya Savaşı'nda cephelerimiz düşmüşken, Sevr Anlaşmasıyla vatanımızın her bir köşesi parçalanma tehdidi altına girmişken, Şanlıurfa Hazreti İbrahim'in mirasını korumak Ezanı Muhammedi'yi korumak için ayağa kalkmış ve müstevlileri bir şehir olarak tek başına sürmüşse, aynı işi Gaziantep yapmışsa, Allah aşkına bugün arkasında güçlü bir demokrasi, elinde dünyanın en kudretli orduları olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunlara pes eder mi bunlara meydanı bırakır mı?"
Davutoğlu, bu ülkenin tek bir santimetrekaresini terk etmek niyetinde olmadıklarını vurgulayarak, "Hiç birine, 78 milyonun tek bir unsurunu terk etmek, ya da onların merhametine bırakmak niyetinde de değiliz" ifadesini kullandı.
(Sürecek)