Başbakan Davutoğlu Şanlıurfa'da
Başbakan Davutoğlu Şanlıurfa'da

Oluşturma Tarihi: 2015-08-09 00:11:50

Güncelleme Tarihi: 2015-08-09 00:11:50

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "90'lı yıllarda faili meçhuller için devlete, o zamanki birtakım yanlış uygulamalar sebebiyle sesini yükseltenler, niçin şimdi faili meçhuller için terör örgütüne bir şey söyleyemiyorlar. Neden sesleri kısık?" dedi.

Nevali Hotel'de, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle yemekte bir araya gelen Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geçmişe dönmesinin söz konusu olmadığını, 90'lı yılları bugüne taşıyanın ise "bölücü terör örgütü" olduğunu belirtti.

Ceylanpınar'da iki polisin evinde şehit edilmesini hatırlatan Davutoğlu, "Faili meçhul diyorlar ya faili meçhulü Ceylanpınar'da yapmaya kalkışan bu terör örgütüydü. Ama biz ne yaptık, evet, faillerini bulduk, faillerin arkasındaki odakları da cezalandırdık, gerekirse tekrar tekrar cezalandırmaya da kararlıyız" diye konuştu.

"90'lı yıllarda faili meçhuller için devlete, o zamanki birtakım yanlış uygulamalar sebebiyle sesini yükseltenler, niçin şimdi faili meçhuller için terör örgütüne bir şey söyleyemiyorlar. Neden sesleri kısık?" diyen Davutoğlu, devlete karşı şahin kesilenlerin, milletin hür iradesinin seçtiği hükümete her türlü ithamda bulunanların, terör örgütlerine ses çıkaramadığını söyledi.

Devletin, şefkat ve kudret ile kaim olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Şanlıurfa'dan bütün vatandaşlarımıza Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına şu taahhütte bulunuyorum, son dönemdeki operasyonlar dolayısıyla sakın ha hiç kimse devletin şefkatinden şüphe etmesin. Bütün vatandaşlarımızın üzerinde şefkat elimiz vardır. Şefkat elimizin karşılığı da hukuk devletidir, demokratik hukuk kurallardır. Kim bir tek vatandaşımıza haksız yere bir davranışta bulunursa hakkında gerekli hukuki işlemi yaptırtırız" ifadelerini kullandı.

Bugün basında yer alan bazı görüntülerle ilgili soruşturma açılmasını istediklerini anlatan Davutoğlu, kimsenin hukuk devletinin cevaz vermediği uygulamaları yapamayacağını belirtti.

-"Kudretimizi en güçlü şekilde göstermeye muktediriz"

Ülkesine, demokrasiye sadık tüm vatandaşların devletin şefkatinden emin olmaları gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, "Herkes, eğer bir kamu görevlisi yanlış davranırsa onu da soruşturacağımızdan emin olsun. Operasyonlar üzerinden kimse, 'Türkiye eski dönemlere mi dönüyor, 90'lara mı dönüyor' diye bir tereddüt içine girmesin. Şefkatimiz devlet olmanın bir gereğidir. Şefkatin bugünkü karşılığı da demokratik hak ve özgürlüklerdir. Ama bütün milletimiz de emin olsun ki şefkat yanında kudret göstermek gerektiğinde de kudretimizi en güçlü şekilde göstermeye muktediriz" şeklinde konuştu.

Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Masum vatandaşlarımız, komşusuyla, şehriyle, ülkesiyle ama en önemlisi kendisiyle barışık vatandaşlarımız şefkatimizden emin olsun. Ama komşusunu katleden, gece yarısı uyuyan masum insanları öldüren, sınırımızdaki askeri öldüren ya da Suruç'ta olduğu gibi, Diyarbakır'da seçim öncesinde olduğu gibi vatandaşlarımızı katleden. Ya da Diyarbakır'da trafik kazasına müdahale için giden polisimizi katleden, ister DAEŞ olsun, ister PKK olsun, ister DHKP/C olsun, onlar da bilsinler ki bizim devletimizin kudret eli onların üzerinde olacaktır. Bu yaşananlardan herkes gerekli dersi çıkarmalıdır. Bugünlerde bize en çok gelen sorulardan biri şu, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan, 'Yıllardır, aylardır devletin güvencesini hissetmek istiyorduk, Allah razı olsun sizin bu son uygulamalarınızla bu güvenceyi hissediyoruz' diyorlar. Hep bu mesaj geliyor. Ama aman bunu yarım bırakmayın, bizi yalnız bırakmayın. Onlara sesleniyorum, sizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız, başladığımız işi de hiçbir zaman yarım bırakmayacağız."

-"Sizler bu ülkenin onurlu, asil sahiplerisiniz"

Aynı zamanda Çözüm Süreci'ni başlattıkları irade, hedef ve değerler neyse, insanlık onuru adına, herkesin kendi ana dilini kullanma hakkı ve onuru adına, kimsenin etnik ve mezhebi kökeni, siyasi düşüncesi sebebiyle tahkir edilmemesi adına, evrensel insan hak ve özgürlükleri adına ne yapılması gerekiyorsa onu da yapacaklarını belirten Davutoğlu, "İşte barış budur. Hem tarihi kadim kardeşliğimizi hem modern, çağdaş, evrensel ve insan haklarına dayalı vatandaşlık haklarımızı koruyacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Her bir vatandaşın, bu ülkenin onurlu, asil sahipleri olduğunu vurgulayan Davutoğlu, kimsenin bir diğer vatandaşa göre bu ülkeye daha fazla malik bulunmadığını dile getirdi.

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne bir Türk çıkıp, ne bir Kürt, ne bir Arap, ne bir Sünni, ne bir Şii, ne bir Rumeli muhaciri, ne bir Kafkas muhaciri çıkıp da 'şuraların sahibi benim' deme hakkına sahip değil. Ama hepimiz, Anadolu çocukları, Orta Asya çocukları, Kafkasya çocukları, Balkan çocukları, Orta Doğu çocukları ve Mezopotamya çocukları, Urfa çocukları, hep beraber kardeşiz ve kardeş olacağız. Allah Hazreti İbrahim'in bu diyarında her zaman hissettiğimiz tevhidi ve vahdeti üzerimizden eksik etmesin. Allah bu mübarek topraklardaki Halil İbrahim sofrasının hem manevi hem maddi bereketinden, rahmetinden bizi mahrum bırakmasın. Soframız nasıl Halil İbrahim sofrası olarak bütün masumlara açıksa, bugün Suriye'den gelenler, 25 yıl önce Halepçe'den gelenlere açıksa, bundan sonra da hep açık olsun. Bundan sonra da başını sokacak güvenli bir sığınak, helal rızık için çalışabilecek güvenli bir barınak arayan kim varsa, onlara elimizi uzatma kudretini bize nasip etsin."

Davutoğlu, konuşmasının sonunda, etkinliği düzenleyen sivil toplum kuruluşlarının üyelerine selamlarını iletti.

Bu arada, Başbakanlığın yeni logosu Davutoğlu'nun konuşma yaptığı kürsüde ilk kez kullanıldı.

(Bitti)