Davutoğlu, Nevali Hotel'de sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle yemekte bir araya geldi.
Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, terör örgütü PKK'ya verilen mesajların ardından, şimdi tam vakti olduğuna işaret ederek, "Madem ki bütün bu süreçten ders aldılar, PKK'ya, 'Silahlarınızın tetiklerinden elinizi çekin' diyorlar ve çatışmasızlığı teklif ediyorlar, tamam, hep beraber resmi tamamlayalım. Şehirlerimizin etrafındaki ve içindeki, vatandaşlarımızı tehdit eden bütün yapıları da tasfiye edecekler. Hiçbir esnafımız, daha bıyığı yeni terlemiş ve aldatılmış bir genç tarafından, 'Sen dağdan bekleniyorsun. Sana şu kadar ceza kesildi' diye eline bir kağıt verildiği bir olayı yaşamasın" diye konuştu.
Vatandaşın, esnafın ve tüccarın kepenkleri indirme baskısı altında kalmamasını isteyen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Menderes Bey'e, Ceylanpınar'da 1.5 yıl içinde dört kez suikast yaptılar. Suçu ne Menderes Bey'in? Çünkü, Ceylanpınar Belediye Başkanlığını aldı. İsterler ki baskıyla bütün belediye başkanlıkları onlara ait olsun. Bütün, her türlü faaliyeti onlar yapsın. Baskıyı ve cürmü işlesinler. İşte şimdi vaktidir. Bütün bunlara karşı olduklarını ve en önemlisi de bir ülkede halkın huzuru için çalışan ve her an hesap verme konumunda olan, yaptığı bir yanlış olursa, hesap veren demokratik sistem içerisinde, güvenlik güçleri dışında hiçbir silahlı grubun mevcudiyeti, demokratik bir ülkede kabul edilmez."
- "Türkiye'yi şikayet edeceğine, Türkiye'ye gelip bunun hesabını versin"
Konuşmasında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Brüksel ziyaretine değinen Başbakan Davutoğlu, şu ifadelere yer verdi:
"Demirtaş, Brüksel'de demokrasi arıyorsa Brüksel'de şöyle bir baksın etrafına. Brüksel'in dağlarına çıksın bakalım, Belçika'da terör yapan, bir takım çeteler, Belçika'nın dağlarında mı? Sonra oradan Almanya'ya, Fransa'ya gitsin. Tek tek o ülkeleri gezsin. Hangisinde bir terör örgütü dağlarda, halka baskı yapıyor. Hangisinde, 'şehir yapılanmaları' gibi laflar adı altında bir takım çeteler, bir sürü harflerle üretilen çeteler, halkı baskı altında tutuyor? Bütün Avrupa ülkelerini gezdi. Oraya gidip, Türkiye'yi şikayet edeceğine, Türkiye'ye gelip bunun hesabını versin. Ve çıksın desin ki, 'Ben demokratik bir partinin barışçıl düşüncelere sahip bir genel başkanı olarak bu ülkenin yaylalarında, topraklarında, sokaklarında illegal hiçbir yapılanmanın olmaması gerektiğini düşünüyorum. Hiçbir silahlı grubun olmaması gerektiğini düşünüyorum.' 7 Haziran akşamı küstahça, bir seçim zaferi sarhoşluğu içinde, 'yüzde 13 zafer...' Bizim yüzde 41 öyle görünmüyor. Kalaşnikoflarla sokağa çıkıp, seçim zaferi kutlanan herhangi bir Avrupa ülkesi var mı? Ama onların niyeti bizi Avrupa ülkeleri standardında bir özgürlüğe yöneltmek değil. Suriye'de, Irak'ta olduğu gibi, kardeş kavgasına yöneltmek. İşte biz de sesleniyoruz. Kardeş kavgasına Türkiye'yi sokmak isteyenlere karşı en iyi cevabı sivil toplum kuruluşu örgütleri verir. Sizden beklediğimiz budur."
- " 'Bugün birlik günüdür' diye çağrıda bulunmanızı istirham ediyorum"
İlim adamlarından da beklentisi konusunda görüşünü aktaran Davutoğlu, "Emin olun, müstevliler Şanlıurfa'yı işgal ettiğinde, Fransız askeri, o zaman nasıl başınızı kaldırdıysanız, ey ilim ehli, nasıl işgal altında bir ülkede Gaziantep'te, Kahramanmaraş'ta, Şanlıurfa'da, al bayrağı indirilen bir yerde, Cuma namazı için gelen cemaate, 'Birliğinizi beraberliğinizi koruyun' diye çağrıda bulunduysanız, şimdi de aynı şekilde, doğulu ve batılı bütün ilim adamlarımızdan, bütün din adamlarımızdan aynı yüreklilik içinde, 'Bugün birlik günüdür' diye çağrıda bulunmanızı istirham ediyorum" ifadelerini kullandı.
-" 'Biz artık huzur istiyoruz' diye sesinizi yükseltmenizi bekliyoruz"
İş adamlarına da seslenen Davutoğlu, son yıllarda Çözüm Süreci'nin sağladığı ortam içerisinde büyük yatırımların yapıldığını, ticari canlanmanın söz konusu olduğunu belirtti.
Davutoğlu, son 12 yıllık AK Parti iktidarı döneminde Doğu'da, Güneydoğu'da çift yolla birbirine bağlanmamış şehir kalmadığını, 3-4 ambulans bulunan illerde şimdi 30-40 ambulansın olduğunu ifade etti.
İş adamları teşkilatlarından "Biz artık huzur istiyoruz" diyerek seslerini yükseltmelerini isteyen Davutoğlu, insan hakları örgütlerinden de "Bütün Türkiye'de, herkesin yaşama hakkının, her şeyden daha kutsal olduğunu ve yaşama hakkını tehdit eden hangi örgüt olursa olsun, hepsine kaşı aynı ölçüde mücadele edeceğiz" demelerini beklediklerini dile getirdi.
Davutoğlu, her haneden, her evden 'kardeşlik' sesinin yükselmesini talep ettiklerini, sivil toplum örgütlerinin buna öncülük etmesi gerektiğinin altını çizdi. Davutoğlu, "Aramızda selamı yaygınlaştırmalıyız. Aramızda kardeşliği pekiştirmeliyiz. Ortak vatandaşlık hukukunun gereği olarak herkesin onurlu bir hayat sürmesi için ne problem varsa, bunları çözmek üzere omuz omuza çalışmalıyız. Ama birileri bizi tehdit ettiğinde de aynı omuz omuza durmalıyız. Cesaret gerekir. Sizden ve ülkemizdeki bütün sivil toplum kuruluşlarından bekliyoruz" diye konuştu.
- "Söyleyin, ne istiyorsunuz? Ben hepiniz Başbakanıyım"
Başbakanlık Çankaya Köşkü'nde bir süre önce, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerinden gelen sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı toplantıya değinen Davutoğlu, bazı konuşmaların kamuoyu tarafından bilinmesi isteğini dile getirdi.
Söz konusu toplantıda, "Söyleyin, ne istiyorsunuz? Ben hepiniz Başbakanıyım. Bize karşıysanız da söyleyin. Hangi görüşe sahip olursanız da söyleyin" dediğini anlatan Davutoğlu, bazı eleştiriler getirildiğini, bunları dinlediğini ve cevap verdiğini aktardı. Davutoğlu, şöyle dedi:
"Tek şunu sordum. Acaba bu açık yüreklilikle ve bu özgürlükle Diyarbakır, Van veya bazı yerlerde, büyükşehir belediyelerinin yapacağı toplantılarda konuşabilir misiniz? Devleti eleştirmek konusunda sahip olduğunuz bu özgürlüğe, örgütü eleştirmek konusunda sahip misiniz? Devleti eleştiriyorsunuz güzel, hem de Çankaya'da yaptığımız toplantıdaydı, devletin kalbindesiniz ve ben size diyorum ki, 'Ne söylerseniz söyleyin, buradan çıktığınızda kimse size tek bir soru sormayacak. Bunun teminatı benim. İstediğiniz eleştiriyi yapın, bizde bir hata varsa söyleyin.' Ve siz bundan emin olduğunuz için rahat konuşuyorsunuz. Ama, acaba Diyarbakır'da, Van'da, Mardin'de herhangi bir başka toplantıda, bu rahatlık içinde, fikirlerinizi beyan edebiliyor musunuz? Çünkü şunu düşünüyorsunuz, 'Çıkarsam ve bu dediklerim duyulursa, örgüte karşı birileri beni hesaba çeker, tehdit alırım, çocuğum kaçırılır' bir şey içerisindesiniz."
(Sürecek)