Şimşek, TRT Haber'de yayınlanan "Anadolu Soruyor" programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Ekonomide büyümenin devam edip etmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, 2002-2016 döneminde Türkiye'nin ortalama yüzde 5,7 büyüdüğünü anımsatarak, bunun Avrupa Birliği'nin aynı dönemdeki büyümesinin yaklaşık 3 katı olduğunu söyledi.
Şimşek, dünyanın küresel kriz sonrası büyüme anlamında çok sıkıntılı bir döneme girdiğini belirterek, "2010-2016 döneminde Türkiye'nin büyümesi ortalama yüzde 6,7. Bu girişimcilik ruhu, dinamizm, genç nüfus, siyasi istikrar olduktan sonra Türkiye büyür." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ekonomisinin geçen yıl yaşadığı şoklara rağmen hızla toparlandığını ve yüzde 2,9 büyüdüğüne dikkati çeken Şimşek, "Bu sene öyle görünüyor ki Türkiye ekonomisi yüzde 5'in üzerinde büyüyecek. Bu rakam, OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüme demek, G20 ülkeleri arasında Çin ve Hindistan'dan sonra muhtemelen en iyi üçüncü performans." dedi.
Bu seneki büyümede birkaç faktörün etkili olduğuna işaret eden Şimşek, dış talebin toparlandığını ve güçlü olduğunu söyledi.
Turizmin de hızlı bir şekilde toparlandığına dikkati çeken Şimşek, ülke içindeki belirsizliklerin azaldığını, bunun da yatırımları, tüketimi teşvik ettiğini kaydetti.
Hükümet olarak yatırımlara, istihdama, ihracata güçlü destek, teşvik verdiklerini vurgulayan Şimşek, "Dolayısıyla büyüme, iç ve dış talep tarafından destekleniyor. Yatırımlar kalıcı refahın anahtarı. Yatırımların artmasıyla büyüme sürekli hale gelir." şeklinde konuştu.
Gelecek dönemde reformlara odaklanacaklarını vurgulayan Şimşek, 2018 yılında büyüme hedefinin ne olacağının sorulması üzerine, "Büyüme hedefimizi Orta Vadeli Programda (OVP) ortaya koyacağız ama yüzde 5'in altında olmaz." ifadelerini kullandı.
- "Hazine destekli kredilerde batık oranı düşük olacak"
Hazine destekli KGF kefalet sisteminin büyük bir başarı hikayesi olduğunu vurgulayan Şimşek, bu kapsamda ihracatçıya yüzde 100, KOBİ'lere yüzde 90, KOBİ dışındaki şirketlere yüzde 85 kefil olduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bankalara diyoruz ki, 'sizin zaten batık oranınız normal şartlarda yüzde 3-3,5 ama yüzde 7'ye kadar biz kefil oluyoruz.' Dolayısıyla bu herkesin elini rahatlattı. Bankaların elini rahatlattı, şirketlerimizin teminat, krediye erişim sorununu çözdük. Bizim riskimiz önümüzdeki birkaç yıl içinde verilecek 250 milyar liralık kredinin bir kısmının batması. Biz zaten 25 milyar liralık bir risk almış durumdayız ama inanıyoruz ki Hazine kefaletiyle kredi alan KOBİ'lerimiz o kredilerini ödemek için canla başla mücadele edecekler. Niye? Çünkü Hazine kefaleti çok önemli bir değerdir, onu kaybetmek istemeyecekler. Onun için batık oranının çok daha düşük kalacağını, yüzde 7 değil, yüzde 3 bile olmayacağını ümit ediyoruz. Bundan dolayı bütçeye yansıması, Hazineye yükü inşallah daha az olacak."
- "Şirketlerin döviz kuru riskine karşı yeni bir çerçeve oluşturacağız"
Şimşek, Türkiye'nin dış borcuna ilişkin bir soruya karşılık, döviz rezervleri çıkarıldığında kamunun net olarak dış borcunun bulunmadığını, ülkenin özel sektör ağırlıklı borcu olduğunu söyledi.
Devletin garantisinde çok sınırlı projeler bulunduğuna işaret eden Şimşek, "Kamu-özel ortaklığı yoluyla yaptığımız köprü, hastane gibi projelerin mali, uzun vadeli portresini yayınlayacağız. O işi Maliye Bakanlığımız yürütüyor. Uzun vadede, Türkiye'yi ne tür yükler bekliyor, raporlayacağız. Öbür türlü şeffaf olmayınca şehir efsaneleri başlıyor." şeklinde konuştu.
Özel sektörün 2002'den bu yana borcunda ciddi bir artış olduğunu, buna karşılık varlıklarında yükseliş görüldüğünü anlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"B
iz kur riskini döviz piyasasındaki dalgalanmaları sınırlamak için makro ihtiyati tedbir diyebileceğimiz yeni bir çerçeve oluşturacağız. Döviz geliri olmayanların dövizle borçlanamamasını prensip edineceğiz. İkincisi, döviz geliri olanların ancak belli bir oranda döviz borçlanması... Hindistan, Endonezya gibi ülkelerde birtakım uygulamalar var. Merkez Bankamız bunlara ilişkin çalışmalarını bitirdi. Veri toplama noktasında bir yasal düzenlemeye, adıma ihtiyaç var. Biz bu yıl içinde hızlı şekilde hareket edeceğiz. Döviz geliriniz olmadığı halde döviz borçlanmak istiyorsanız, o zaman bir tür kur riskini sigortalamaya yönelik adım atmanız lazım. Özetle şirketlerimizin eğer döviz geliri yoksa, döviz borçlanmak istiyorsa kurlardaki iniş çıkışlara karşı kendilerini garantiye, korumaya alacaklar. Onu gerekli hale getireceğiz."
- "KDV ve Gelir Vergisi reformuna ilişkin çalışmalar yakında EKK'ya gelir"
Taşeron işçilere kadro verilmesine dönük bir soru üzerine de Şimşek, "Bu konuyla ilgili daha önce bir çalışma yapıldı, belli bir noktaya geldi, ilave çalışmalar gerekiyordu, bunlarla ilgili şimdi tekrar inşallah tekrar önümüzdeki dönemde çalışılacak. Bu konuda yakın dönemde Maliye Bakanı'mız açıklamalarda bulundu. Esas itibarıyla Maliye ve Çalışma Bakanlığımızın birlikte yürüttüğü çalışma." dedi.
Şimşek, başka bir soru üzerine de Maliye Bakanlığının, KDV ve Gelir Vergisi reformu noktasında çalışmayı neredeyse nihai hale getirdiğini belirterek, yakında bu çalışmaların Ekonomi Koordinasyon Kuruluna (EKK) geleceğini söyledi.
EKK'da yapılacak teknik çalışmaların ardından bunu Bakanlar Kuruluna ve Meclise göndereceklerini ifade eden Şimşek, birçok kesimin görüşünü aldıklarını, o dönemde de kamuoyunun bu alandaki önerilerine açık olacaklarını bildirdi.
Dolardaki düşüşün sürüp sürmeyeceğine yönelik bir soru üzerine de günübirlik kur hareketleri konusunda yorum yapmadığını belirten Şimşek, "Orta ve uzun vadede eğer ülkemiz bugünkü gibi siyasi istikrarını korur, reform noktasında güçlü iradeyi devam ettirir, yüksek büyüme patikasında yoluna devam ederse reel olarak tabii ki ülkemizin para birimi güçlenir, değer kazanır." değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)