Başbakan Yıldırım basın temsilcileriyle bir araya geldi
Başbakan Yıldırım basın temsilcileriyle bir araya geldi

Oluşturma Tarihi: 2016-06-01 09:33:19

Güncelleme Tarihi: 2016-06-01 09:33:19

Başbakan Binali Yıldırım, siyaset anlayışı gereği kısır siyasi çekişmeler ve polemiklerden mümkün mertebe uzak kalmaya çalıştıklarını, yeni dönemde ülkenin önündeki sorunları çözmenin gayreti içinde olacaklarını belirterek, "Laf üstüne laf değil taş üstüne taş koymak, anlayışımız bu olacak. Az konuşup daha çok iş yapmayı tercih edeceğiz. Zaten benim tabiatıma da uygun bir iş." dedi.

Başbakan Yıldırım, basın temsilcileriyle Başbakanlık İzmir Ofisi'nde bir araya geldi.

İzmir'de bir aile ortamında bulunduğunu ve salondaki herkesin ev sahibi olduğunu belirten Yıldırım, "ancak kendisinin durumunda ufak bir değişiklik olduğunu" bildirdi.

Yeni göreviyle İzmir ve Türkiye'ye karşı sorumluluğunun arttığını, bunun gereğini yerine getirmek için her türlü gayreti göstereceğinden kimsenin tereddüt yaşamaması gerektiğine işaret eden Yıldırım, yerel seçim kampanyasında sürekli olarak "İzmir olmadan Türkiye olmaz, Türkiye haritası eksik kalır" mesajını verdiğini anımsattı. Yıldırım, "İzmir, Türkiye'ye lazım. İzmir'e de başkan lazım" dediklerini aktaran Yıldırım, "Ama İzmirlilerin tercihleriyle o gün uzağı gördüklerini şimdi anlıyoruz." dedi.

Bu görevi üstlenmesinde İzmirlilerin büyük desteğinin bulunduğunu, bu nedenle de tüm hemşehrilerine teşekkür eden Yıldırım, "Bana güvendiler, Parlamentoya bu güzel şehrin temsilcisi olarak gönderdiler ve o yürüyüşte daha ağır, bir o kadar da onurlu bir görevle karşınızdayım." ifadesini kullandı.

Sultan Alparslan'ın Malazgirt'e gelişinden 20 yıl sonra Çakabey'in İzmir'de Türk medeniyetini yerleştirdiğine dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

"Onların buralara yerleşmesi çok önemli bir milat olmuştur. O gün bugün Türkiye'nin başı dara düştüğünde ilk hareketi yapan şehir İzmir olmuştur. Bunu işgalde görüyoruz, ilk kurşun atan İzmir'dir, Hasan Tahsin'dir. Bunu tek partili hayattan çok partili hayata geçerken de görüyoruz. Demokrasinin güç kazandığı şehir İzmir'dir. Kurtuluş meşalesinin yakıldığı şehir İzmir'dir. Büyük Atatürk'ün Türkiye'nin gelecek hedeflerini, ekonomi politikalarını, siyasetini tüm dünyaya duyurduğu şehrin adı da İzmir'dir. Dolayısıyla İzmir'in birbirinden farklı bu özelliklerini dikkate alarak geçmişte belediye başkanı adaylığımda, milletvekili adaylığımda sürekli 'Bizim için siyaset İzmir'e, Türkiye'ye hizmet demektir' dedik. Bu anlayışla siyaset yaptık. Kısır siyasi çekişmeler, polemiklerden mümkün mertebe uzak kalmaya çalıştık. Yeni dönemde de Türkiye'nin önünde çok önemli konular var. Bölgesel konularımız, ulusal konularımız var. Hukuk alanında, sistemle ilgili, ekonomiyle ilgili konularımız var. Tüm alanlarda gece gündüz tüm arkadaşlarımızla çalışacağız. Parlamentomuzu çalıştıracağız ve ülkenin önündeki sorunları birer birer çözmenin gayretinde olacağız. 65. Cumhuriyet Hükümeti olarak kendimize şöyle bir hedef belirledik: Bu hükümetin ana önceliklerinin başında yatırım yapan, üretim yapan, istihdam oluşturan, ekmeği büyüten ve büyüyen, refahı adil olarak dağıtan bir anlayış... Bu ana eksen olacak."

Başbakan Yıldırım, bunun, ülkedeki AK Parti iktidarlarının bugüne kadar uyguladığı politikaların bundan sonra da hiçbir kesintiye uğramadan devam edeceği anlamına geldiğini vurgulayarak, "Ancak (yeni dönemi) bunun üzerine uzun vadeli, doğrudan katma değer sağlayan yatırımların biraz daha ön plana çıkması, daha fazla desteklenmesi şeklinde özetleyebiliriz." dedi.

- En hızlı güvenoyu alan hükümet

65. Cumhuriyet Hükümeti'nin, Cumhuriyet tarihinin en hızlı güvenoyu olan hükümeti olduğunu, kuruluşuyla güvenoyu alması arasında 5 veya 6 gün süre bulunduğuna değinen, Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:

"Bu Cumhuriyet tarihinde rekordur. Bu da bir şeyi gösteriyor, artık zaman ekonomisini çok iyi kullanmamız lazım. Vakit nakittir diyoruz ya zaman artık paradan daha kıymetli hale geldi. Bütün çalışmalarımızda buna büyük titizlik göstereceğiz, zamanı etkin kullanmak laf üstüne laf değil taş üstüne taş koymak, anlayışımız bu olacak. Az konuşup daha çok iş yapmayı tercih edeceğiz zaten benim tabiatıma da uygun bir iş.

Allah nasip ederse bu şekilde ülkemize, bize hayat veren, bizi bugünlere getiren şehrimize ne kadar katkı sağlarsak, ne kadar kalıcı eser bırakırsak iyi. Bizim için, arkamızdan kalacak olan hoş bir sedadır diye düşünüyorum."

İzmir'deki Başbakanlık Ofisi'ni kurarak hazır hale getiren önceki Başbakan Ahmet Davutoğlu'na teşekkürlerini ileten Yıldırım, ofisi daha aktif kullanacaklarını, İzmir'in nabzının burada tutulacağını, sivil toplum örgütleri, paydaşları ve kanaat önderlerinin burada buluşarak konuları değerlendireceğini aktardı.

Yıldırım, "Mutlaka kısa sürede gerekli personel donanımını yapıp burayı çalıştırmak istiyoruz. Belki gelişlerimiz sık olmasa bile biz gelmesek dahi burası bizim adımıza İzmir'in konularının, sorunlarını en yakından takip eden bir yer olacak, bundan emin olabilirsiniz" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, bir gazetecinin "İzmir için yeni bir proje olup olmadığıyla" ilgili sorusu üzerine, zamanı gelmeden konuşmanın projelere zarar verebileceğini belirterek, "Bizim usulümüz projeye başlayınca ilan etmektir. İstisnası Körfez Geçişi'dir. Bu büyük bir proje. İzmirliler'in kanaatleri, düşünceleri, önerileri bizim çok önemsediğimiz bir konudur. Bu konuyu İzmir kamuoyunun dikkatine sundunuz. Hepiniz desteklerinizi açıkladınız. Zannediyorum ki İzmir kamuoyu proje hakkında bilgi sahibi oldu, farkındalık oluştu. Bundan sonraki adımlar artık bize düşüyor" yanıtını verdi.

"İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu ile yaptıkları görüşmede hangi konuların ele alındığı" sorusu üzerine ise Yıldırım, belediye başkanının proje yaparken karşılaştığı sorunları kendisiyle paylaştığını, kamulaştırma başta olmak üzere kamuya maliyeti yüksek olan, zaman kaybına neden olan konuları uzunca bir liste halinde aktardığını ve desteğini istediğini dile getirdi.

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz, 1 Kasım seçimleri öncesi İzmir'de tüm hemşehrilerimize bir sözümüz oldu, dedik ki 'artık yerel yönetim - merkezi yönetim çekişmesini bir tarafa bırakalım. Ben ne ihtiyaç varsa bu şehrin bir vekili olarak siyasi görüş, parti farkı gözetmeksizin ilgileneceğim, çözeceğim' dedim. O gün bugün de bunun gereğini yapıyoruz. Gündemde epeyce bekleyen konuları, çöp yeri olsun, Körfez'in ÇED konusu olsun, İZBAN ile ilgili sorunlar olsun, Kıyı Planı, marinalar vesaire...

Bu konuların hepsi bir çırpıda çözüme kavuştu. İlgili bakanlarla belediye başkanımızı bir araya getirdik konuşturduk, görüştürdük, çözümleri ürettik. Bundan sonra yine İZBAN ile ilgili düşünceleri var, Balçova'nın imar yapılanmasıyla ilgili düşünceleri var. Bu düşüncelerini paylaştı, destek istedi. Genel olarak yıllarca edindiği tecrübelerde bizim işimize yarayabilecek bazı notlar çıkarmış onları paylaştı. Faydalı, verimli bir görüşme yaptık, şehrimiz ülkemiz için iyi bir gelişme olduğunu söyleyebilirim. Kendisine partimizin kongre sürecinde İzmir kamuoyunda, ulusal basında geniş yankı bulan açık desteği için teşekkür ettim. Bu, herhalde yakın siyaset tarihimizde fazla görülen bir şey değildir. Bunu da kendisine ifade ettim."

İzmir'deki tüm kesimlerin kendisine verdiği destekten duygulandığını aktaran Yıldırım, "Bir fani için bundan güzel bir mutluluk olamaz. Onur verici bir şey. Ama bir o kadar da omuzlarımdaki sorumluluğun arttığını hissediyorum. Böyle kalabilmenin çok kolay bir iş olmadığını biliyorum. Bunun için de çok özverili bir şekilde çalışacağım." dedi.

Binali Yıldırım, "Eşi Semiha Yıldırım'ın başbakanlık görevini nasıl karşıladığı, alışıp alışamadığı" yönündeki sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

"Benim prensibim belli, 'itaat et, rahat et', ne olursan ol. Şunu rahat söyleyeyim; Semiha Hanım sıfatlara pozisyonlara çok itibar eden birisi değil. Bu yeni statüsüne de çok alışacak gibi gözükmüyor, o daha sade, sıradan vatandaş gibi yaşamayı çok seviyor. Bakan eşiyken hayatında bir kısıtlama vardı. O kısıtlama da biraz daha arttı. Ondan dolayı, tabi güzel bir duygu ama o tip konularda çok fazla alışık olmadığı için biraz zaman alacak."

"Torunlarıyla sık görüşememenin sıkıntı yaratıp yaratmayacağı" şeklindeki bir soru üzerine ise Yıldırım, "Torunlar konusu önemli. Torunları artık gittiğimiz yere getirecekler herhalde. Nerede fırsat bulursak buluşacağız. Onlar bizim enerji kaynağımız, onlarla geçirdiğimiz dakikalar bize yeniden hayat veriyor. Heyecanımızı, çalışma azmimizi artırıyor." ifadesini kullandı.

(Sürecek)