Dolar

34,2532

Euro

36,9547

Altın

3.020,33

Bist

8.618,57

Bekir Bozdağ'ın alıkonulma planına ilişkin dava

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki darbe faaliyetlerine ilişkin, aralarında Başbakan Yardımcısı Bozdağ'ın da bulunduğu bazı idarecilerin alıkonulması planına yönelik 13 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın eski danışmanı sanık Yıkılkan, 'darbeyi kimin yaptığı' sorusuna, 'İstiyorsunuz ki Orhan Yı

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-09-12 20:22:05

Bekir Bozdağ'ın alıkonulma planına ilişkin dava
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki darbe faaliyetlerine ilişkin, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın da aralarında bulunduğu bazı kişilerin alıkonulması planıyla ilgili 13 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, daha önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın danışmanı olan eski Kurmay Albay Orhan Yıkılkan hakim karşısına çıktı.

Darbe girişiminin hazırlık toplantılarına katıldığı ve kendisine o sırada Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ ile Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz, İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan'ın da aralarında bulunduğu bazı kişilerin kaçırılmalarına ilişkin görevlendirildiği belirtilen Yıkılkan, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı karargahında yaşanan olaylara ilişkin Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın da sanığı olduğunu belirtti.

Rütbesine rağmen uzun yıllar özel kalem müdürlüğü görevinde bulunduğunu, üst düzey komutanlarla yakından çalıştığını anlatan Yıkılkan, hakkından isnat edilen suçlamaların somut delilere dayanmadığını iddia etti.

Darbenin ilk saatlerinde sanık eski Tümgeneral Mehmet Dişli ile odasında görüştüğünü kabul eden Yıkılkan, görüşmeden sonra Dişli'nin Genelkurmay Başkanı Akar'ın makamına çıktığını ancak kendisine eşlik etmediğini söyledi.

Yıkılkan, Dişli ile görüştüğü sırada Akar'ın eski yaveri sanık eski Yarbay Levent Türkkan'ın da odaya geldiğini söyledi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki ifadesinin aksine Genelkurmay Karargahını Özel Kuvvetler Komutanlığı personeliyle basan sanık eski Albay Fırat Alakuş ile görüştüğünü kabul eden Yıkılkan, "Alakuş'a neden burada olduklarını sorduğumda güvenlik maksadıyla geldiklerini söylemişti." dedi.

Hulusi Akar'ın darbeciler tarafından alıkonulup Akıncı Üssü'ne götürüldükten sonra karargahta kalmayı sürdürdüğünü belirten Yıkılkan, "Darbecilerin kendisini neden derdest etmediğine" ilişkin soruya, "Alınmayan sadece ben değilim. Panik atak geçirip sağa sola saldıranlar dışında kimseyi almadılar." cevabını verdi.

- El yazısı notları kabul etmedi

Odasında yapılan aramada, "empatikoçluk" antetli ele geçirilen belgenin, darbe toplantılarının yapıldığı villanın kiralandığı Empati Danışmanlık adlı firmaya ait ajandadan alındığını bilirkişilerce belirlendiğinin hatırlatılması üzerine Yıkılkan, söz konusu belgeyi görmediğini, yazının ise el ürünü olmadığını iddia etti.

Söz konusu belgeyle birlikte bulunan yapışkan not kağıtları ve üzerindeki yazıların kendisine ait olduğunu kabul eden Yıkılkan, "Antetli kağıt ve yazı içerikleri bana ait değil. Yapışkan not kağıtları ise bir şekilde çantamdan alınıp üzerine konulmuştur. Yapışkan not kağıtlarındaki yazı bana aittir ama o bu kağıtlar nasıl oraya konulmuş, bilmiyorum." iddiasında bulundu.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, dönemin Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz ile Özel Harekat Daire Başkanı Turan Aksoy'un zorla derdest edilerek kaçırılmasına ilişkin ifadelerin yer aldığı kağıtların adli tıp tarafından incelenmesini isteyen Yıkılkan, yazıların kendisine ait olmadığının ortaya çıkacağını iddia etti.

Çapraz sorgu sırasında müşteki avukatları, söz konusu yazıların Yıkılkan'a ait olduğunun bilirkişilerce tespit edildiğini, sanığın bu gerçeği inkar ettiğini hatırlattı.

Bunun üzerine Yıkılkan, incelemenin antetli kağıdın fotokopisi üzerinden yapıldığını belirterek, kağıdın orijinali üzerinden ikinci bir inceleme yapılmasını talep ettiğini söyledi.

Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal'ın darbeyi kimin yaptığı sorusuna, "Sadece FETÖ ile mümkün değil. İçerisinde görevde olan komutanlar da vardı." cevabını veren Yıkılkan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında ne düşündüğüne ilişkin soruya da "Ben ne düşüneyim, siz söyleyin. İstiyorsunuz ki Orhan Yıkılkan sizin karşınızda 'Fetullah Gülen teröristtir' desin" ifadesini kullandı.

Bunun üzerine Başkan Köksal, "Kim olursa olsun, karşımıza gelirse o soruyu sorarız." karışlığını verdi.

- Sanık Coşkun Kazankaya'nın savunması

Yıkılkan'ın ardından, olay tarihinde yüzbaşı olan, iddianamede "Bozdağ, Lekesiz ve Dinç'i zorla derdest etme ve kaçırma alt planına dahil olduğu" ve ele geçirilen bir not kağıdının iki yüzünde de isminin yer aldığı belirlenen tutuklu sanık Coşkun Kazankaya'nın savunmasına geçildi.

Kazankaya, Keskin Cezaevinden telekonferans yöntemiyle yaptığı savunmasında, "Vatanına milletine bağlı, Atatürkçü düşünce sistemini benimsemiş bir subay olduğunu" iddia ederek, "Ne olduğunu bile anlamadığımız, hiçbir bilgi ve dahlim olmadığı darbe girişimiyle hain ilan edildim. Kaçırma iddiasını sonradan hayretle öğrendim. İddialar soyuttur" diye konuştu.

Jandarma Okullar Komutanlığında öğretim görevlisi olduğunu bildiren Kazankaya, 15 Temmuz saat 16.00-16.30 sıralarında Albay Murat Koçyiğit'in, gece eğitimine katılma emri verdiğini söyledi. Olay günü akşam eşiyle bir arkadaşlarını ziyarete gitmeyi planladıklarını söyleyen Kazankaya, eğitim emri çıkınca bu ziyareti yapamadığını bildirdi.

Kazankaya, "Eşime, çocukları da alarak gitmesini söyledim. Darbe yapan birinin, eşini ve çocuklarını bombalanan şehre göndermesini akıl almaz" dedi.

Koçyiğit'ten aldığı emir üzerine saat 20.30 sıralarında içtima alanına gidince bazı askerlerle "terör saldırısı olduğu, eğitim amaçlı geldikleri" konuşmaları yaptıklarını anlatan Kazankaya, darbe girişimi sırasında cebir ve şiddet kullanmadığını söyledi.

Kazankaya, "Kaçırılma yazılarında geçen 'Coşkun' ben miyim, biri midir, kod adı mıdır, bilmiyorum" ifadesini kullandı.

Mahkeme heyeti, Kazankaya'ya, "ByLock" kullandığına yönelik yazı bulunduğunu söyledi. Koçyiğit ise "ByLock" kullanmadığını, bu iddianın "art niyet veya yanlışlık olduğunu" öne sürdü.

Kazankaya'ya, iddianameye göre, "FETÖ'nün mahrem hizmetler olarak adlandırılan yapılanması bünyesinde 2011-2013 yıllarında Murat Özdere isimli şahıs adına kayıtlı operasyonel telefon hattıyla örgüt mensubu sivil şahıslarla irtibat kurduğu, örgütün hücresel haberleşme ağında yer aldığının belirlendiği" anımsatıldı.

Bahsi geçen telefon numarasını kullanmadığını ve Murat Özdere adlı kişiyle yüzleşmek istediğini söyleyen Kazankaya, tahliye talebinde bulundu.

-"Sadık Köroğlu, nizamiyeleri takviye etmemi istedi"

Yine Bozdağ, Lekesiz ve Dinç'i zorla derdest etme ve kaçırma alt planına dahil olduğu ve not kağıdında ismi bulunduğu belirtilen eski binbaşı sanık Tarık Görener de savunmasına suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek başladı.

Olay günü emirlere itaat dışında bir şey yapmadığını ileri süren Görener, "Ne hain teşebbüsün içinde oldum, ne teşebbüse destek verdim, ne ben ne mahiyetim vatandaşla karşı karşıya geldi ne de kanunsuz eylem yaptım. Kaçırma planına dahil olduğum suçlamasını kesinlikle reddediyorum. Bunu cezaevindeyken kolluk görevlileri gelince öğrendim. Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinde savunma yapan teğmenler, darbeye yönelik bir konuşma yapmadığımı ifade ettiler. 'Ateşe ateşle karşılık' emri vermediğimi kabul ettiler" diye konuştu.

Olay günü, o sırada tuğgeneral rütbesiyle Jandarma Okullar Komutanı olan ve Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinde de komutanlıktaki eylemlerle ilgili yargılanan Sadık Köroğlu'nun "terör tehdidine yönelik" kendisini çağırdığını, gece eğitimini iptal etmesini istediğini ve kendi birliğini hazır kıta olarak görevlendirdiğini anlatan Görener, "Nizamiyeleri takviye etmemi istedi. Ben de bunu yerine getirdim" dedi.

Mahkeme heyeti Görener'e, darbe girişimi günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına giderek darbe faaliyetinde kullanılmak üzere 8 bin mermi alarak Jandarma Okullarına getirmesine ilişkin savunmasını sordu.

Görener, mermileri alması emrini Kurmay Başkanı Murat Koçyiğit'in verdiğini anlatarak, "Muhafız Alayında imza karşılığı bana mermiler verildi. Mermi alma emri komutanım tarafından verilmiş. Oraya girip çıktığım süre 15-20 dakika. Mermileri komutana arz ettim ama onların kullanılmasına yönelik emir vermedim" ifadelerini kullandı.

Heyetin sorusu üzerine Görener, konuşma, mesajlaşma ve internet paketinin avantajlı olması nedeniyle kayınpederinin şirketine ait cep telefonu hattını kullandığını bildirdi.

Görener, heyetin, 2014'te bu hat üzerinden "ByLock"a girdiği yönünde rapor bulunduğuna işaret etmesi üzerine, "Ben mi ByLock kullanmışım?" dedi.

Mahkeme Başkanı Köksal'ın soruları üzerine darbe girişiminden önce ev toplantılarına gitmediğini ve FETÖ ile alakalı kişilerle bağlantısı olmadığını savunan Görener, şunları ifade etti:

"15 Temmuz ve FETÖ ile ilgili ne düşünüyorsun?" sorusuna, "Bir yılı aşkın zamandır mahkemeler çözmeye çalıştığı konuya benim burada söyleyeceğim yorum olur. Hain bir darbe girişimi olduğu kesindir. Cezaevinde okuduğumuz üç beş gazete üç beş kanal var. Mahkemeler dahi sonuca varmış değil. Benimki tamamen yorum olur. Ne yanında oldum, ne destekçisi oldum, ne içinde oldum."

- "ByLock" sorusuna cevap vermedi

Sanık eski Yüzbaşı Yusuf Yiğit de savunmasına darbe girişiminden bulunanlardan şikayetçi olduğunu belirterek başladı.

Darbe girişiminden bir gün sonra haksız bir şekilde tutuklandığını iddia ederek, hazırlık aşamasındaki ifadelerini kabul etmeyen Yiğit, mahkeme huzurundaki savunmasının esas alınmasını istedi.

Yiğit, darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın da sanığı olduğunu belirtti.

Bu dava kapsamında uzun bir savunma yaptığını anlatan Yiğit, bu nedenle detaylı bir savunma yapmayacağını, sorulara ise cevap vermeyeceğini kaydetti.

Davanın sanığı Ali Bozgeyik'in arabasından ele geçirilen listede adının yer alması nedeniyle yargılandığını savunan Yiğit, iradesi dışında isminin geçtiği bir belgeden sorumlu tutulamayacağını iddia etti.

Yiğit, Bozgeyik ile daha önce aynı karargahta görev yaptığını, bunun dışında bir ilişkilerinin bulunmadığını söyledi.

Mahkeme Başkanı Köksal'ın, örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock" kullandığına ilişkin iddianamedeki tespiti hatırlatması üzerine sanık Yiğit, bu konuyla ilgili Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinde savunma yaptığını belirterek sorulara cevap vermedi.​

Duruşma, sanık savunmalarıyla devam ediyor.


Haber Ara