Özhaseki, Mimar Sinan Mühendis, Müşavir ve Mimarlar Birliği Derneği'nin Altındağ Kültür Sanat Evi'nde düzenlenen Ankara Mimarhane Programı'nın açılışında yaptığı konuşmada, insanlar tarafından kurulan şehirlerin, bir süre sonra içinde yaşayan bu insanlara şekil verdiğini, canlı organizmalar olan şehirlerin bir ruhunun bulunduğunu belirtti.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde 1,5 sene önce Ankara'nın 1/100.000'lik planlarını hazırladıklarını anlatan Özhaseki, "1/100.000 işin anası. Konutlaşma, iş yerleri nerede olacak, ulaşım akışı nereden sağlanacak, korunan alanlar, yeşil alanlar nerede olacak. Daha bunun ana planlamasının iki yıl önce imzalandığı bir başkent düşünün, planlama geç, burada bir arıza var, bir sıkıntı var." diye konuştu.
Göçlerin de yapılaşmayı etkilediğini ve gecekondulaşmayı artırdığını anlatan Özhaseki, "Bir taraftan göçler, onlar karşısında hazırlıksız yakalanma ve arkasında da ideolojik takıntılı bir belediye mantığının o günkü şartlarda oturmuş olması bizi bugünlere doğru getirmiş." ifadelerini kullandı.
Özhaseki, geçmişte yapılan bu uygulamalarla 2000'li yıllara gelindiğinde sağlıksız ve kimliksiz şehirlerin ortaya çıktığını kaydetti.
Günümüzde tarihi eserlerin yüksek binalar arasında kaybolduğuna işaret eden Özhaseki, şöyle devam etti:
"Mimar Sinan'ın hamamını, 'Cadde geçireceğiz' diye belediyeler yıkmıştı, böyle bir anlayış böyle bir dönem. Çok şükür şimdi artık tarihi kültürel mirasımıza sahip çıkacak bir anlayış gelişti bunlara dikkat ediyoruz. İnşallah bundan sonra kalanları korumak, içine fonksiyon yüklemek, geleceğe taşımak ama geçmişten aldığımız dersle de yeni bir medeniyet inşası yolunda adım atmak hepimize düşüyor. Bu mantık kafamızdan hiç çıkmamalı."
Türkiye'nin deprem ülkesi olduğuna da değinen Özhaseki, Osmanlı döneminde fay hattı olan yerlere hiçbir yapı yapılmadığını anımsatarak, kendisini dinleyen mimarlık öğrencilerine, kuşların ağaç üzerine yaptığı yuvada nelere dikkat ettiğini incelemeleri tavsiyesinde bulundu.
Bugün, yoğun bir programının bulunduğunu belirten Mehmet Özhaseki, şunları söyledi:
"Önümüzdeki günlerde daha güzel yapılarla karşı karşıya kalırız. Bunları da yapacak olanlar sizlersiniz. En çok benim üzüldüğüm taraf belediye başkanlığının bir okulunun olmaması. Şehirlerin 3 tane protokolü var. A protokol deniyor buna. Birisi Vali, diğeri Garnizon Komutanı üçüncü de halkın temsilcisi olan Belediye Başkanları. Valiler ve komutanlar bir eğitimden, bir disiplinden geçiyorlar, bir yere geliyorlar ama 20-25 sene devlet işleri görüyorlar, geldikleri yerde görevlerine devam ediyorlar. Belediye başkanı? Nihayetinde AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıyım. Çevredeki mantığı biliyorum. Biz bu dönem farkı şeylere dikkat ettik ama 'kim çok oy alır, kiminle seçim kazanırız, biz burada iş başına nasıl geliriz.' Kabaca bakılan mantık bu."
İl ve ilçelerde ya esnafın, vatandaşın ya da tanınan bir simanın iş başına gelmesi durumunda, hiçbir şey yapamadan görev sürelerinin tamamlandığını anlatan Özhaseki, "En büyük hayıflandığım taraf belediye başkanlarının bir okulunun olmaması, o bütçeyi, şehrimizi teslim ettiğimiz insanların bir eğitimden geçmemesi." diye konuştu.
Özhaseki, Mimarhane Programı'nın başarılı ve hayırlı olması temennisinde bulunarak, konuşmasını tamamladı.