Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, bir şirkete ait inşaat projesinde yapılan denetimde, ÇED belgesi alınmadan inşaata başlandığı gerekçesiyle idari para cezası uygulandı.
Şirket, bu cezaya karşı İdare Mahkemesinde açtığı iptal davasının reddedilmesi ve temyiz edilen kararın Danıştay tarafından onanması üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruda, projeye ait ruhsatların verilmesi sürecinde kamu makamlarının ÇED belgesi ile ilgili bir talebinin olmadığı ve uygulanan idari para cezasının fahiş olduğu belirtilerek, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürüldü.
- Yüksek Mahkemenin gerekçesi
Anayasa Mahkemesi ise şirketin Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, inşaat faaliyeti öncesinde ÇED belgesi alınmasının, çevrenin korunması ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı açısından büyük önem arz ettiği vurgulandı.
Başvurucuya verilen cezaya dayanak incelemenin gerçekleştiği tarihte ÇED belgesinin bulunmadığının görüldüğü belirtilen gerekçede, idari para cezası verilmesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı ve çevrenin korunması amacına yönelik olduğu kaydedildi.
Başvurucuya idari para cezası dışında herhangi bir adli veya idari yaptırım uygulanmadığı, müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi, başvurucunun faaliyetlerinin engellenmesi gibi bir tedbir yoluna da gidilmediği anlatılan gerekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Ayrıca, başvurucunun inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve birçok projeyi hayata geçiren bir şirket olarak ÇED belgesi almadan inşaata başlanamayacağını öngörebileceği, dolayısıyla idari para cezası verilmesine yol açan fiilin başvurucunun kusurundan kaynaklandığı gözetilmiştir.
Öte yandan, başvurucu, idari para cezasının miktarının yüksek olduğu için orantısız olduğundan yakınmakta ise de herhangi bir orantılılık karşılaştırması yapmaya elverişli bir bilgi veya belge sunmamıştır. Başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır."