Kılıçdaroğlu, CNN Türk televizyonunun canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Bir soru üzerine, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesinin toplumu ayrıştıracağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu tartışmayı müftü endeksli götürmek yanlış. Onlar toplumun saygıdeğer kişileridir. İdarede bütünlüğü korumak lazım. 'Tapu kadostro müdürü fetva versin diyemezsiniz." ifadesini kullandı.
Yarın başka bir dine mensup bir kişinin bulunduğu cemaatin, "bizim din adamımıza da yetki verin, o da nikah kıysın" diyebileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, bu durumun ise Lozan Anlaşması'nı tartışmaya açabileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu tür tartışmalar için erken olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanının partilerden bağımsız 80 milyonu kucaklayan bir kişi olmasını isteriz. İlk kez bir partinin genel başkanı iki ayrı koltukta oturuyor. Hem partisinin genel başkanı hem cumhurbaşkanlığı koltuğunda. Bu doğru değil. Bu ikili bir yapıyı gündeme getiriyor ve Türkiye'de kutuplaşmaya zemin hazırlıyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine kulislerde çok tartışıldığı belirtilerek, "Abdullah Gül'le bir temasınız var mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le bir temasları olmadığını söyledi.
Gül'ü 8-9 ay önce ziyarete gittiğini aktaran Kılıçdaroğlu, ülkenin sorunlarıyla görüş alışverişinde bulunduklarını bildirdi.
Fırsat olması durumunda Gül'le tekrar görüşmek isteyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Tekrar görüşmek ve tekrar düşüncelerini almak isterim. Sonuçta kendisi ülkede kısa bir sürede olsa da başbakanlık, dışişleri bakanlığı, cumhurbaşkanlığı yapan birisi. Bizler nasıl ülkenin sorunlarıyla ilgili kaygılarımızı bir şekliyle dile getiriyorsak, aynı kaygıları doğal olarak Sayın Gül de yaşıyor. Özel bir siyasi hareket vesaire öyle görüşmedik. Daha çok Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosfer, yaşanan karamsar ortam... Bu kaygı herkeste var sonuçta. Sayın Abdullah Gül de bu ülkenin önemli siyaset adamlarından birisi. Aynı kaygıyı Sayın Gül'ün paylaşması kadar doğal bir şey olamaz."
Başka bir soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül'ün büyük ölçüde tarafsız bir cumhurbaşkanlığı süreci geçirdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri hatırlatılıp, CHP'nin vaatlerinin sorulması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Dört yılda terörü bitiririz, beşinci yılda bunun keyfini yaşarız. Bu konuda hiçbir tereddütümüz yok. Parti olarak biz bunu bitiririz. Çünkü bizim cumhurbaşkanı adayımız kazanacak ve biz bu belayı Türkiye'nin başından atacağız. Taşeron işçileri en geç 6 ay içinde kadroya alacağız. Biz bütün ülkelerle, gerçek anlamda barışı sağlayacağız." dedi.
- Büyükada davasındaki tahliyeler
Büyükada davasındaki tahliyelerin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"O tam bir facia. Gabriel'in açıklaması var. Schröder'e teşekkür ediyor, 'Schröder devreye girdiği için serbest bırakıldı...' Dışarıdan birisi devreye girdiği için serbest bırakıldığı anlaşılıyor. Bu da anlaşılıyor ve toplumun önüne gayet açık bir tablo koyuyor ki Türkiye'de yargı bağımsız değil. Bir kişi telefon ettiği zaman bunlar serbest bırakılıyor. 'Atın' dendiği zaman da atılıyor. Bu tablo beni rahatsız ediyor. Yargı bağımsız değilse hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Bunu bile anlamakta zorlanıyorlar, 'Can ve mal güvenliği olmasa sen yürüyemezdin.' Kesmek istedin de cesaret edemedin kesmeye. Doğru değil bunlar. İnsanlar bağımsız mahkeme isterler."
FETÖ ile mücadele sürecinin ne ölçüde başarılı olduğunun sorulması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ ile samimi mücadele edildiğine inanmadığını söyledi.
"FETÖ ile samimi mücadele edilecekse önce bunun siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerekir" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Çiftçi, sanayici, memur, işsiz ayağı var, peki bunun siyasi ayağı nerede? Kim yerleştirdi bunları devlete? FETÖ soruşturmasını Ankara'da ciddi bir şekilde yapan savcının elinden dosyalar alındı başkasına verildi. Hükümetin darbeden haberi vardı. Kim diyebilir yoktu. Herkesin haberi var ama kimsenin haberi yok. Olmaz. Bu olayın dünya kadar karanlık noktası var. Bütün karanlık noktaların açığa çıkmasını istiyoruz. Fetullah Gülen'in iadesi isteniyor. 85 koli ABD'ye gitmiş. Sayın Binali Yıldırım'a da söyledim. Bir koli gönderilir, 'şu şu gerekçelerle istiyoruz' denilir. Siz 85 koli gönderirseniz bu 'bize vermeyin' anlamına gelir. İade edilmemesi için ne gerekiyorsa tamamı yapılmış durumda. Bütün bu kaygılarımı Binali Bey'e söyledim. Böyle iademi istenir?"
ABD ile yaşanan gerilime değinen Kılıçdaroğlu, BM'nin İran konusunda ambargo kararı aldığını ancak Türkiye'nin "biz ona uymadık" dediğini aktardı.
Türkiye'nin uluslararası hukuka aykırı davrandığını savunan Kılıçdaroğlu, "Niye uymadınız? Rıza Sarraf niye devreye girdi? Bu yasa dışı ticaret neydi? ABD, bunu kendi güvenliğine yönelik tehdit olarak görüyor. Doğru mu yanlış mı? Onu bilmem. Rüşvet alanlar bu ülkede yargılansaydı, emin olun bunların hiçbiri olmayacaktı. Dosyayı kapattılar ama başka yerde açıldı bu dosya. Yanlış üstüne yanlış yapıldı." diye konuştu.
ABD ile ilişkilerin bu boyuta gelmesinin kendilerini de rahatsız ettiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Vize uygulamasını doğru bulmadık karşı çıktık. 80 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını cezalandırıyorsunuz bir anlamda, bu doğru değil." ifadesini kullandı.
- "Git Esad'ın korumalığını yap... -
Hükümetin dış politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Ey Amerika, ey Almanya, ey İbadi, ey Esad ey bilmem ne sonra 180 derece dön, git Esad'ın korumalığını yap. İdlib'e giriş öyle, bizim askerler Esad'in arzu ettiği stratejinin gereğini yapıyorlar, İdlib'e giderek." değerlendirmesini yaptı.
"Afrin meselesine nasıl bakıyorsunuz?" sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, dış politikanın iç politikaya yönelik yapılmaması gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, Irak'ta ve Suriye'de olayların bu noktaya gelmesi için iktidarın kullanıldığını da öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Ne diyordu '5 bin ülkücü Kerkük'e gidecek.' Buyurun. 'Bir gece ansızın gidebiliriz.' Nereye gittiniz ansızın? Ankara'dan İstanbul'a bile gidemediniz siz. Hatırlar mısınız bunların bir bakanı vardı bindiği uçağa 'Oğlum çek Kerkük'e' dedi. Kerkük'te bir toplantıya gidecek, nereye indiler? Kayseri'ye. Neden? Irak izin vermedi." dedi.
- "Irak için İran ile iş birliği"
Irak için İran ile yapılan iş birliğini doğru bulup bulmadığına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, bölgedeki dengeleri korumak gerektiğini, İran, Türkiye, Rusya ve ABD'nin bölgede gücünün olduğunu dile getirdi.
Her devletin karlı çıkacağı, kimsenin şu veya bu şekilde kavga sürecine girmeyeceği bir politika oluşturmanın mümkün olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, İran ve Türkiye'nin bölgede çok önemli iki aktör olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin izlediği yanlış politika nedeniyle Rusya Suriye'nin en önemli aktörü ve Esad'ın sırtını dayadığı tek ülke haline geldi. Kaybeden oradaki Türkmenler ve Türkiye oldu. Bunları hepsi düzelebilir. Dış politikadaki hataların giderilmesi zamana bağlıdır. İçeride siyasi partiler kavga eder ama hemen barışabilir. Dış politika böyle değil. Hükümetin yaptığı en temel hata, Dışişleri Bakanlığı ve dışişleri bürokrasisini tamamen devre dışı bırakması ve bu bürokratları monşer diye suçlaması." diye konuştu.
- Enis Berberoğlu hakkındaki mahkeme kararı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "İstinaf mahkemesi tutuklu CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki kararı bozdu ama tahliyesine karar verilmedi. Bu yönde bir girişiminiz olacak mı?" şeklindeki soru üzerine, Berberoğlu için milletvekillerinden oluşan bir komisyon kurduklarını ifade etti.
Berberoğlu'nun avukatlarıyla da iki kez toplantı yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Boşu boşuna olmayan bir suçtan hapiste yatıyor. 'Devlet sırrı açıklandı' diye bir suçlama. Ne devlet suçu. Irak'a silah taşıyan bir şoförün beyanlarını 4-5 yıl önce grup toplantısında okudum. Bunlar bilinen şeyler. Geçen dönem milletvekilimiz Osman Korutürk Hollanda parlamentosunda bu silahlarla ilgili çok sayıda bilgi ve belgenin olduğunu ve bunların orada tartışıldığını fark ediyor, öğreniyor ve bunu bir soru önergesine dönüştürüyor. 'Bunlar nedir, doğru mudur?' diye. Bu soru önergesine cevap veren olmuyor. Arkadaşlarımız Hollanda'da bu belgeleri elinde bulunduran milletvekilleriyle temasa geçtiler. 'Belgeleri hangi gerekçe ile istiyorsunuz?' diye sordular. Biz de konuyu özetledik. Flamanca ve İngilizce bir dosya gönderdiler, belge göndermediler ama içeriğini açıkladılar. 'Belgeleri istiyorsanız bilgi edinme yasasına göre talepte bulunun belgeler size gelir' dediler. Orada şu ana kadar bizim medyanın da ulaşamadığı çok sayıda belge var, onların adalet bakanlığında var. Bütün dünyanın bildiği ne zamandan beri devlet sırrı oldu?"
Kılıçdaroğlu, CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel'in TBMM'de yaptığı bir konuşmada, Hollanda'dan gelen belgeleri okuduğunu aktardı.
Bu belgelerin ilgili bakana verildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Hayatımda gördüğüm en garip davalardan birisidir Berberoğlu davası. Enis Berberoğlu'ndan bu belgelerin alındığına dair hiçbir delil yok. Ortada hiçbir suç da yok ama siz müebbete mahkum ediyorsunuz, iyi niyet nedeniyle de 25 yıl cezaya. İnsaf denen bir şey var. Doğal olarak istinaf mahkemesi bozdu. Bizi şaşırtan şu. Karar bozuluyor ama tutukluluğa devam. Bu da bir başka facia." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım ile yaptığı son görüşmede bu konuyu dile getirip getirmediğine ilişin soruya karşılık, "Ayrıntıya girmek istemem. İkimizin arasındaki görüşme. O zaman görüştüğümüzde Hollanda'dan bu belgeler gelmemişti. Bu iki veya üç gün önce elimize ulaştı." dedi.
"Hollanda'dan bu belgeleri Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde istediniz mi? sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır talep etmedik. Hükümete verdik, bakana verdik bunları. Biz de talep edebiliriz. Niye etmeyelim. Hükümet alsın, baksın buna. Resmi, parlamentonun gönderdiği belgeler. Bu belgeleri Anayasa Mahkemesi ve diğer mahkemelere de vereceğiz zaten." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerine ilişkin şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesinin milletvekillerinin tutuklanmayacağına dair kararı var. Anayasa Mahkemesi korku iklimini aşamadı. Verdiği kararın gereğini yapamıyor. Ben sadece Enis Berberoğlu için bunu söylemiyorum. Tutuklu bütün milletvekilleri için söylüyorum. Biz öteden beri baştan beri milletvekili dokunulmazlığı kalkabilir ama tutuklanmaları doğru değil, parlamentoda görevlerini yapabilirler dedik. Bu bağlamda bütün milletvekillerinin serbest bırakılması kanaatindeyiz."
(Bitti)