Kemal Kılıçdaroğlu, Samsun'da partisince bir otelde düzenlenen programda şehit ve gazi aileleri, muhtarlar ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu, 16 Nisan'da sandığa gidildiğinde bir siyasi parti seçimi yapılmayacağını, ülkenin geleceğini ilgilendiren bir anayasa için halk oylamasına gidileceğini vurguladı.
Bugünün Nevruz Bayramı olduğunu, baharla doğanın da uyandığını belirten Kılıçdaroğlu, dünyanın en güzel ülkesi Türkiye'de ortak paydası vatan, bayrak olan insanların kardeşçe bir arada yaşamasını istediklerini bildirdi.
Çanakkale Savaşı'nda yedi düvele karşı mücadele verildiğini ve "Çanakkale geçilmez" denildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"1915'te yedi düvel Çanakkale'yi geçmek istedi. Çanakkale'nin her karış toprağında şehitlerimiz var. 'Yedi düvel Çanakkale'yi geçemedi. Çanakkale geçilmez' dedik. Çanakkale üzerine söylenen türküler hepimizin yüreğini acıtan türkülerdir. Çanakkale içinde vurdular beni... Bu türküyü dinleyip de duygulanmayan bir insanımız var mı? Yoktur. İzin verilmedi, bu ülke kurtuldu. 14- 15 yaşında çocuklarımız orada şehit düştü. Geçiyorum üç yıl sonrasına. 'Çanakkale geçilmez', güzel, üç yıl sonra bir kişi kalktı bir imza attı. Çanakkale Boğazı'nı, bizim savaştığımız bütün o savaş gemileri ve devletler geldiler ve Marmara'ya demirlediler. Bir kişiye verilen yetki Çanakkale'nin geçilmesine neden oldu. Bir kişinin attığı bir imza düşman gemilerinin gelip Marmara'da demirlemesine neden oldu."
Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığını anımsatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Atatürk Samsun'dan Amasya'ya geçerken, Amasya Tamimi yayınlandı. Ne diyor Amasya Tamimi. 'Milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır'. Bizim tarihimizde millet kavramının resmi belgeye girdiği belki ilk belge Amasya Tamimi. Çünkü Osmanlı'da millet kavramı yok. Millete en güçlü vurgu yapmıştır Amasya Tamimi'nde. Sonra Erzurum, sonra Sivas... Hiçbirisinde tek adam yoktur. Erzurum Kongresi'nde tek adam var mı? Hayır. Kongre var, heyet var orada, oturup konuşuyorlar. Sivas Kongresi'nde tek adam var mı? Hayır. Heyet var. Hatta Tıbbiyeli Hikmet var orada. Genç bir doktor. Mandacılık tartışılır Sivas Kongresi'nde. (Biz kendi kendimizi mi yönetelim, yoksa Amerika veya İngiltere mi gelsin Türkiye'yi yönetsin). Tıbbiyeli Hikmet çıkar kürsüye ve Atatürk'e şunu söyler. (Mandacılığı reddediyoruz, siz mandayı savunursanız, size karşı da direniriz) diyor ve mandacılığa karşı çıkılıyor Sivas Kongresi'nde. Neden tek adama yetki verilmiyor. Çünkü ortak akıl diye bir şey var. Akıl akıldan üstündür. Bir kişi yanılabilir. Benim görmediğimi herhangi bir vatandaşım görebilir. Allah'ın bize verdiği en değerli hazine akıldır. Hata insana mahsustur."
Bir anayasa değişikliği yapılacağını ve bir kişinin olağanüstü yetkilerle donatılacağını savunan Kılıçdaroğlu, bunun doğru olmadığını kaydetti.
Seçilmiş bir başkanın gelip, bir kararname ile muhtarlıkları kaldırabileceğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Resmi Gazete'de yayımlanır, muhtarlar da tası tarağı toplayıp evlerine çekilir. 'Bu yetki doğrudur, verilmelidir' deniliyorsa, gidilir referandumda 'evet' oyu kullanılır. 'Bu yetki yanlıştır, bu kadar yetki verilmez' deniliyorsa gidilir 'hayır' oyu kullanılır. Bu kadar basit. Belki bazı muhtarlar 'Olur mu?' diye sorabilir. Biz o kişiye aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisini fesih yetkisi veriyoruz. İstediği zaman Meclisi feshedip seçime götürme yetkisi veriyoruz. Parlamentoyu fesih yetkisi vermek doğru mudur? Bunu da oturup konuşmamız lazım. Milletvekillerini kim seçiyor? Hepimiz seçiyoruz. Milli irade TBMM'de en güçlü şekilde tecelli ediyor. 80 milyonu temsil eden TBMM'yi bir kişi hangi gerekçeyle ve nasıl feshedecek." diye konuştu.
Parlamenter sistemde kararların ortak alındığına işaret eden Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Bir kişi devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili her türlü kararı alabilecek. Mesela kaç bakanlık olacak, sadece başkan bilecek. Hiç bakanlık olmayabilir de takdir tamamen ona ait. Mevcut sistemde bir bakanlığın kurulmasına TBMM karar veriyor. Yeni modelde Meclisin böyle bir yetkisi yok. Peki kaç başkan yardımcısı olacak? O da belli değil. Afganistan'da cumhurbaşkanının iki başkan yardımcısı yine seçimle gelir. Sayı bellidir, iki. Afganistan'dan söz ediyorum. Bizde sayı belli değil, hiçbirisi de seçimle gelmiyor. Tamamen başkanın takdirine bağlı. Siz buna 'çok doğrudur' diyorsanız gidip 'evet' oyu kullanacaksınız. 'Bu yanlıştır, böyle bir şey olmaz, Meclis ikinci sınıf bir Meclis değildir' diyorsanız gidip 'hayır' oyu kullanacaksınız. Bu kadar basit. Bunun siyasi partilerle bir ilgisi yok. Rejimi değiştiriyoruz. Parlamenter, demokratik sistemden otoriter, tek adam rejimine geçiyoruz. 'Otoriter, tek adam rejimi olsun' diyorsanız 'evet' oyu kullanacaksınız. 'Parlamenter demokratik sistem olsun' diyorsanız 'hayır' oyu kullanacaksınız. Bu kadar basit. Öyle kafaları karıştıracak bir soru da yok ortada."
- "Milletin kaderini mahkemeye bırakamayız"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, halk oylamasına ilişkin Anayasa Mahkemesine gitmediklerini belirterek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Niye Anayasa Mahkemesine gitmediniz?' diye bize soruluyor. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı belirleyecektir. Milletin kaderini mahkemeye bırakamayız, terk edemeyiz. Millet kendi kaderini kendisi belirleyecek. 'Ben demokrasi istiyorum' diyorsa gidip oyunu kullanacak. 'Otoriter rejim istiyorum' diyorsa da gidip, oyunu kullanacak. 'Evet' diyenin de 'hayır' diyenin de başımızın üzerinde yeri var. Benim sizden tek isteğim var. Sandığa giderken, elinizi vicdanınıza koyun, oturun konuşun, tartışın, sandığa öyle gidin. Yanlışlık olduğunda faturayı kim öder? Başkana her türlü yetkiyi verdik, birisi kalktı bir yanlışlık yaptı. Bu kadar yetkiyi bir kişiye vermek doğru mu? Bunu oturup konuşmanız lazım. Şunu düşünün, bu kadar yetki verdiğimiz başkan hiçbir yerde hesap vermeyecek."
(Sürecek)