Dolar

34,2368

Euro

36,8626

Altın

3.002,74

Bist

8.852,81

CHP MYK Toplantısı

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Tezcan: '(696 sayılı KHK'nin 121. maddesiyle getirilen düzenleme) Bu hükümle getirilen şey, darbeye karşı direnmeyi meşrulaştıran bir düzenleme değildir. Bu hükümle getirilen çeteleşmedir. İktidar eliyle sivil, silahlı çete kurma maddesidir. Karşı çıktığımız şey bu' - 'Anayasa Mahkemesi 20 Temmuz darbesinin bir organı haline dönmüş durumda. Anayasa Mahk

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-12-27 16:24:25

CHP MYK Toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 121. maddesiyle getirilen düzenlemeye ilişkin, "Bu hükümle getirilen şey, darbeye karşı direnmeyi meşrulaştıran bir düzenleme değildir. Bu hükümle getirilen çeteleşmedir. İktidar eliyle sivil, silahlı çete kurma maddesidir. Karşı çıktığımız şey bu." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantıya ilişkin açıklama yapan Tezcan, Türkiye'nin hukuk devleti ve yargı ile ilgili problemlerin devam ettiği günlerden geçtiğini söyledi.

Tezcan, dün görülen Cumhuriyet Gazetesi davasında herkesin tahliye beklediğini ancak daha büyük sürprizle karşılaştıklarını ancak yeni ve ciddi bir hukuksuzluk yaşadıklarını belirtti.

Hakimin, Ahmet Şık'ı duruşmadan çıkardığını, savunma yapma imkanı vermediğini anlatan Tezcan, savunma hakkının en kutsal hak olduğunu vurguladı.

Tezcan, hakimin, Şık'ın "siyasi savunma" yaptığını gerekçe gösterdiğini aktararak, "Dava hukuki mi? Siyasi olan, davanın kendisidir. 362 gündür esir alınmış birisine 'Senin söyleyeceğin sözün çerçevesini ben çizerim.' diyorsun. " ifadesini kullandı.

"FETÖ icadı yöntemlerle FETÖ ile mücadele edemezsiniz." diyen Bülent Tezcan, cumhurbaşkanlığının sitesinde "10 soruda 15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ" diye bir kitabın yer aldığını bildirdi. Bu kitapta 15 Temmuz'a giden süreçlerin aktarıldığını, bunlar arasında Oda Tv davası ile Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmasının da gösterildiğine dikkati çekti.

Tezcan, "Ahmet Şık yine tutuklu. O gün Şık'ın tutuklanması darbeye götüren sebeplerin içerisinde sayılmış, doğru. Şimdi şu soruyu sorma hakkımız var, gazeteciler yine tutuklu, iftiralarla yine davalar açılıyor. O zaman, şimdi hangi darbeye gidiyoruz? Bu sorunun cevabını da aynı siteden bekliyoruz. Türkiye şimdi 20 Temmuz darbesini yaşıyor. Bunlar aynı menzile yürüyen iki yolcuydu, bunlar aynı ipte oynayan iki cambazdı. Biri düştü, diğer cambazın da düşme zamanı yakındır." değerlendirmesini yaptı.

- Yüksek mahkemeye eleştiri

Anayasa Mahkemesine eleştiride bulunan Tezcan, hukuka her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayasa Mahkemesine soruyorum, niye kaçıyorsunuz? Neden haksız tutuklamalarla ilgili hala karar vermiyorsunuz? Daha önce verdiğiniz emsal kararlar var. Erdem Gül kararı var. Şimdi niye vermiyorsunuz, neden korkuyorsunuz? Tutuklu milletvekilleriyle ilgili niye karar vermiyorsunuz? Mustafa Balbay kararı var. Niye daha önce evrensel hukuka uygun verdiğiniz kararlardan vazgeçiyorsunuz? Niye gerici anlayışıyla hukuku yorumlayacak noktaya sürükleniyorsunuz, kendinizi niye buna mecbur hissediyorsunuz? Hangi baskı altında veriyorsunuz bu kararları? Bu içtihat değişikliklerini hangi baskı altında veriyorsunuz? Bir parti genel başkanı, Selahattin Demirtaş'la ilgili kararı neye dayanarak verdiniz? Milletvekilleriyle ilgili daha önce verdiğiniz karar önünüzde dururken, şimdi aynı durumdaki milletvekilinin hak ihlali talebini niye reddettiniz? Bu içtihat değişikliğinin sebebi nedir?"

Bu kararlarla, Anayasa Mahkemesinin hızla üst mahkeme kimliğini yitirdiğini öne süren Tezcan, "Anayasa Mahkemesi 20 Temmuz darbesin bir organı haline dönmüş durumda. Anayasa Mahkemesi, ana darbe mahkemesi haline gelmiştir. Şu andaki tablo budur." dedi. Tezcan, şu görüşleri paylaştı:

"Anayasa Mahkemesi, ne yazık ki zorbalığın hukuk üzerindeki hakimiyeti aracına düşmüştür. Anayasa Mahkemesine şunu söylüyoruz, madem dönmeye alıştın, epeydir kararlarından dönüyorsun. Madem bu kadar dönmeye alıştın bir kere daha dön, ama bu sefer bu tarafa. Yönünü hukuka dön. Gel şu KHK'lerle ilgili 91 tarihli içtihadına dön. Sana günahlarından dönme imkanı vereceğiz, önüne dökeceğiz. Bu vebalden kurtulma imkanı vereceğiz, gel bir kez de hayırlı tarafa dön. Hiç olmazsa adalet karşısında, vicdan karşısında kendini affettirmek için dön."

- KHK'lere eleştiri

Son çıkan KHK'lerin çok tartışılacağını belirten Tezcan, tarafsız hukukçuların da bu KHK'leri eleştirdiğini söyledi.

İktidarın "değiştirmeyeceğiz" açıklamalarına tepki gösteren Bülent Tezcan, "Demek ki niyetiniz bozuk, uygulamanız da bozuk o yüzden. Fikri salih olmayanın emeli de salih olmaz." dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın, bugün bir gazetede çıkan haberinde, "Türkiye'de bundan sonra darbe olduğunda vatandaş tankın önüne yatmayacak mı?" dediğini savunan Tezcan, şöyle konuştu:

"Hani bu 15-16 Temmuz'u kapsıyordu? Bu sözü nereye oturtacaksınız, milletin aklıyla alay mı ediyorsunuz? Türkiye tankın önüne yattı diye yargılanan kim var? Kimse sen suç işledin demiyor. Bir mahkeme gösterin ki bir kişi darbeye direnmiş diye yargılansın. Kimsenin darbeye karşı direnişe itirazı yok. Niye itirazımız olsun. Çeteleşmeye karşıyız, bu kadar açık. Darbeye karşı direnişe hiçbir itirazımız yok. Biz de direndik, yarın da direneceğiz, bu suç değil. Çeteleşmeye karşıyız, ayırın. Karşı olduğumuz şey çeteleşmedir. Bu hükümle getirilen şey, darbeye karşı direnmeyi meşrulaştıran bir düzenleme değildir. Bu hükümle getirilen çeteleşmedir. İktidar eliyle sivil, silahlı çete kurma maddesidir. Karşı çıktığımız şey bu."

Hükümetin darbeye karşı direnen sadece kendisiymiş gibi bir algı yaratmaya çalıştığına işaret eden Tezcan, bu duruma tepki göstererek, darbeye karşı hep beraber mücadele ettiklerini söyledi.

Tezcan, "OHAL derhal kalkmalıdır. Türkiye 20 Temmuz şartları altında yaşıyor, derhal bu süreçten çıkmamız gerekiyor. Bugün işsizlikle mücadele edilemiyorsa bunun arkasında yatan OHAL'dir. OHAL'e itiraz romantik bir özgürlük istemi değildir, iş, aş ve ekmek isteğidir." diye konuştu.

Bu yılın son MYK'sini gerçekleştirdiklerini ve hafta sonu yeni bir yıla girileceğini de hatırlatan Tezcan, 2017 yılının gerilim ve kutuplaşmanın hat safhaya çıktığı bir yıl olduğunu değerlendirdi. Bülent Tezcan, 2018'de bütün bu karanlık tablonun, kutuplaşmanın, gerilimin sona ermesi dileğinde bulunarak, "Huzur ve adaletin hakim olduğu bir yıl olsun. Millet yoruldu. Bu duygularla yeni yılı kutluyorum." ifadelerini kullandı.

Tezcan, ayrıca Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 98. yıl dönümünü kutlarken, İstiklal Marşı'nın yazarı ve istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'u da andı.

- Soruları yanıtladı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ByLock'la ilgili açıklamasının sorulması üzerine Tezcan, "Önemli bir tespit. Bunun savcılık tarafından yapılması ayrıca önemli. Bu konudaki soruşturmalarda ne kadar dikkat edilmesi gerektiğini çok açık ortaya koyan bir şey. Demek ki ceza yargılamasında sadece 'şu çıktı, bu var, şu var' diye linç eden bir tutumdan ısrarla kaçınmak lazım. Cezada gerçeği aramak ve hukuk vicdanını her zaman ayakta tutmak lazım. Önemli bir karardır, bundan sonraki soruşturma ve yargılamaları etkileyeceğini tahmin ediyorum." şeklinde konuştu.

Tezcan, CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan'ın bir radyo programındaki 121. maddeye yönelik eleştirilerine yönelik soruya, "KHK'lerle ilgili düşüncemizi söyledik, kimseyi direniş gösterdi diye suçlamıyoruz. Getirdikleri düzenlemelerle silahlı sivil çete oluşturma riskini çok önemsiz gibi göstermeye çalışan bir iktidarın koro halinde başka alanları tartışmaya açmaya çalışması manidardır. Asıl dikkat edeceğimiz şey getirilen tehlikedir, çeteleşmedir." karşılığını verdi.

Uludere olayı ile ilgili bir soruyu da yanıtlayan Tezcan, insanların acılarını yaşamasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.

Bazı il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin okullara, "Noel'i çağrıştıran kutlamalar yapmayın." şeklinde genelge gönderdiği iddialarına ilişkin soru üzerine Bülent Tezcan, şunları söyledi:

"Bu iddiaların gerçeklik düzeyini bilmiyorum ama böyle bir şey gerçekten varsa, eğitimin içine düştüğü tablonun ibret verici bir örneğidir. Bu uygulamalar, bugün tartıştığımız Konya'da ortaya çıkan o meczup öğretmen gibi aslında öğretmen demeye utanacağımız kişilerin cesaret bulmasına neden olan uygulamalardır. İlginç bir tesadüf mü desek, son dönemlerde bu cesaretleri bulanların sayısı artmaya başladı. Bu yaklaşımlarla çok da irtibatsız olmasa gerekir."

Tezcan, başka bir soru üzerine, son KHK'leri Anayasa Mahkemesine götürmek için çalışmalarının devam ettiğini ve yıl başından sonra götüreceklerini bildirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin CHP'ye yönelik eleştirilerine dair ise Tezcan, "Bazen arka arkaya tweetlerle düşüncelerini paylaşıyor. Sadece şunu söyleyeceğim, Sayın Bahçeli'yi ülkücülere havale ediyorum." ifadesini kullandı.






Haber Ara