CHP Parti Meclisi (PM), Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı.
Toplantının açılışında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, PM'nin büyük olasılıkla kurultay öncesi yaptıkları son toplantı olacağına dikkati çekti.
Gerek miting meydanlarında gerekse grup toplantılarındaki konuşmalarında devlet yönetiminin ne kadar önemli olduğunu ısrarla vurguladığını belirten Kılıçdaroğlu, sürekli devletin bilimle, akılla ve hukukla yönetilmesinin altını çizdiğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, bir toplumun bu çizgiden uzaklaşıldığında kaosa sürükleneceğini öne sürerken, "Devleti yönetenler elbette hata da yapabilirler ama dış politikayla ilgili hata yaparsanız bunun bedelini ülkenin tamamı öder. Bir özelliği daha vardır, dış politikadaki hata sadece bugünkü kuşaklara değil, gelecek kuşaklara da yansır. O nedenle dış politika asla iç politikanın malzemesi haline dönüştürülmez" diye konuştu.
Dengelerin ve dostlukların iyi korunmasının da dış politikanın ana ögelerinden biri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Suriye politikasının Türkiye açısından ortaya çıkardığı tablonun hiç de iç açıcı olmadığını savundu.
Kılıçdaroğlu, "iktidarın Suriye politikasının yanlışlığını" en başından beri ısrarla vurguladıklarını dile getirerek, "mezhep endeksli dış politika olmaz" dediklerinde "Esadcı ve Baascı olmakla" suçlandıklarını, dış politikaya hiçbir zaman parti eksenli bakmadıklarını söyledi.
- "CHP'nin çözüm önerilerini mektupla gönderdik"
Kılıçdaroğlu, "24 Ağustos 2012" tarihini tüm vatandaşların iyi bilmesini istediğini belirterek, bu tarihte Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Suriye politikası ve çözümü konusunda bir mektup gönderdiğini hatırlattı.
Mektupta, Türkiye'nin Suriye'de nasıl bir politika izlenmesi gerektiğinin anlatıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, mektubun birinci sayfasındaki bir cümlede, "Suriye'deki şiddet ve çatışmaların durdurulmaması halinde ülkenin parçalanması, iç savaş boyutlarının genişleyerek bölgesel ve uluslararası bir ihtilafa dönüşmesi de dışlanamayacak bir olasılıktır" ifadesini kullandıklarını anımsattı.
Bu öngörülerinin bugün gerçekleştiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, kendilerinin devleti yönetmemelerine rağmen dünya dengelerini iyi okuduklarını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ama siz ülkeyi yönetiyorsunuz. Bırakın Türkiye, dünya, Ortadoğu gerçeğini, Suriye'nin gerçeğini dahi bilmiyorsunuz. Bu mektubun ekinde 3 sayfalık CHP'nin çözüm önerileri de var. Hem gerekçesi hem yol haritası tek tek sıralanıyor. Türkiye'de toplanacak uluslararası Suriye konferansının hangi gündemle toplanması gerektiği burada açıklanmış. Birinci gün, ikinci gün, üçüncü gün oturumlarında neler konuşulmalı burada anlatılmış. Biz bunu yaptık ve gönderdik. Neden gönderdik? Ülkemizi sevdiğimiz için, ülkemizin çıkarları için gönderdik. 'Dikkat edin, yanlış yapıyorsunuz' dedik. 'Hayır' dediler, 'Biz bildiğimizi okuruz, her şeyi en iyi biz biliriz' dediler. Ben bu mektubu gönderdim, arkasından dönemin başbakanı, daha sonraki bir tarihte bizim mektubu eleştirdi ve kendi önerilerini de saydı. 5 Eylül 2012, sayın Erdoğan konuşuyor: 'CHP yarın Şam'a gidecek yüz bulamayacak, göreceksiniz ama inşallah biz en kısa zamanda Şam'a gideceğiz, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız'". Yıl 2015, buyurun gidin bakalım. 'O gün de yakın inşallah, Selahaddin Eyyübi'nin kabrinde Fatiha okuyacağız, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız. Bilal-i Habeşi'nin türbesinde kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz'; Bu başka bir ülkenin toprakları için kullanılan cümleler. Biz ne söylüyoruz, onlar ne söylüyor".
CHP'nin dedikleri yerine, hükümetin kendi söylediklerini yaptığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ne oldu? Biz gittik mi? Hayır. Ne oldu? 2,5 milyon Suriyeli geldi. Hedefe bakar mısınız? 180 derece birbirine zıt bir gerçekleşme. Sen Şam'a gidecekken, 2,5 milyon Suriyeli Türkiye'ye geldi. Nasıl bir öngörü, nasıl bir devlet yönetimidir. Bu tabloyu sağduyusu olan her yurttaşımın değerlendirmesini isterim" diye konuştu.
Eleştirilerini sürdüren Kılıçdaroğlu, "Gidecektik ya Bilal-i Habeşi Türbesi'ne, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmak zorunda kaldık. Öngörüye bakın siz" dedi.
- "Türkiye terör ithal eden ülke konumuna geldi"
Musul Konsolosluğu çalışanlarının "IŞİD tarafından rehin alındığını" ancak hükümet yetkililerinin "IŞİD'e terör örgütü demekten korktuğunu" iddia eden Kılıçdaroğlu, bu terör örgütünün Niğde'de, Suruç'ta, Ankara'nın göbeğinde terör estirdiğini söyledi.
"Sonuçta ne oldu? Türkiye terör ithal eden ülke konumuna geldi" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Bir devlet böyle mi yönetilir? Görkemli tarihi olan bir ülke böyle mi yönetilir? Kişisel hırslarla ayağa kalkıp bir ülke mi yöneteceksiniz siz?" diye sordu.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu da yetmedi, tırlarla silah gönderdiler. 'Silah göndermeyin' dedik, 'Komşuya silah gönderirseniz Müslümanı Müslümana kırdırırsınız' dedik. 'Biz silah göndermiyoruz, insani yardım gönderiyoruz' dediler. Sonunda belgeler, videolar çıktı, silah gönderilmiş. O da ciddi bir dramdır. Sayın (Başbakan Ahmet) Davutoğlu'nun yaptığı açıklama, Rus uçağının düşürülmesi üzerine, 'MİT tırlarına operasyon yapanlar bu katliamdan sorumludurlar' diyor. Yani 'Biz silah gönderiyorduk, izin vermediler.' Oysa o silahların tamamı gitti. İtiraf ediyor, devlet yönetiminde vatandaşa yalan söylemek var mıdır? Aynı kabinede bir bakan, 'Burada bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum' diyor Sayın Tuğrul Türkeş, 'Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu' diyor. 'Bilerek söylüyorum, iddiayla söylüyorum' diyor. O silahlar nereye gitti? Bu sorunun cevabını hep beraber bekliyoruz. Bütün bunlar hangi gerekçeye dayandırıldı: 'Suriye'de demokrasi yok'. Ya sen kendi ülkene demokrasiyi getirdin mi ki, Suriye'deki demokrasiyle uğraşıyorsun. Önce kendi ülkene demokrasiyi getir".
- 10 bin 901 çocuk öldü
Kılıçdaroğlu, iç savaşın Suriye'ye ağır maliyeti olduğuna değinerek, ülkede bugüne kadar ölen insan sayısının 250 bin kişi olduğunu bildirdi.
Ölenlerden 69 bin123'ünün sivil olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu sivillerden 10 bin 901'inin çocuk, 7 bin 1'inin de kadın olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Bu masum insanlara yazık, günah değil mi? Kimin elleri kanlı? Bunun hesabını sormak zorundayız" diye konuştu.
Erdoğan'a gönderdiği mektupta, "Bu iş böyle devam ederse, olay uluslararası boyuta ulaşabilir" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Suriye'de ABD var, Rusya var, İran var, Fransa var, en son BM Güvenlik Konseyi bir karar aldı, isteyen herkes gidebilecek. Türkiye nerede? Biz onlara zamanında 'Türkiye'de uluslararası bir Suriye konferansı toplayın, sorunun çözümünde adres Türkiye olsun' dedik. 'Ortadoğu'da sorun çıktığında bu sorunu ancak Türkiye çözer' algısının yerleşmesini istedik. Bizim önerimizi onlar kabul etmedi. Rusya aynı öneriyi yaptı ve bizimkiler Cenevre'ye, Viyana'ya gittiler. Biz öneri yapınca kabul etmiyorsunuz da diğerleri yapınca neden koşa koşa gittiniz? Çünkü iplerin elinizden çıktığını gördünüz. Bir gerçek var, Türkiye'nin Suriye politikası tamamen çökmüştür. Suriye'nin toprak bütünlüğü federatif bir yapıya doğru süratle koşmaktadır. 'Esadsız çözüm' tamamen çökmüştür. Neleri öngörüyorlardı, nelerle karşılaştılar".
(Sürecek)