Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Elektrik Piyasası Kanun Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulunda kabul edildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, kanun ile elektrikteki kayıp ve kaçak bedelinin faturasını düzenli ödeyen tüketiciye yansıtılacağını söyledi.
Kayıp ve kaçak bedellerinin tüketicilerden tahsil edilemeyeceğine yönelik yargı kararı bulunduğunu belirten ve bu kararın gerekçesini kürsüden okuyan Kılıçdaroğlu, iktidarın yargının vatandaştan yana gösterdiği bu tavrın önünü kesmek için yasal düzenleme yaptığını ileri sürdü.
"Bütün elektrik kullanan vatandaşlarıma söz verdim; biz bu kanunu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Vatandaşı korumak yine bize nasip olacak" diyen Kılıçdaroğlu, iktidarın yandaşlarını korumak için kayıp ve kaçak bedelini vatandaşın faturasına yüklediğini savundu.
Kılıçdaroğlu kürsüden, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Abdullah Tivnikli ile arasında geçtiğini iddia ettiği ve mahkeme kararı ile tespit edildiğini belirten bir telefon görüşmesine ilişkin metni okuyarak, "Bu kabul edilebilir mi? İbrahim Kalın niye savunuyor? Çünkü İbrahim Kalın'ın çocuğunun eğitim masraflarını da Abdullah Tivnikli karşılıyor. Zincir böyle birbirini tamamlayan halkalar şeklinde gelişiyor." diye konuştu.
Yoksul ailelerin de kaçak elektrik kullanmış olabileceklerini, o ailelerin hakkının korunması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, CHP'nin seçim dönemindeki projelerinden olan Aile Sigortası'nın böyle durumlar için geliştirildiğini anlattı. Yoksul ailelerin elektrik ve doğalgaz giderlerinin bir bölümünün Aile Sigortası'ndan karşılanmasının planlandığına değinen Kılıçdaroğlu, CHP'nin insandan, mazlumdan, bütçeden, doğruluktan ve adaletten yana projeler geliştirdiğini belirtti.
-"Liseliler karanlığa teslim olmak istemiyorlar"
Kılıçdaroğlu, lise öğrencilerinin bildiri yayınladığını, bu durumun da bazılarının uykularını kaçırdığını iddia ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yine kaçmış birilerinin uykuları. Lisede okuyan çocuklarımız bizim çocuklarımız. O çocuklarımız bizim onurumuz, gururumuz. Onlar çağı yakalamak istiyorlar, aydınlanmayı yakalamak istiyorlar. Kendilerini, okullarını, mahallelerini, siyasi kurumları, dünyayı sorgulamak istiyorlar. Karanlığa teslim olmak istemiyorlar. Onlar bizim onurumuz, gururumuz, umudumuz, cumhuriyetimiz, laikimiz, devrimcimiz, onlar bizim çocuklarımız. Onlarla onur ve gurur duyuyoruz. Cumhuriyeti onların sayesinde kurduk, onların sayesinde büyüteceğiz ve geliştireceğiz. Birileri onları potansiyel suçlu gibi görmek istiyor. 'Yeni bir Gezi olursa ne olur?' diye gece uyuyamıyorlar. Gezi'de eylem, gösteri yapan, eline taş, sopa, molotofkokteyli olmayan, kitap, defter çiçek alan, kol kola gezen, gitarını, sazını çalan, ibadetini yapan bütün gençlere, bütün Gezi gençlerine tekrar şükranlarımı sunuyorum. Onlar bir diktatöre tarihin en büyük dersini verdiler, diz çöktürdüler."
Tıp öğrencilerinin temsilcisi olarak Sivas Kongresi'ne katılan Hikmet Boran'ın mandaya karşı çıkan konuşması ile Atatürk'ün onu destekleyen sözlerini kürsüden okuyan Kılıçdaroğlu, CHP olarak dünyanın umudu olan gençlere güvendiklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, eğitim sistemini de eleştirerek, iktidarın politikalarının bu sistemi en sorunlu alanlardan biri haline getirdiğini savundu.
-"ABD tipi başkanlık sistemi ile ilgili iki sorum var"
Konuşmasında Başbakan Binali Yıldırım'ın ABD tipi başkanlık sistemi ile ilgili sözlerine de değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sayın Yıldırım, 'ABD tipi başkanlık sistemini tartışacağız. Hodri Meydan' demiş. Gayet güzel. Şimdi ben Sayın Yıldırım'a iki soru soruyorum ABD başkanlık sistemiyle ilgili; önce bunları açıklasın. Birincisi, Türkiye'de eyalet sistemini kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Çık bunu açık ve net milletin önünde söyle. İkinci sorum; ABD'de her eyaletin ayrı parlamentosu, ayrı kanunları var. Böyle olsun diyor musun, demiyor musun? Bu iki soruma cevap istiyorum. Sen Amerikan başkanlık modelinde bunları kabul ediyor musun, etmiyor musun? Önce bunları milletin önünde bir anlat bakalım. Bize sorarsan; biz kabul etmiyoruz. Biz atalarımızın, dedelerimizin yüzelli yıla yakındır savunduğu, kurduğu, geliştirdiği parlamenter sistemi kabul ediyoruz. Ve onun önündeki bütün engelleri kaldıracağız. 'Hodri meydan' dedi, iki soruyla hodri meydan dedik. Çık iki soruya milletin önünde cevap ver. Madem tartışmak istiyorsun, Amerika'daki gibi eylet sistemini yani Türkiye'yi bölmeyi istiyor musun, istemiyor musun, çık söyle bakalım. Her eyalette ayrı parlamento, her eyalette ayrı yasalar olsun istiyor musun, istemiyor musun? Kabul ediyor musun, etmiyor musun? Bak ben ne kadar rahatlıkla düşüncelerimi söylüyorum. Çünkü ben inandığım şeyleri söylüyorum birisi bana telkin ettiği, öğütlediği için değil, ülkemi ve insanımı sevdiğim için. Bu ülke için çalıştığım için bunları savunuyorum."
- "Talimatı veren iktidara neden ses çıkarmıyorsunuz?"
Kılıçdaroğlu, son günlerde CHP'ye yönelik saldırılar olduğuna dikkati çekerek, bu saldırıların arkasındaki güçlerin saldırıyı ise suçlularla, tecavüzcülerle gerçekleştirmeye çalıştıklarını öne sürdü.
Şehit cenazelerinde üzerlerine kurşun atıldığını söyleyen ve birilerinin bu yolla kendi kabahatini örtmeye çalıştığını, suçlarını gizlemeyi istediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, 9 Şubat 2016 tarihindeki grup toplantısında yaptığı konuşmayı kürsüden tekrar okudu. Konuşmasında terörün geldiği nokta ve AK Parti iktidarlarının politikalarına ilişkin vatandaşların kendi vicdanlarına sormaları gereken soruları sıraladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, o konuşmada, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yöneticileri terör örgütüne yardım ve yataklık yapmışlardır. Eminim diyecekler ki 'Şimdi tekrar dava açıyoruz.' Açmazsanız namertsiniz" dediğini aktardı.
Bu konuşmanın ardından AK Parti yöneticileri hakkında teröre yardım ve yataklık iddiasıyla suç duyurusunda da bulunduklarını belirten Kılıçdaroğlu, bir valinin, terörle mücadele kapsamında operasyon yapmak isteyen silahlı kuvvetlere olumsuz yanıt verdiğine ilişkin olduğunu ileri sürdüğü belgeyi de kürsüden gösterdi.
Kılıçdaroğlu, valilerin iktidarın talimatıyla hareket ettiğini savunarak, "Cenaze namazında bize kurşun atan o kişilere söylüyorum; eğer insansanız, namuslu, dürüst, ahlaklı adamsanız bu talimatı veren iktidara neden ses çıkarmıyorsunuz siz? Eleştirdiğim için benim üstüme geliyorlar, gelmezseniz namertsiniz. Biz hiçbir zaman, hiçbir yerde ve hiçbir ortamda terör lehine en ufak bir cümle sarf etmiş değiliz. Her zaman terörün bir insanlık suçu olduğunu söyledik. Hiçbir zaman bunun aksine bir cümle ne benim, ne arkadaşlarımın ağzından çıkmıştır. Onlar terörü, örgütleri beslediler, onlara destek verdiler. Şehirler silah deposuna dönüştü." ifadesini kullandı.
- "Eğer kurşunu atıyorsan, adam gibi arkasında duracaksın"
Şehit cenazesinde göğsüne sert bir cismin değerek yere düştüğünü ve baktığında bunun kurşun olduğunu gördüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kurşunu atan kişi Binali Yıldırım'ın hemen arkasında. Fotoğrafları da gördünüz. Kurşunu atan kişi, o kadar kişiliksiz ve aşağılık bir insan ki, 'O fotoğraf fotomontajdır' diyor. Başbakan yalanlamıyor ki sen 'Fotomontaj' diyorsun. İktidarı korumak için söylüyor. Soysuz kişiler bunu yapar ancak. Eğer kurşunu atıyorsan, adam gibi arkasında duracaksın. 'Ben Kılıçdaroğlu'na kurşun attım' diyeceksin. Diyemiyorsun, yüreğin yetmiyor. Onun arkasında bağırıyor 'Kılıçdaroğlu dışarı' diye. Şimdi ben bütün vatandaşlarıma soruyorum; o kişi 'Binali Yıldırım dışarı' deseydi ne olurdu?"
Olayın yaşandığı camideki cemaatin büyük bir olgunluk içinde davrandığını ve şehide ve namaza gereken saygıyı gösterdiğini vurgulayan ve onlara şükranlarını sunan Kılıçdaroğlu, "Şehidi, namazı, ibadet yerini istismar edip bize saldıranlar, sataşanlar bu iktidarın çakallarıdır ve biz onlara pabuç bırakmayacağız." diye konuştu.
- "Cami avlularını çakallara teslim etmeyeceğiz"
Başbakan Yıldırım'ın "Kılıçdaroğlu'nun güvenliğini de biz sağlayacağız" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "İster sağla ister sağlama kardeşim. Biz kendi güvenliğimizi kendimiz sağlayacağız. Cami avlularını çakallara teslim etmeyeceğiz. Orada vatandaşlarımız özgürce gidip ibadetlerini yapacaklar." ifadesini kullandı.
Birilerinin camileri bir partinin arka bahçesine dönüştürmek istediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Buradan bütün samimi Müslüman kardeşlerime, dindarlara seslenmek istiyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verenlere seslenmek istiyorum; kendi vicdanınızda bunu ölçün, tartın. Namaza giden insanlara bu yapılır mı? Şehide, inanca, namaza, dine saygısızlık değil mi bu? Kim oluyor bunlar? Ve kim bunları koruyor? Böyle bir yapı Türkiye için felakettir. Bu yönetim Türkiye'yi iç kavgaya götürür" dedi.
-"Provokasyonu yapan önce sensin"
Kılıçdaroğlu, CHP olarak toplumu germemek için özenli davrandıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Ama bizim üzerimize mermiyle, silahla, tankla, topla gelecekler. Gelmezlerse namerttir onlar. Kaçak sarayda oturan zat demiş ki 'Kılıçdaroğlu'nun konuşması provoke edildi.' Provokasyonu yapan önce sensin. Çıktın dedin ki PKK'lıları, DHKP-C'lileri biz hastanede ziyaret etmişiz. Pes ya. Hayatımda yalan duydum da bu kadar kuyruklu yalanı ilk kez duyuyorum. Sen cumhurbaşkanısın ya. Bir de 'Ben dinledim' diyor. İnsaf. Hakkında tazminat davası da açtım, suç duyurusunda da bulundum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götüreceğim. Bu yalanı iftardan önce söylüyor. Oruç tutuyor mu tutmuyor mu merak ediyorum. Bulunduğun bir makam var kardeşim. Zaten bizi rezil ediyorsun, sadece Türkiye'de değil, dünyada rezil ediyorsun. Muhammed Ali'nin cenaze töreninde yapılan doğru mudur, reva mıdır? Hepimize yapıldı. Böyle bir anlayış olabilir mi? Türkiye'yi küçük düşürmeye kimin hakkı var? Türkiye'nin imajını düzelteceğiz. Onlar bize saldırarak bizim geri adım atacağımızı, korkacağımızı sanıyorlar. Hiç ama hiç niyetimiz yok. Ne demiş koca şair, 'Ekilir, ekin geliri. Ezilir, un geliriz. Bir gider, bin geliriz demiş. Bir gider, bin geliriz?"
(Bitti)