Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Muhtarlar Toplantısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3)- '(ABD'nin yeni ulusal güvenlik stratejisi) Bu stratejiyi 'Her şey Amerika için.' diyerek özetlemek mümkündür. Elbette her ülkenin kendine göre bir güvenlik stratejisi belirleme ve bunu hayata geçirme hakkı vardır. Dolayısıyla biz de bu hakka sahibiz. Türkiye olarak kendi güvenlik stratejimizi biz şu şekilde özetleyebiliriz, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek dev

Oluşturma Tarihi: 2017-12-20 14:29:54

Güncelleme Tarihi: 2017-12-20 14:29:54

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin yeni ulusal güvenlik stratejisine ilişkin, "Bu stratejiyi 'Her şey Amerika için.' diyerek özetlemek mümkündür. Elbette her ülkenin kendine göre bir güvenlik stratejisi belirleme ve bunu hayata geçirme hakkı vardır. Dolayısıyla biz de bu hakka sahibiz. Türkiye olarak kendi güvenlik stratejimizi biz şu şekilde özetleyebiliriz, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bizim güvenlik stratejimiz de bu." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "42. Muhtarlar Toplantısı"nda, Adana, Antalya, Balıkesir, Bilecik, Bingöl, Çankırı, Çorum, Erzincan, Isparta, İstanbul, Kırklareli, Konya, Muş, Samsun ve Tekirdağ'dan muhtarlarla bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Fahreddin Paşa'nın Medine müdafaasına ilişkin, hem İstanbul hükümeti hem de çevresindekiler tarafından sürekli teslim olması yönünde zorlanan Fahreddin Paşa'nın, sonunda kılıcını Hazreti Peygamberin kabrine bırakarak teslime mecbur kaldığını ifade etti.

Medine'nin tesliminin ardından korkulanın olduğunu ve şehrin günlerce yağmalandığını hatırlatan Erdoğan, Fahreddin Paşa'nın, karışıklıklardan dolayı şehri terk eden binlerce Medine sakininin kilit altına aldırıp, titizlikle koruduğu evlerinin kapılarının kırılarak içlerinde ne varsa talan edildiğini anlattı.

Erdoğan, "Tarihimizin bu mümtaz şahsiyetine ve onun Medine'de gösterdiği şanlı direnişe dil uzatanların bugün kimlerle, nerelerde, ne işler çevirdiğini biz gayet iyi biliyoruz. Yeri gelecek bunları da açıklayacağız." diye konuştu.

- "Batıya giden emanetlere hiç gidip baktın mı?"

Fahreddin Paşa'nın Medine'nin tek taşına dahi elini uzatmayan, şehir halkının tüm mallarını güvence altına alan ve adaletten asla ayrılmayan bir komutan olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Paşa'nın İstanbul'a gönderdiği kutsal emanetlerin tek biri dahi zarar görmemiş, ticari meta haline dönüştürülmemiştir. Peygamber Efendimizin hürmetine bu kutsal emanetler bugün de titizlikle korunmaya devam etmektedir. Buna karşılık işgalcilerin ve onlarla birlikte hareket edenlerin eline geçen eserlerin nerelerde, ne durumda olduğunu en iyi bilenler herhalde bize bu suçlamaları yöneltenlerdir. Önce onlara bir sormak lazım. Şimdi sen böyle bir açıklama mı yaptın? Acaba Batı'ya giden o emanetler şu anda ne durumda? Onlara hiç gidip baktın mı? Acaba onları tekrar geriye almak gibi bir çabanız, bir gayretiniz var mı? Yok. Ama bizdeki emanetler, sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimizin ruhaniyetine uygun bir şekilde burada korunmaktadır."

- "Döktüğümüz kanların her damlası bizim için şandır, şereftir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap halklarının, tıpkı Orta Asya'daki, Balkanlardaki, Kafkasya'daki ve diğer bölgelerdeki insanlar gibi Türkiye'nin canciğer olduğu kardeşleri, gönüldaşları ve yoldaşları olduğunu belirtti.

"Arap ülkelerindeki kimi yöneticilerin Türkiye'ye yönelik husumetlerinin kendi dirayetsizliklerini, acziyetlerini, hatta ihanetlerini örtme amaçlı olduğu da açıkça ortadadır. Millet olarak Rabbimizin rızası ve Peygamber Efendimizin hatırası uğruna kutsal toprakları korurken döktüğümüz kanların her damlası bizim için şandır, şereftir ve inşallah dar-ı bekada şefaat vesilemizdir. Bazı ülkelerin, kimi had bilmez, tarih bilmez, diplomatik nezaket bilmez yöneticileri ne Arap halklarıyla olan kardeşliğimize ne de Rabbimizin rızası ve Peygamber Efendimizin şefaati uğrunda verdiğimiz mücadeleye gölge düşüremez."

Müslüman olmanın birleştiriciliğinin herkese yeteceğine işaret eden Erdoğan, uhuvvetten nasibini almamış olanların hezeyanlarının Türkleri, Arapları, Kürtleri, Farisileri ve diğer Müslümanları bağlamayacağını bildirdi. Erdoğan, "Zira biz yaratılanı, Yaradan'dan ötürü sevdik, böyle de sevmeye devam edeceğiz. Meydanı kendi şahsi çıkarları uğruna, Müslümanların birliği ve dayanışmasına çamur atanlara asla bırakmayacağız." dedi.

Fahreddin Paşa'nın, Hazreti Peygamber'e "Ya Rasulallah, senin için savaşanlarla sana karşı çıkanları görüyorsun. Allah'ın yardımını bize ulaştır." şeklindeki yakarışını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca bu duaya amin diyen Mehmet Akif'in, "Ey ulu Peygamberimiz neredesin / Dinle, minaremde öten gür sesin / Gel, bana yar ol ki cihan titresin / Kimse dönüp süngüme yan bakmasın / Amin desin hep birden yiğitler / Allahuekber, gökten şehitler/ Amin. Amin. Allahuekber" şeklindeki dizelerini de okudu.

- "El uzatanın elini kırmak boynumuzun borcudur"

Erdoğan, ABD'nin geçen günlerde kendi güvenlik stratejisini açıkladığını hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu stratejiyi 'Her şey Amerika için.' diyerek özetlemek mümkündür. Elbette her ülkenin kendine göre bir güvenlik stratejisi belirleme ve bunu hayata geçirme hakkı vardır. Dolayısıyla biz de bu hakka sahibiz. Türkiye olarak kendi güvenlik stratejimizi biz şu şekilde özetleyebiliriz, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bizim güvenlik stratejimiz de bu. Her kim, milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine göz dikerse, güvenlik stratejimize saldırmış demektir. Her kim bayrağımıza, ezanımıza, şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetleri olan değerlerimize saygısızlık ederse güvenlik stratejimizi ihlal etmiş demektir. Her kim vatanımızın tek bir taşına dahi el sürmeye tevessül ederse, kırmızı çizgilerimizi geçmiş demektir. Her kim devletimizi yıkmaya, paralel devletler icat etmeye çalışırsa, güvenlik stratejimizin kadim duvarlarına kafasını çarpmış demektir. Milli birliğimize, egemenliğimize, toprak bütünlüğümüze ve haklarımıza saygı duyan herkesle birlikte yol yürümeye, ittifaklar kurmaya, müttefiklik ilişkisi içine girmeye hazırız. Bu değerlerimizden herhangi birine el uzatanın elini kırmak da bizim boynumuzun borcudur."

- "Türkiye hiçbir zaman ekonomiyi bir sömürü aracı olarak kullanmadı"

Türkiye'nin hiçbir zaman terör örgütleri üzerinden başka ülkeleri ve toplumları hedef almadığını ve bu yönteme tevessül edenlere de asla teslimiyet göstermeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye hiçbir zaman ekonomiyi bir sömürü, bir tehdit, bir şantaj aracı olarak kullanmadığı gibi buna kalkışanlara da eyvallah etmez." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi özgürlükleri, onurları ve gelecekleri için ne kadar hassasiyet gösteriyorlarsa kardeş ve dost kabul ettikleri toplumlar konusunda da aynı duyguları beslediklerini belirtti. Erdoğan, "Bunun için Suriye ağladığında bizim de gözyaşlarımız akıyor. Irak ağladığında aynı şekilde biz de mahzun hale geliyoruz. Bunun için Filistin'deki masumlara eziyet edildiğinde bizim de yüreğimiz yanıyor. Bunun için Afrika'da çocukları, açlıktan bir deri, kemik haline gelmiş olanları gördüğümüzde bizim de lokmalarımız boğazımıza diziliyor." ifadesini kullandı.

Bu hafta sonu Afrika ülkeleri Sudan, Çad ve Tunus'a gerçekleştireceği ziyarete ilişkin bilgi veren Erdoğan, bu ülkelerdeki durumu göreceklerini, oradaki vatandaşlarla dertleşeceklerini ve neler yapılabileceğinin gayreti içinde olacaklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi:

"Bunun için Balkanlar'daki kardeşimiz kendisine ibadet edeceği cami bulamadığında secdeye giden alnımız ateş gibi yanıyor ve orada acaba ne yapabiliriz, onun gayretine giriyoruz. Bunun için Avrupa'daki göçmenler, ırkçıların tacizine uğradığında oturduğumuz koltuk dikene dönüşüyor ve işte 3,5 milyon Suriyeli mülteci nerede şu anda? Bizim topraklarımızda. Onlara biz ensar olduk. Neden? Çünkü bizim kültürümüzde, inancımızda, medeniyetimizde 'veren el alan elden üstündür.' Onun için bu adımları attık. Bunun için Arakan'daki Müslümanların evleri başlarına yıkıldığında biz de gök kubbenin üzerimize indiği hissine kapılıyoruz."

Başbakan Binali Yıldırım'ın geniş bir heyetle Bangladeş'te olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Oradaki kampları ziyaret etti ve oradaki vatandaşların, oradaki Arakanlı Müslümanların halini gördü. Bunlar bizim de başımıza gelebilirdi. Biz onların halini görüp halimize ne yapacağız, hamd edeceğiz. Ya onlar bizim başımıza gelseydi, ne olurduk? Nice olurduk. Bunun için Akdeniz'de batan her teknenin haberiyle bizim de kalbimizin bir kısmı sulara gömülüyor. Velhasıl Türkiye olarak, Türk milleti olarak sorumluluğumuz büyük ama hamdolsun bunun üstesinden gelecek gücümüz ve azmimiz daha da büyük."

Muhtarlara Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne teşriflerinden dolayı şükranlarını sunan Erdoğan, mahalle ve köylerindeki vatandaşlara selamlarını iletmesini istedi.

Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuk ettiği muhtarlarla yemeğe geçti. Programa, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da katıldı.

(Bitti)