Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta dört ülkeyi kapsayan Batı Afrika ziyaretinde 20'nin üzerinde anlaşmanın imzalandığını anımsatan Kalın, özellikle Afrika ülkeleriyle Türkiye arasındaki ilişkilerin her alanda geliştirilmesi için sonuç veren bir ziyaret gerçekleştirildiğini vurguladı.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika'da 26 ülkeyi ziyaret ettiğini, Afrika ziyaretlerinin bundan sonra da devam edeceğini belirtti.
Erdoğan'ın, "Afrika'yı en çok ziyaret eden dünya lideri" olduğunu ifade eden Kalın, Afrika vizyonu çerçevesinde bu yıl içerisinde belki ikinci bir Afrika seyahatinin olabileceğini de bildirdi.
Amaçlarının Afrika ülkeleriyle Türkiye arasındaki bu ilişkileri daha da derinleştirmek, yapabilecekleri çalışmaların kapsamını genişletmek olduğunu dile getiren Kalın, "Bu noktada Türkiye örnek olarak öne çıkıyor. Gittiğimiz hiçbir yere biz kolonyal sömürgeci bir geçmişle ve yükle gitmiyoruz. Bunu da gittiğimiz ülkelerde o ülkelerin hem resmi makamlarında hem de sıradan vatandaşlarında çok açık bir şekilde de görüyoruz. Bundan sonra da Afrika ile olan yoğun iş birliğimiz ve temasımız devam edecek." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iştiraklarıyla, 26 Mart Pazartesi günü "Türkiye-AB Zirvesi"nin gerçekleştirileceğine değinen Kalın, "Orada özellikle Türkiye'nin, AB üyelik süreci, Türkiye-AB ilişkilerinin diğer boyutları, vize liberalizasyonu, mültecilere yapılan yardımlar, yeni fasılların açılması ve Avrupa'da gündeme gelen diğer konular. Mesela yükselişe geçen ırkçılık, İslamofobi, nefret suçları gibi konular da etraflı bir şekilde ele alınacak." diye konuştu.
Kalın, AB üyeliğinin stratejik bir öncelik olarak görüldüğünün altını çizerek, şöyle devam etti:
"Fakat bunun hayata geçirilmesi için Avrupa Birliği'nin de üzerine düşen birtakım yükümlülükler var. Özellikle 2015 tarihli Türkiye-AB Mülteci Anlaşması'nın maddelerinin hayata geçirilmesi konusunda AB'den kaynaklanan çok ciddi gecikmelerin olduğunu biliyoruz.
Özellikle Suriyeli mülteciler için ayrılan fonların aktarımı konusunda bir süreç ilerliyor ama arzu edilen hızda ve etkinlikte değil. En azından ikinci 3 milyarın daha hızlı bir şekilde aktarılması, mültecilere ulaştırılması konusunda biz Türkiye olarak kendi aramızdaki çalışmalarımızı, koordinasyonumuzu aslında tamamladık. Şu anda AB'den gelecek bu fonlarla, bunun Suriyeli mültecilere ulaştırılması için gerekli çalışmaları AB makamlarıyla da yapmaya devam edeceğiz. Varna'da gerçekleşecek Türkiye-AB Zirvesi'nde bu konuyu da etraflı bir şekilde ele alacağız."
- "Irkçılık ve nefret suçlarından endişe duyuyoruz"
Avrupa'da yükselişe geçen nefret suçları, ırkçılık, İslamofobi ve ayrımcılığın endişe verici bir gelişme olmaya devam ettiğine işaret eden Kalın, birkaç gün önce Alman resmi makamlarının yaptığı açıklamada, sadece Almanya'da Müslümanlara ve iş yerleri, cami, ibadethane gibi yerlere yapılan saldırıların 2017'de 950 civarında olduğunun tespit edildiğini aktardı.
Kalın, bunun çok endişe verici bir sayı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye'de bir başka azınlığa karşı bu yoğunlukta saldırılar olsaydı, muhtemelen Batı dünyası bütün dünyayı ayağa kaldırırdı. Bunlarla ilgili onlarca, yüzlerce haberler, açıklamalar yapılırdı. Biz, Avrupa'da yükselişe geçen ırkçılık ve nefret suçlarından endişe duyuyoruz.
Özellikle kendisini demokrasinin, çoğulculuğun, toleransın merkezi, kalbi ve vatanı olarak gören Avrupa ülkelerinin bu konuya hakikaten ciddiyetle eğilmesi gerekiyor. Çünkü bu hareketler, Avrupa ana akım siyasetini de şu anda esir almaya başlamış durumdalar. Önümüzdeki 5, 10, 20 yıl içerisinde bu trendler böyle devam ederse, Avrupa belki de tanınmaz bir yer haline gelecektir."
Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olduğunu hatırlatan Kalın, bu günü herkesin sahiplenmesi gerektiğini söyledi.
"Sadece o gün değil, her gün kadına yönelik şiddetin önlenmesi gerekir. Kadına yönelik kötü muamelenin önüne mutlaka geçilmesi gerekir." diyen Kalın, kadının bir insan olarak muamele görmesi için hem hukuki adımların atılması hem de toplumsal ve kültürel anlamda hassasiyetlerin sürekli canlı tutulması gerektiğini vurguladı.
Kalın, Türkiye'de özellikle bu konuda son 10 yılda çok önemli adımların atıldığına dikkati çekerek, kadınların haklarını teminat altına alacak önemli değişikliklerin yapıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde de yüzde yüz okur yazarlık seviyesine ulaşmak için okuma seferberliğinin başlatıldığını belirten Kalın, "Bu da çok başarılı bir şekilde devam ediyor. Geçtiğimiz birkaç hafta içerisinde bu kampanya çerçevesinde eğitim almak, okuma yazma kabiliyetlerini geliştirmek isteyenlerin başvuru sayısı 300 bine yaklaştı. Bu kampanyanın özellikle kadınların güçlenmesi ve bilinçlenmesi konusunda daha ciddi katkılar vereceğini, bu farkındalığı daha da toplumun farklı kesimlerine yayacağını ümit ediyoruz." dedi.
- "Beklentimiz, faillerin bulunup, hukuk önüne çıkartılmasıdır"
Kalın, bir gazetecinin "Yunanistan'da Türkiye aleyhindeki gösterilerde Türk bayrağının yakılmasını, terör örgütünün böyle bir eylemi gerçekleştirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz." sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Atina'da 5 Mart'ta yapılan bir gösteride, ırkçı parti tarafından Türkiye Cumhuriyeti bayrağının yakılmasını nefretle kınıyoruz. Bu konuda girişimler de yaptık. Yunan makamlarından derhal bunların faillerinin bulunması ve hukuk önüne çıkartılması için beklentimizi bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Ülkeler arasında görüş ayrılıkları olabilir, farklı yorumlar olabilir ama bir ülkenin bayrağını yakmak bir nefret suçudur. Bununla ilgili de Atina Büyükelçimiz başta olmak üzere, Dışişleri Bakanlığımız, ilgili bütün birimlerimiz Yunan makamları nezdinde girişimlerde bulundular. Beklentimiz bu hadisenin faillerinin bir an önce bulunup, hukuk önüne çıkartılmasıdır."
(Sürecek)