Kalın, yaptığı açıklamada, 24 Kasım 2015'te Türk hava sahasını ihlal eden bir Rus savaş uçağının, angajman kuralları çerçevesinde düşürülmesinin ardından yaşananların, Rusya Federasyonu'nun sorunu diplomatik kanallar yoluyla çözmek yerine gerilimi tırmandırma stratejisi izlediğini açıkça gösterdiğini ifade etti. Kalın, buna karşılık Türkiye'nin, sorunun müzakere ve diyalog yoluyla çözülmesi için çaba sarf ettiğini vurguladı.
Rus tarafının cevabının, "yalan, propaganda ve asılsız ithamlar" olduğunu belirten Kalın, bu tavrın devlet ciddiyetiyle bağdaştırılamayacağını bildirdi.
İbrahim Kalın, şöyle devam etti:
"Son olarak 29 Ocak 2016 günü meydana gelen yeni hava sahası ihlalinin ardından da Sayın Cumhurbaşkanımız Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin ile telefon görüşmesi talep etmiş ancak Rus tarafı yine olumlu bir tavır sergilememiştir. Daha önce 'Türkiye bizi aramadan önce neden hemen NATO'yu ve NATO müttefiklerini arıyor, bizimle neden temas kurmuyor' diyen Rus tarafının Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmekten kaçması oldukça düşündürücüdür. Bu, ister istemez 'Sayın Putin, Cumhurbaşkanımızın telefonundan neden kaçıyor' sorusunu akla getirmektedir. Hem 'Aranmadık' diye tepki göstermek hem de aranınca telefonlara çıkmamak izahı zor bir durum. Biz bu konudaki iyi niyetimizi ve yapıcı yaklaşımımızı muhafaza ediyoruz."
- "Rusya'nın saldırılarının hedefinin DAİŞ olmadığı açık"
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre görüşmelerinin büyük sorunlarla başladığını ve dün itibarıyla de 25 Şubat'a ertelendiğini hatırlatan Kalın, şunları kaydetti:
"Bunun temel sebebi, 30 Eylül'den bu yana devam eden Rus hava bombardımanı destekli rejim saldırılarıdır. Aylardır hiçbir ayrım yapmadan devam eden bu saldırılarda yüzlerce masum Suriyeli, kadın ve çocuk hayatını kaybetmiştir. On binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Rusya'nın bu saldırılarının hedefinin DAİŞ olmadığı açıktır. Rus saldırılarının yüzde 90'ı sivilleri ve ılımlı muhalifleri hedef almıştır. Rusya'nın amacının DAİŞ'le mücadele etmek değil, meşruiyetini yitirmiş ve savaş suçları işlemiş Esed rejimini ayakta tutmak olduğu ortadadır.
Bu saldırılar, Cenevre müzakerelerinin temelini oluşturan BM 2254 tasarısının temel ilkelerine aykırıdır ve netice olarak görüşmelerin tıkanmasına neden olmuştur. Rusya, Türkiye'ye yönelik asılsız ve gülünç iddialar ortaya atmak yerine, Suriye'de öldürdükleri sivillerin hesabını vermelidir."
Esed rejiminin müzakereler konusunda ciddi olmadığının açık şekilde görüldüğünü belirten Kalın, "Amacı sadece zaman kazanmak. Şu ana kadar BM'nin insani yardımların ulaştırılması ve ateşkes sağlanması taleplerini dahi ciddiye almamış, tersine sürekli oyalamış ve engellemiştir" iadelerini kullandı.
- "Savaşın devam etmesinin maliyeti ortada"
Bu hafta Cenevre müzakereleri devam ederken Halep'e yapılan saldırılar neticesinde onlarca kişinin hayatını kaybettiğini, binlerce kişinin Türkiye'ye sığınmak için harekete geçtiğini aktaran Kalın, Suriye'de DAEŞ ile mücadele ettiğini iddia edenlerin aslında ne pahasına olursa olsun Esed rejimini ayakta tutmaya çalıştığını belirtti.
Kalın, bu savaşın devam etmesinin maliyetinin ortada olduğunu, bir tarafta DAEŞ terörizmi ve Esed rejiminin devlet terörünün, diğer tarafta mülteci krizinin derinleşerek devam ettiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, 'Rus destekli Esed güçlerinin sivillere saldırılarını durduramayan dünya, bizden mülteci akınını durdurmamızı istiyor'. Bunu hangi mantıkla izah edebiliriz? Binlerce insan Rusya destekli saldırılar yüzünden evlerinden kaçıp Türkiye'ye sığınırken, bu akımı kim nasıl durdurabilir? Bu masum insanlara 'Evlerinizi terk etmeyin, ölümden kaçmayın' mı diyeceğiz?
Hem DAİŞ terörünün hem de mülteci krizinin sebebi, Esed rejiminin kanlı savaşı ve ona destek verenlerdir. Dünya bu sorunları gerçekten çözmek istiyorsa, bu kirli ve kanlı savaşın sona ermesi gerekir. Suriye'de meşru, demokratik ve çoğulcu bir siyasi yapıya geçiş için gerekli adımlar atılmalıdır. 400 bin insanın ölümünden ve milyonlarca insanın mülteci haline gelmesinden sorumlu olan Esed rejimini ayakta tutmaya çalışmak ne Suriye'ye ne de bölgeye barış getirmeyecektir."