Dolar

34,3455

Euro

37,4439

Altın

3.023,04

Bist

8.645,32

Davutoğlu'ndan Alevi kanaat önderlerine kahvaltı

Davutoğlu'ndan Alevi kanaat önderlerine kahvaltı

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-08-22 14:39:32

Davutoğlu'ndan Alevi kanaat önderlerine kahvaltı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Alevi vatandaşlara daha önce taahhüt ettikleri adımları tek tek atma iradesine sahip olduklarını belirterek, "Bunun yanında bugünlerde bir araya gelmemizin daha önce planlanmamış özel bir anlamı var ki o da teröre, şiddete, baskıya, zulmü karşı Anadolu irfanını hayata geçirmenin, ayağa kaldırmanın ihtiyacını hissettiğimiz bugünlerde bir kardeşlik çağrısı için bir aradayız" dedi.

Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde verdiği kahvaltıda, Alevi kanaat önderlerine "muhterem canlar, dostlar, mihmanlar, Hak Muhammed Ali yolcuları, ehli beyt erkanının bugünkü temsilcileri, aşk ocaklarının aşıkları" diye seslendi ve asırlardır süren bir geleneğin devamı olarak her sohbete, faaliyete "vakitler hayrola, hayırlar fethola, şerler defola" diye başladığını söyledi.

Zor, kardeşin kardeşe düşman kılınmak istendiği vakitlerden geçildiğine işaret eden Davutoğlu, şiddetin, terörün, baskının, zulmün mühür vurmaya, insanlık onurunun ayaklar altına alınmaya çalışıldığını dile getirdi. Bektaşi geleneğinden gelen Gülbank'ın bir kez daha hatırlanmasının tam vakti olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bütün bu vaktimize, asrımıza, çağımıza baskı, zulüm, şiddet damgası vurmak isteyenlere karşı asırların derinliğinden, ruhumuzun enginliğinden gelen bu sesi bir kez daha söyleme vaktidir. Vakitler hayrola, hayırlar fethola, şerler defola. Hangi gelenekten gelinirse gelinsin hep bu çağrıyla bakarız. Vakitler hayrola derken sadece bizim için hayır değil. Biz dersek, kimi kastedersek edelim, onlarla sınırlı kalmayız. Çünkü vakit insanoğlunun bütününe vakittir. Hayırlar fethola derken hayırların cezbedeceği güzel işleri, güzel faaliyetleri, güzel amelleri, güzel ikrarları, nasipleri kastediyoruz. Ve şerleri def etmek lazım. Bugün def edilecek o kadar çok şer var ki. Her an insanlık onurunu rencide etmek için insanların tahayyülatını bile zorlayan katliamların, baskıların, zulümlerin işlendiği bir dönemde tam da şerleri def etme vaktidir."

- "Gelin el ele el Hak'a diyelim"

Alevi Bektaşi toplumunun temsilcileriyle bir araya gelmekten onur duyduğunu dile getiren Davutoğlu, "Ama bunun tek taraflı, bir başbakanın Alevi Bektaşi ocaklarının, kökü derinliğinden gelen bu ocakların temsilcileriyle bir araya gelmek değil sizlerden birinin, bir müsahipler topluluğunun fertleri olarak hep beraber istişare edeceğimiz, dertleşeceğimiz, beraberce hayırları nasıl fethedip, şerleri nasıl defedebileceğimizi konuşmanın günüdür" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, başbakanlık görevini aldıktan sonra geçtiğimiz yıl kasım ayında yaptığı Hacı Bektaş Veli ziyaretinin zihninden silinmesinin mümkün olmayacağını ifade etti.

Tunceli'de yaptığı cemevi ziyaretinde Horasan geleneğinden bahsettiğini kaydeden Davutoğlu orada gönlünün derinliğinden gelen ve çocukluğundan itibaren yörük Türkmen geleneği içinde süren, kimi zaman Sünni kimi zaman Alevi geleneğin izlerini taşıyan engin irfandan nasiplenerek konuşmaya çalıştığını söyledi.

Hacı Bektaş'ta "Gelin el ele el Hak'a diyelim" çağrısında bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, Hacı Bektaş-ı Veli'den bu yana "El ele el Hak'a" demenin, insanların hangi etnik ve mezhebi ve dini kökeninden olursa olsun Hazreti Ali'nin Hazreti Peygamber'e yaptığı Rıdvan biatı gibi eli ele vermek, sonra da el ele tutuşan insanların bütünüyle Rablerine dönüp el ele el Hakka yönelmesi olduğunu vurguladı.

Bu topraklarda yaşanan acıların yansıdığı Dersim ziyaretinde de Seyit Hayrani ile Baba Mansur arasındaki irtibatı anlattığını dile getiren Davutoğlu, "Biz aynı kökten geldik, aynı irfanın, aynı geleneğin sözcüleri, takipçileriyiz diye bunu da gönülden ifade etmiştim. O günden bugüne hepimiz için en önemli husus her istişarede hem karşı karşıya kaldığımız zorlukları konuşmak, hem de birlikte ortak gelecek planlaması, bir ortak kader iradesi ve bilinciyle birlikte geleceğe yürümek, Hak'a yürümek anlamında da bu istişarelere bu sohbetlere çok ihtiyaç hissediyorum" diye konuştu.

- "Bu kadar çok istişare edeceğimiz, konuşacağımız şey var ki"

Ülkenin başbakanı olarak ağır bir sorumluluk yüklendiğinin altını çizen Davutoğlu, "Yüklendiğim ağır sorumluluk yanında sizlerden biri olmak hasebiyle Anadolu'nun bir çocuğu, Torosların... Ama hasbel kader Torosların, belki Munzur Dağı'nda olurduk. Gelen Horasan erenlerinin içinde yol yürürken benim atalarım başka bir yere gitse Munzur Dağı'nın eteklerinde olabilirdik ya da Ilgaz'ın ya da Sarı Saltuk'un Balkanların da ya da Gülbaba Dergahı'nda olabilirdik. Ama söyleyeceğimiz şeyler yine hep aynı olurdu" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, hayır konuşmak ve şerleri def etmek için bir araya geldiklerinde "Hak Muhammed Ali" diyerek, edep ve erkan yolu ile konuşmanın irfanını, hikmetini ve eylemini göstermek zorunda olduklarına işaret etti.

"Bu çerçevede bu kadar çok istişare edeceğimiz, konuşacağımız şey var ki" diyen Davutoğlu, meselelerin farkında olduklarını, Alevi Bektaşi derneklerinin temsilcileriyle ocak ayında yaptıkları görüşmede, gece yarısına kadar süren sohbetlerde hep bunun üzerinde durduklarını söyledi.

- "Bir kardeşlik çağrısı için bir aradayız"

Önceden planlanmış olmakla birlikte toplantının siyasi bir gündemin parçası olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Daha önce taahhüt etmiş olduğumuz adımları inşallah tek tek atma irademizin yanında bugünlerde bir araya gelmemizin daha önce planlanmamış özel bir anlamı var ki o da teröre, şiddete, baskıya, zulmü karşı Anadolu irfanını hayata geçirmenin, ayağa kaldırmanın ihtiyacını hissettiğimiz bugünlerde bir kardeşlik çağrısı için bir aradayız. O bakımdan sizlerle buluşmamızın tek boyutlu bir hedefi yok, çok boyutlu bir gerçekleştirmeye, gönüllerimizi gönüllerimize bağlamaya gayret edeceğiz, çaba sarf edeceğiz."

Davutoğlu, katılımcılarla 3 önemli başlığı paylaşmak istediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Hepimizin saygıyla, hürmetle davranmak ve erkan ve edebi öne çıkarmak anlamında evrensel bir misyonumuz var. Nerede olursak olalım bu evrensel misyon, insan onurunu korumak. İnsan onurunu korumayan, insana saygı göstermeyen, insanı eşrefi mahlukat olarak görmeyen, insana dönüp insanla sema arasında ve bir birleriyle irtibat anlamında, bir birlerine selam vermeyen hiçbir şeyin, hiçbir kurumun, hiçbir makamın yaşama şansı yoktur. İnsan onurunu korumak bağlamında Alevi Bektaşi geleneğinin yaptığı vurguları hep büyük bir irfanın bugünkü pınarından akan zerreleri olarak görmüşümdür. Bu çerçevede de Hacı Bektaş-ı Veli 'Yolumuz irfan ve insanla insan sevgisi üzerinedir' derken asırlar öncesinden Makalatı'nda aslında bugüne bir çağrıda bulunuyor. Öylesine bir pınar ki bu asırlar geçiyor ama suyu kurumuyor. Asırlar geçiyor ama anlamını hiç kaybetmiyor ve o asırlar geçtikçe de o anlama yeni boyutlar katacak, güzel irfani boyutlar katacak bir çerçeve bize sunuyor."

(Sürecek)

SON VİDEO HABER

İş adamı ormanda ölü bulundu, ortağı suçunu itiraf etti

Haber Ara