Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir otelde düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İş Konseyi Başkanları ve Büyükelçiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye olarak uluslararası kuruluşlardaki temsil adaletsizliklerine karşı itirazlarını her fırsatta dile getirdiğini belirtti.
Özellikle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin mevcut yapısına karşı "dünya 5'ten büyüktür" diyerek getirdiği eleştirinin BM üyesi ülkelerin çoğunluğu tarafından paylaşıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir oluşuma, böyle bir adımı atmaya şu anda gücü elinde bulunduranların olumlu yaklaşmadığını kaydetti.
Artık dünyanın 1. Dünya Savaşı'nın şartlarını yaşamadığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dünyada 200'ü bulan ülkelerin, 5 ülkenin veya bu 5 ülkeden bir tanesinin dudakları arasına mahkum edilmesi kabul edilemez. Bu 5 ülkeye de bakıyorsunuz, 3 Avrupa, 1 tane Asya ülkesi var. Bir tane de malum Amerika. Peki dünyadaki diğer kıtaları hangi ülkeler temsil ediyor. Dini inanç grupları olarak baktığımızda orada dünyadaki tüm inanç grupları temsil edilmiyor. Bu bir adaletsizliği getiriyor. Eğer dünya adalet üzerine tesis edilmezse dünyada gelişimi, adaleti beklemek mümkün değildir. İşte bunu Suriye'deki gelişmelerde görüyoruz. Bakın 4,5 yıl oldu. Bu 4,5 yıllık sürede Türkiye 2,5 milyon mülteciyi kabul etti. Suriye'de 370 bin insan en alçak en hunhar şekilde katledilirken harekete geçmeyen bir yapının, insanlığın vicdanında ibra olabilmesi mümkün değildir. Dengeleri değil, insanlığı bizatihi insan hayatını öncelik olarak almayan uluslararası kuruluşlar belki hukuki statüye sahip olabilirler ama meşruiyet sorunlarını asla aşamazlar. Suriye'de ölen her masumun kanı bu acıyı önleyebilme gücüne sahip olduğu halde şu veya bu sebeple bunu yapmayan tüm ülkelerin, kuruluşların eline bulaşmıştır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sabah yine botla kaçarken hayatını kaybeden 14 mültecinin olduğunu, yaklaşık 20 mültecinin kurtarılabildiğini, diğerlerinin ne yazık ki azgın dalgalar arasında boğulduğunu anlattı.
- "Gelin, eğit-donatı yapalım,
"İlla bir Aylan mı olursa dünya ayağa kalkacak? Aylan olmadığı zaman dünya ayağa kalkmayacak mı? Ama bakın bunların arasında Aylan'lar çok sonra da maalesef ölüp gidiyorlar. İnsanlık tribünden izliyor. Ah ah vah vah. Olmaz böyle bir şey. Burada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, beyanname olarak yazılmakla mı kalacak" ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Az önce söylediğim gibi. Oturdular, konuştular ve dağıldılar. Böyle mi olacak. Yoksa bizim yapmamız gereken nedir? Biz nasıl adımlar atalım ki bu işi çözelim? Daha önce de söylemiştim. Bakıyorsunuz, 'Ben 3 bin tane seçip alabilirim'. Öbürü 'Ben bir 30 bin kadar alabilirim. Ya tamam da sizin hepinizin gayri safi milli hasılası Türkiye'nin fevkinde, üstünde. Türkiye şu anda 2,5 milyon almış. Bunların her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Bunların bir kısmı konteyner kentlerde, bir kısmı çadır kentlerde şu anda ülkemizde barınıyor. Ama biz bunun karşısında 3 madde getiriyoruz. Diyorum, gelin eğit-donatı yapalım, terörden arındırılmış bölgeyi ilan edelim. Gelin, uçuşa yasak bölge ilan edelim ve bu işi çözelim. Hem Suriye'den çıkan Avrupa'ya şuraya, buraya gitmez. Biz de şu anda bulunanları o bölgede kurulacak olan, süratle bunları yapabiliriz, konutlarıyla her şeyiyle oraya yerleştirelim. Şu anda sadece Yunanistan'a o kritik dönemde AB'nin verdiği destek ne? 400 milyar avro. Bunun cüzi bir kısmı hibe, büyük bir kısmı kredi. Bütün bu olanlar karşısında ben Türkiye'nin bir evladı olarak, bakın cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum. Bir evladı olarak dertliyim ama halkımın da bu konuda çok dertli olduğunu biliyorum. Çünkü bizim genlerimizde bu var, yapımızda bu var. Diğerlerini de bu işe el atmaya davet ediyorum."
- "Suriyeli ve Iraklı misafirlerimize sahip çıkmayı sürdürürüz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin sadece kamplarda barınan 280 bin misafiri için 8,5 milyar dolar harcadığını, 2 milyonu aşkın Suriyeli ve Iraklının İstanbul başta olmak üzere illerde yaşadığını aktardı.
İstanbul'da şu anda 500 bine yakın mültecinin bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu kişilerin kendi imkanlarıyla, hayır kurumları ve vatandaşlarımızın yardımlarıyla hayatlarını sürdürdüğünü, Türkiye'nin bu konuda yaptığı fedakarlığı maddi karşılıkla ifade edebilmenin mümkün olmadığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bir yerden talimat alarak ve birilerinin tavsiyesiyle bu adımları atmadığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sınırlarımıza dayandılar o bombalardan, varil bombalarından kaçan insanlara biz sınırlarımız açtık ve kabul ettik. AB Türkiye'deki sığınmacılar için kaynak tartışması yaparken bir defa bu hususu göz önünde bulundurmalıdır. Bundan sonrada kardeş, komşu ve dost olarak kabul ettiğimiz Suriyeli, Iraklı misafirlerimize sahip çıkmayı sürdürürüz. Uluslararası yardımlar sadece işimizi kolaylaştırır. Daha iyi hizmet verebilmemizi sağlar. Biz oradan gelecek herhangi bir desteği kalkıp da kasamıza almak için değil, bu yardımların kalitesini daha nasıl artırırız bunun için kullanırız. Bu sorun ve bu sorunsal çözümün Suriye halkına, kendi ülkesinde güven içinde yaşayabileceği bir ortam tesis edebilmesi için bu adımları atmamızın gereğini son 1 ay içinde Brüksel'e yaptığım ziyarette de konuştuk ve Şansölye Merkel ve Sayın Hollande ile de konuştuk. Şimdi tabi G20 Zirvesi'nde Antalya'da da bu bizim önemli bir başlığımız olacak. Terörden arındırılmış güvenli bölge teklifimiz başta olmak üzere çözüme yönelik daha gerçekçi adımlarım süratle atılması gerekiyor."
- Terör örgütleriyle mücadele
Dünya ve bölgemizle Türkiye'de de önemli gelişmelerin yaşandığını, bunların en başında gelenlerin birinin de 1 Kasım seçimleri olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu seçimleri tüm sabotaj girişimlerine rağmen, demokratik olgunluk içinde geçirerek önemli bir imtihandan başarıyla çıktığına inandığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Seçim sonuçları 2019 yılına kadar ülkemizde istikrar ve güven ortamının sağlam bir şekilde süreceğine işaret ediyor. 7 Haziran seçimlerinin ardından oluşan belirsizlik ortamı ve tereddütler 1 Kasım ile tümüyle ortadan kalkmıştır. Artık hem bölgesel sorunlar hem de kendi hedeflerimiz bakımından çok daha kararlı ve güçlü adımlar atabilme imkanına sahibiz. Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor. PKK, PYD, YPG, DHKP-C, Paralel Yapı, bütün bunları hepsi, DAİŞ başta olmak üzere şiddetle üzerine gideceğimiz ve bu operasyonların netice almadıktan sonra bitmesi söz konusu değildir. Bunun da bilinmesini istiyorum. Burada halkımızla bütünleşmek suretiyle, halkımızın bölgedeki huzurunu sağlayana kadar, kararlılıkla bunlar devam edecektir. Tabii şehitlerimiz var ama biz öyle bir milletiz ki şehadeti peygamberlik makamından sonra en yüce makam olarak kabul etmişiz ve askere gidenimiz de polislik görevlerinde bulunanlar da hepsi bunun bilinci içindedir. Onun için şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Aynı şekilde ailelerine, milletimize de baş sağlığı dileklerimizi sürekli vurguluyoruz. Bunun bedelini de terör örgütlerine ödetiyoruz, ödetmeye de devam edeceğiz."
(Sürecek)