Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki diyaloğun bölge için önemine vurgu yaparak, "AB, jeopolitik bir kar-zarar hesabı yapmalıdır. Brüksel'de önümüzdeki hafta yapılacak toplantıda (AB Liderler Zirvesi'nde), pozitif diyaloğun yolunun açılmasını umuyoruz." ifadelerini kullandı.
Bakan Yardımcısı Kıran, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından video konferans yoluyla düzenlenen "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Hakkaniyet ve İşbirliği Vizyonu" başlıklı "Uluslararası Doğu Akdeniz Konferansı"nda konuşma yaptı.
Kıran, Doğu Akdeniz bölgesinin, Orta Doğu ve Afrika'ya "stratejik geçiş kapısı" olduğunu, aynı zamanda küresel deniz ticaretinin yüzde 30'unun bu bölgede gerçekleştiğini belirtti.
Stratejik ve jeopolitik öneme sahip Doğu Akdeniz'de uzun süredir Suriye krizi ve Kıbrıs meselesi gibi istikrarsızlık ve çatışmalar yaşandığını ifade eden Kıran, "Bütün bu sorunlara rağmen, Türkiye, Doğu Akdeniz'i iş birliği bölgesi olarak görmek istiyor. Bu durum Akdeniz'e kıyısı olan bütün ülkelerin faydasına olacaktır." sözlerine yer verdi.
Doğu Akdeniz'deki Türkiye Hedefleri
Kıran, Türkiye'nin bölgedeki hedeflerini 4 başlıkta topladı. Bunlar; uluslararası hukuk çerçevesinde deniz yetki alanlarının sınırlandırılması, kıta sahanlığı haklarının korunması, off-shore kaynakları üzerinde Türk ve Kıbrıs halklarının eşit haklara sahip olmasının sağlanması ve tüm tarafların dahil olacağı iş birliği mekanizmalarının bulunması şeklinde sıralandı.
Bakan Yardımcısı Kıran, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de hakkaniyete dayalı bir anlayış ve diyalogdan yana olduğunu vurgulayarak, Yunanistan'ın maksimalist deniz yetki alanı sınırlarını genişletmeye çalıştığını belirtti.
Sevilla Haritası Değerlendirmesi
Olası bir çözüm sürecinde Sevilla Haritası'nın hakkaniyetsiz bir yaklaşım sergilediğini ifade eden Kıran, Türkiye'nin beklentisinin ABD ve AB'nin bu haritayı dikkate almaması olduğunu dile getirdi. Ayrıca AB üyeleri arasında Doğu Akdeniz konusunda ortak bir yaklaşım olmadığına da dikkat çekti.
Fransa'nın Doğu Akdeniz konusundaki tutumuna da değinen Kıran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında yapılacak telefon görüşmesinin durumu normalleştirmesi gerektiğini ifade etti.
AB'nin Doğu Akdeniz konusundaki taraflı tutumundan vazgeçmesi gerektiğini belirten Kıran, "Yaptırım diliyle birlikte diyalog atmosferi mümkün gözükmüyor." değerlendirmesinde bulundu.
AB ve Türkiye İş Birliği
Kıran, AB ile Türkiye arasındaki iş birliğinin bölge için hayati önem taşıdığını belirterek, "AB, jeopolitik bir kar-zarar hesabı yapmalıdır. Brüksel'de önümüzdeki hafta yapılacak toplantıda pozitif diyaloğun yolunun açılmasını umuyoruz." dedi.
Türkiye'nin pozisyonunun açık olduğunu ifade eden Kıran, "Türkiye, Akdeniz'e kıyısı olan bütün ülkelerle deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmaları için hazırdır ve Kıbrıs meselesinin çözülmesine kadar, Kıbrıs halkının haklarının da dikkate alınması mutlaka şarttır." şeklinde konuştu.
Kıran'ın açıklamaları şu şekilde devam etti:
"Türkiye'nin bölgedeki hedefleri arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ve off-shore kaynakların iş birliği konularının önemli bir yeri vardır. Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türk halkının da haklarının gözetilerek kalıcı ve kapsamlı bir çözüm arayışındayız. Kıbrıs Türk halkı da adanın eş sahiplerindendir."
Mısır ile İlişkiler
Kendisine yöneltilen "Mısır ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) belirlemek, Türkiye'nin bölgedeki stratejisinin bir parçası mıdır?" sorusuna cevaben, Kıran, Türkiye'nin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda Mısır dahil birçok ülke ile görüşmeler yürüttüğünü ve Mısır ile de görüşmeye hazır olduklarını belirtti.
Kıran, Türkiye'nin bu konuda uluslararası mahkemelere ya da tahkime gitmek zorunda olmadığını çünkü herhangi bir karara karşı çıkmadığını ifade ederek, Yunanistan'ın uluslararası mahkemelere gitme niyetini sorgulayarak, bu konuyu mahkemelere taşımak istese bile çekinceli davrandığını dile getirdi.