Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: 'Mazlum Kobani bir teröristtir terörist olmayan kişi kod adı mı kullanır?'
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 'Mazlum Kobani bir teröristtir. Terörist olduğuna dair fotoğraflar yayınlanıyor. ABD'nin yakalanması için başıma 3 Milyon Dolar ödül koyduğu kişiyle fotoğrafları var ve PKK'nın önde gelen teröristlerinde bir tanesidir. Türkiye'deki birçok terör saldırısının sorumlusudur. Hakkında ise Interpolün kırmızı bülteni yayınlanmıştır. Interpol tarafından aranan bir teröristtir. Böyle bir teröristle ABD Başkanının konuşması ve ABD'nin diyalog içinde olması kabul edilemez

Oluşturma Tarihi: 2019-10-26 17:07:10

Güncelleme Tarihi: 2019-10-26 17:07:10

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Mazlum Kobani bir teröristtir. Terörist olduğuna dair fotoğraflar yayınlanıyor. ABD'nin yakalanması için başıma 3 Milyon Dolar ödül koyduğu kişiyle fotoğrafları var ve PKK'nın önde gelen teröristlerinde bir tanesidir. Türkiye'deki birçok terör saldırısının sorumlusudur. Hakkında ise Interpolün kırmızı bülteni yayınlanmıştır. Interpol tarafından aranan bir teröristtir. Böyle bir teröristle ABD Başkanının konuşması ve ABD'nin diyalog içinde olması kabul edilemez.Almanya'dan beklentimiz aramızdaki müttefiklik hukukuna uygun davranmaları ve teröre karşı mücadelemizde bizimle dayanışma içinde hareket etmeleridir"dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Suriye'de yaşanan gelişmeleri ele almak üzere gerçekleştirdiği görüşme sonrasında kameralar karşısına geçti. Görüşmelere ilişkin açıklamalarda bulunan her iki bakan Suriye'de yaşanan gelişmeler konusunda heyet görüşmeleri de gerçekleştirdi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Özellikle Almanya'dan ülkemize yönelik haksız ve ağır eleştirilerinde geldiği bir dönemde Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın ülkemizi ziyaretini olumlu bir işaret olarak değerlendiriyoruz. Almanya ile daime yakın iş birliği içinde olmayı istiyoruz. Suriye'deki sorunun çözümüne ve mülteci krizine yönelik krizine yönelik çabaların Almanya'da yeterince taktir edilmediğini görüyoruz. Barış Pınarı Harekatı'na Alman kamuoyunda ve siyasi partilerden ve medyasında gelen ölçüsüz tepkiler nedeniyle maalesef güvenimiz sarsıldı. Bu durum köklü müttefiklik ilişkilerimiz yakışmıyor. Almanya'nın Türkiye'nin meşru güvenlik endişelerini anladığını söylediği halde Türkiye'nin yanında değil de bir terör örgütünün yanında taraf aldığını anlatmakta zorlanıyoruz. Bizim bir müttefik ve dost olarak Almanya'dan beklentimiz aramızdaki müttefiklik hukukuna uygun davranmaları ve teröre karşı mücadelemizde bizimle dayanışma içinde hareket etmeleridir" diye konuştu.

Terör örgütü yandaşlarının Avrupa'nın pek çok köşesinde şiddete başvurmaktan çekinmediğini dile getiren Çavuşoğlu, "Daha dün İtalya havaalanında terör örgütlü PKK'lıların neler yaptıklarını görüyoruz. Bu tür eylemlerin takipçisi olduğumuzu bir kere daha söylemek isterim. PKK yandaşları Almanya'da ülkemize yönelik, orada yaşayan vatandaşlarımıza ve Türk toplumuna yönelik çok sayıda saldırı düzenledi. Bu saldırılarda yaralanan çok sayıda vatandaşımız var. Vatandaşlarımız ve Türk toplumu, bunu Maas ile samimi bir şekilde paylaştım çok ciddi endişe duyuyorlar, kendilerini baskı altında ve yalnız hissediyorlar. En son havaalanlarında uçağa binmek isteyen insanları da PKK yandaşlarının, teröristlerin ve onların yandaşlarının nasıl muamele ettiklerini görüyoruz. Alman güvenlik makamlarından bu olaylara mahal vermemesini Türk toplumunu, Türk çıkarlarını korunması için gerekli tüm önlemleri almasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

"Türkiye'deki Suriyeli göçmen gönüllülük esası ile döndü"

Bakan Çavuşoğlu, terör örgütü PYD/YPG'nin Suriye sınırımıza bitişik bölgelerden çıkarılması konusunda geçtiğimiz hafta ABD ve Rusya ile varılan mutabakatlar konusunda Alman Dışişleri Bakanı Maas'a bilgi aktarıldığını belirterek, "Bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizin yanında Suriye meselesini tüm boyutları ile birlikte ele alma fırsatı bulduğumuz için memnun olduğumu söylemek isterim. Hem ABD'nin hem de Rusya'nın Barış Pınarı Harekâtını meşruiyetini ve bu harekat sayesinde sahada oluşan yeni durumu tanıdıklarını vurguladım. Suriyeli mültecilerin geri döndürülmesi bu hareketin amaçlarından bir tanesidir. Terör örgütlerinden bu bölgenin temizlenmesi, Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğünün temin edilmesi ve bu bölgelere Suriyeli mültecilerin vede yerinden edilmiş insanların geri döndürülmesidir. Gönüllü ve güven içinde dönmeleri konusunda Almanya ile bir görüş ayrılığımız yok. Türkiye olarak tüm toplantılarda ve tüm mutabakatlarımızda bunun altını çizdik. Dört komşu ülke olarak Suriyeli göçmenlerin geri dönüşü ile ilgili konferansa ev sahipliği yapmak istiyoruz. Şu anda Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekat bölgelerimize 365 binden Türkiye'deki Suriyeli göçmen gönüllülük esası ile döndüler ve bu insanlara da her türlü yardımı yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de bu insanların gönüllü ve güvenli bir şekilde dönmesi ve temek ihtiyaçlarının karşılanması noktasında tüm uluslararası toplumla, insanları hakları örgütleri ile birlikte çalışma arzusundayız" şeklinde konuştu.

Alman Bakan'dan görüşme detayları

Alman Dışişleri Bakanı Maas ise konuşmasında, "Geçtiğimiz hafta New York'da Birleşmiş Milletler'de Suriye konusunu ele aldık. Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı ile ilgili tutumunu ele aldık aramızda görüş ayrılıkları var. Çok ciddi bir diyaloğa ihtiyacımız var. Ortak sorumluluğumuz var, ikili ilişkileri açısından ortak sorumluluklar var. Bu diyalog NATO müttefikliği için de önemli. Biz bu savaşın uzun sürdüğünü biliyoruz. Önümüz kış ve savaşın yaşandığı bir kış istemiyoruz. Şoçi anlaşması sonrasında yeni gerçeklerle karşı karşıyayız. IŞİD 'le mücadele konusunda ortak çıkarlarımız var. Türkiye'nin belirli koşulları yerine getirilmesi konusunda görüştük. Soçi'de yapılan anlaşma ile Türk güçlerinin Suriye'de kalıcı olamaması konusunu konuştuk. Türkiye bunları da teyit etti. Tüm taraftara çağrıda bulunuyoruz insanı yardım Kuruluşlarının buralara dönmesi önemli bir durum. Yapıcı bir görüşme sürdürdük. Üzerinde anlaşmaya vardığımız birçok konuyu önemsiyoruz. Olayların yerinde takip edeceğiz" sözlerine yer verdi.

"Mazlum Kobani bir teröristtir"

Her iki mevkidaş gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Türk basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Çavuşoğlu, Terörist Mazlum Kobani'nin iadesi ile ilgili ABD'li Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile yaptığı görüşmeye ve F-35 savaş uçaklarının son durumuna ilişkin "F-35 konusunda Türkiye'nin şu anda bazı çalışmalara katılmaması haksızlıktır. Türkiye F-35 projesinin ortaklarından bir tanesidir. S-400 alımından sonra ABD tek taraflı bazı adımlar attı. Ama bunun düzeltilmesi için ABD'den olumlu adımlar var. Trump başından beri söylüyor. Türkiye 1.4 Milyar Dolar civarında para ödedi F-35'in bazı parçalarını Türkiye üretiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin buradan çıkarılması kimsenin yararına değil' diye. Bu sorunların düzeleceğine inanıyoruz. Mazlum Kobani bir teröristtir. Terörist olduğuna dair fotoğraflar yayınlanıyor. ABD'nin yakalanması için başıma 3 Milyon Dolar ödül koyduğu kişiyle fotoğrafları var ve PKK'nın önde gelen teröristlerinde bir tanesidir. Türkiye'deki birçok terör saldırısının sorumlusudur. Hakkında ise interpolün kırmızı bülteni yayınlanmıştır. İnterpol tarafından aranan bir teröristtir. Böyle bir teröristle ABD Başkanının konuşması ve diyalog içinde olması kabul edilemez. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya bunları anlattığımda işin ciddiyetini anladı. Hatta kendisine kendi istihbaratlarından bilgi almasını tavsiye ettim. Kendisi de Başkan Trump ile konuşacağını söyledi. Önce bir insanın bir ismi olur. Her gün isim değiştiriyor, terörist olmayan kişi kod adı mı kullanır. Teröristler kod adı kullanır. Ben niye kullanmıyorum kod adı, siz niye kullanmıyorsunuz. Bir kere ismini netleştirmek lazım yok General Mazlum imiş gibi şeyler kabul edilebilir şeyler değil. Bu terör örgütü ile içine düşülmüş bir zafiyetin örneğidir" cümlelerini kullandı.

Alman Savunma Bakanlığı'nın güvenli bölge teklifi

Alman medyasının Alman Savunma Bakanlığı'nın gündeme getirdiği güvenli bölge konusuna dair yöneltilen soruya Bakan Çavuşoğlu, "Bizim de gördüğüm öncelikle Almanya kendi içinde bu konuda anlaşsın. Farklı görüşlerin olmasını görüyoruz demokrasilerde bu gayet doğal Almanya'nın kendi iç işlerine karışmak için söylemiyorum. Güvenli bölge oluşturma konusu Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 yıl önce ortaya attığı bir fikirdi. O zaman ABD Başkanı Obama ve Şansölye Merkel ile görüşmüştü. Son derece güzel bir fikirdi ve Obama bu fikri güvenliğin havadan sağlanamayacağı düşüncesi ile reddetti. Daha sonra en son Trump'ın böyle bir teklifi oldu. ABD ile güvenli bölge oluşturma konusunda gerçekten samimi çaba sarf ettik ama sahada samimi olmadıklarını gördük sonuç alamayınca Barış Pınarı Harekâtını başlattık. Şimdi de ABD ve Rusya ile mutabakata vardık. ABD ile yapılan mutabakat çerçevesinden ilk neticeleri aldık. Rusya ile vardığımız mutabakat çerçevesinde bu bölgelerden teröristlerin temizlenmesi ve buraların istikrara kavuşturulması ve mülteci ile göçmenlerin, yerinden edilmiş insanların güvenli bir şekilde geri dönmesine katkı sağlamak isteyen varsa biz buna varız. Fakat burada askeri bir güvenlik bölge oluşturma konusu Türkiye'nin tek başına verebileceği cevap değil ama gerçekçi de değil. Artık bu bölgede yukarılara gelen rejim var diğer aktörler var bu saatten sonra bu öneriyi çok gerçekçi bulmuyoruz. Burada bir bilgiyi daha açıklamak istiyorum şu ana kadar Barış Pınarı Harekatı bölgesine Birleşmiş Milletler 'in (BM) açıkladığı rakama göre 30 bin kişi gönüllülük esasıyla geri dönmeye başladı" ifadelerine yer verdi.

Alman medyasının ÖSO'ya yönelik savaş suçu işledikleri iddiası

Yine başka bir Alman gazetecinin Özgür Suriye Ordusu'nun savaş suçu işlediği iddialarına yönelik soruyu Bakan Çavuşoğlu, "DAEŞ ile mücadele koalisyonunun Rakka ve diğer bölgelerde hava saldırılarından dolayı kendi rakamlarına göre bin 335'den fazla sivil öldü. Bizim Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekat bölgelerimizde önce buna benzer eleştiriler geldi ama kimse bizim sivilleri hedef aldığımızı söylemedi. Yakalanan ya da teslim olan teröristlere karşı da askerimizin ve güvenlik güçlerimizin nasıl yaklaştığını görüyoruz. O bölgedeki halka her zaman kucaklayıcı olduk çünkü onlar bizim kardeşimiz. Sivillere şu an yardım götürmeye başladık, mobil kliniklerimiz, fırınlarımız yine diğer ihtiyaçları karşılamak üzere atılan adımlarımız herkes tarafından görülüyor. Türkiye'ye yönelik ve Suriye milli ordusuna yönelik çok ciddi karalama politikaları görüldü. Her şeyden önce Türkler, Kürtlere saldırıyor denildi. Tel Abyad ve Rasulayn bölgesinin nüfusun yüzde 90'dan fazlası Arap, nasıl oluyor da Türkler Kürtlere saldırıyor?" cevabını verdi.