Gençlik ve Spor Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Genel Müdürlüğü tarafından dördüncü kez düzenlenen "KYK Tematik Kış Kampları" kapsamında "Değerler Kampı"nın kapanış töreni, KYK Kastamonu Yurdu Fahrettin Paşa Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
Güllüoğlu, burada "Uluslararası yardım ahlakı" konulu konferansta, öğrencilere yaşadıkları coğrafyayı yakından tanımaları tavsiyesinde bulundu.
AFAD'ın afetler konusunda yaptığı çalışmalarla tanındığına işaret eden Güllüoğlu, "Doğal afetler, seller, depremler gibi alanlarda çalışmalar yapıyoruz ama sadece bunlar değil. Depremlerden, sellerden önce neler yapılması gerekiyorsa ona dair eğitimler veriyor, çalışmalar da yapıyoruz. Afet konusu çok büyük bir konu. Tek bir kurumun altından kalkabileceği bir konu değil. Gecemiz gündüzümüz aslına bakarsanız afet ama bir taraftan da insani yardımlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren Güllüoğlu, "Suriye'de, Bangladeş'te çalışmalarımız var. Yemen'de bir ekibimiz vardı, yeni döndü. Filistin için dönemsel olarak kampanyalarımız oluyor. Dünyanın farklı bölgelerinde kriz bölgeleriyle ilgili çalışmalarımız oluyor. Bu çalışmalar bazen afetlerle bazen de göç, savaş gibi daha uzun süreli krizlerle ilgili oluyor. Ona göre yardım kampanyası başlatıyoruz ya da gidiyoruz." diye konuştu.
- "Bizim en büyük avantajımız, geldiğimiz coğrafya"
Güllüoğlu, dünyanın bir yerinde afet olduğunda Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla o ülkeyle temasa geçtiklerini anlatarak şöyle devam etti:
"Yardım etmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz. O ülke kabul ederse hazırlığımızı yapıyor ve gidiyoruz. 2017 yılı ekim ayında İran-Irak sınırında bir deprem meydana geldi. Irak yardım teklifimizi kabul etti. Ekiplerimiz bölgeye gidip oradaki insanlara yardımda bulundu. İran tarafı kabul etmedi, kibarca teşekkür etti. Yardım bile olsa bir ülkeye zorla giremezsiniz. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir afet olduğunda yardım teklifinde bulunuyoruz. Yunanistan'da geçen yıl bir yangın oldu. Yangından dolayı 90'dan fazla kişi öldü. Bizim yardım teklifimizi kabul etmediler, Amerika'dan yardım istediler. Amerika neresi, Türkiye neresi? Amerika'dan yardım gelene kadar aradan birkaç gün geçti. Belki bizim ilk saatlerden itibaren teklifimizi kabul etselerdi o kadar kişi ölmeyecekti."
İnsani yardımlar konusunda Türkiye'nin önemli bir konuma geldiğini vurgulayan Güllüoğlu, şunları söyledi:
"Bizim gibi alanda çalışan yardım kuruluşları var. Bizim en büyük avantajımız, geldiğimiz coğrafya. Bir Amerikalının Filistin'de yaptığı yardımla benim yaptığım yardımın etkisi birbirinden farklı oluyor ama bunu ne kadar artırabiliriz, ona bakmak lazım. Bu konu, Türkiye olarak bizim gelişen tarafımız. İnsani yardımlar konusunda özellikle Suriyelilerden dolayı dünyada ilk akla gelen ülkelerden biriyiz."
Suriye'de sürecin 2016 yılından sonra değiştiğini aktaran Güllüoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye, bu konunun kendi haline bırakılmaması gerektiğini söyledi. İçeride bizzat operasyonlarla güvenli alan oluşturmaya başladı. Medyadan takip etmişsinizdir, Rusya ile İdlib konusunda anlaşma sağlandı. Bu anlaşma insani yardım açısından çok iyi bir anlaşmaydı. En iyi tahminle 300 bin, kötü tahminle 1 milyon insanın göç etmesi engellenmiş oldu. Bu anlaşma olmasaydı Rusya oraya bir saldırı hazırlığındaydı. Oradaki 3 milyondan fazla insanın göç etmekten başka çaresi yoktu. Suriye krizinde çok zor günlerden geçildi ve geçilmeye devam ediliyor. İsrail'in Gazze'de engelliyi öldürdüğü, açlığın silah gibi kullanıldığı, kimyasal silahları kullananlara hiçbir yaptırımın olmadığı bir dünyadayız. O yüzden dünyada savaş ahlakına ihtiyaç var. Ne yazık ki bu tür sebeplerden dolayı insani yardım kuruluşlarına çok ihtiyaç var."
- "Türk Kızılayına parayı devlet veriyor"
Güllüoğlu, bir öğrencinin, Türk Kızılayının bağış aldığı kanları sattığı yönünde bazı haberler çıktığını söylemesi üzerine, daha önce Türk Kızılayı Genel Müdürü olarak görev yaptığını hatırlatarak "Kızılay kanları satmıyor. Kızılay'ın kanı almadan önce ve aldıktan sonra yaptığı işlemler var. 1,5 yıl önce 400 doktor çalışıyordu. Bin küsur hemşire ve kan alma uzmanı vardı. Bu sayı şimdi daha da artmıştır. Devlet her bir kana karşılık Kızılay'a para veriyor. Bu parayı devlet veriyor. Kanların yüksek bedellerle yurt dışına satıldığı yönünde haberler var ki bu gerçeği ifade etmiyor." diye konuştu.
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Reşat Asrak ise Kastamonu'da düzenlenen kampa Balıkesir, Bitlis, Muş Mersin, Siirt, Karaman ve Çanakkale'deki yurtlarında kalan 150 öğrencinin katıldığını söyledi.
Öğrencilere 5 gün boyunca akademisyenler eşliğinde eğitim verildiğini anlatan Asrak, "Öğrencilerimiz Kastamonu'yu yakından tanıma fırsatı buldu. Bu kampın ardından eminim ki dünyaya bakış açıları değişecek." dedi.
Konuşmaların ardından kapanış pastası kesilip kampa katılan öğrencilere sertifikaları verildi.