Erdoğan, Chris-Eve Otel'de düzenlenen soydaşlarla buluşma etkinliğinde yaptığı konuşmada, Yunanistan ziyareti vesilesiyle geldiği Gümülcine'de Celal Bayar Lisesi'nde soydaşlarla hasret giderme imkanı bulduğunu söyledi.
Batı Trakya'nın dört bir köşesinden gelen soydaşlara, Türk milletinin selamlarını getirdiğini belirten Erdoğan, onlarla beraber olmaktan duyduğu mutluluğu belirtti.
Erdoğan, Batı Trakya'yı 65 yıl önce ziyaret eden merhum Celal Bayar'dan sonra buraya gelen ilk cumhurbaşkanı olmaktan gurur ve onur duyduğunu dile getirdi.
Gümülcine'yi 2004'te başbakanlık yaptığı dönemde ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, aradan geçen uzun zamana rağmen aralarındaki muhabbetin aynı olduğunu, bu muhabbeti ne zamanın ne de mesafelerin etkileyebileceğini söyledi.
Başbakanlık yaptığı dönemden bu yana Yunanistan ile Türkiye ilişkilerini geliştirmenin öncelikli hedefleri arasında yer aldığına dikkati çeken Erdoğan, "2010'da iki ülke arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyini kurduk, şimdi de bu tarihi ziyareti gerçekleştirdik. Tüm bu gelişmeler bizim kararlı adımlarımızın sonunda mümkün olabildi. Yunanistan ile her alanda üst düzey diyaloğumuzun gelişmesine özel önem veriyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım'ın haziranda, ramazan ayında iftarını burada açtığını ve teravih namazını da soydaşlarla kıldığını hatırlattı.
Bu ziyaretinde Atina'da Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile görüşmeler gerçekleştirdiğini anlatan Erdoğan, ikili ilişkilerin geliştirilmesinin yanı sıra soydaşların sorunlarını da gündemde tuttuklarını bildirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sizlerin, Lozan Anlaşması, Avrupa Birliği müktesebatı ve evrensel insan hakları anlayışına uygun olarak her türlü imkandan yararlanmanızı istiyoruz. Bu çerçevede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının uygulanmasını bekliyoruz. Görüştüğüm tüm Yunanistan yetkililerine bunları ifade ettim. Yunanistan ile ikili ilişkilerimizin gelişmesi azınlık sorunlarının çözümünü de kolaylaştıracaktır. Bu sorunların çözümü ise Türkiye ile Yunanistan'ı birbirine daha da yakınlaştıracaktır. Ülkemizde ve Yunanistan'da tüm yaşayan azınlıkları zenginlik ve bereket kaynağı haline dönüştürmek her iki ülkeyi de güçlü kılacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu düşünce ile Rum kökenli vatandaşların taleplerini, diyalog içerisinde karşılamak için son yıllarda çok önemli adımlar attıklarını anımsatarak, tüm vatandaşlar gibi Rum kökenli vatandaşların da hayat kalitelerini artırmak için çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
- "Benzer yaklaşımları Yunanistan'dan beklemek hakkımız"
"Benzer yaklaşımları Yunanistan'dan beklemenin de hakkımız olduğuna inanıyoruz." diyen Erdoğan, Batı Trakya Türklerinin iyi birer Yunanistan vatandaşı olarak, bu ülke için çalıştıklarını, bunun karşılığında da Lozan'daki hükümler ve AB standartlarına uygun bir davranış beklemelerinin hakları olduğunu ifade etti.
Batı Trakya Türklerinin Türkçeyi, Yunancayı ve uluslararası geçerliliği olan bir başka dili çok iyi konuşan, inancını ve kimliğini koruyan, geleneklerini yaşatan bireyler olmalarının Yunanistan için bir kazanç olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bunun için sizlerden eğitim öğretim meselesine çok önem vermenizi bekliyoruz. Bilhassa yüksek eğitim öğretim çocuğunuza yapacağınız en güzel yatırımdır. Öğrenci yokluğunda kapanan her okulun geleceğimizde sönen bir ışık olduğunu unutmayınız." çağrısında bulundu.
- "Bunun Lozan'da yeri yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan'daki en önemli sorunlardan birinin "baş müftülük ve din adamları" sorunu olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Burada atanmış müftü ile işi götürmek anlayışı var. Bunun Lozan'da yeri yok, tam aksine seçilmiş müftünün yeri var. Nitekim seçilmiş din adamını kendi ülkemizde biz uyguluyoruz. Örneğin Patrik, bizim tarafımızdan atanarak görev yapan bir insan değildir. Tam aksine Sen Sinod Meclisi tarafından seçilen bir insandır. Nitekim Sen Sinod Meclisi'ndeki sayı iyice azalmıştı, ben Patrik'e bir haber gönderdim. 'Bize siz bu noktada din görevlisi gönderin, biz bu sayıyı vatandaş yapmak suretiyle dolduralım.' Bize isimler gönderdiler, biz onları vatandaş yaptık. Nitekim şu anda Sen Sinod Meclisi'nin üye sayısı 17'ye yükselmiştir. Dolayısıyla da seçme hakkı 17 kişiden oluşan Sen Sinod Meclisi'nindir. Peki burada niçin bizim baş müftümüzü, bizim din görevlilerimiz seçmesin, niçin burada hala atama kararlılığını gösteriyorsunuz? Bu yanlış bir şey, bunun Lozan'da yeri yok."
(Sürecek)