Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılay tarafından 7 Aralık Üniversitesinde düzenlenen iftar programına katıldı. Sözlerine, salı günü kutlanacak Ramazan Bayramı'nı tebrik ederek başlayan Erdoğan, dün Kadir gecesini dualarla idrak ettiklerini söyledi.
Erdoğan, "Suriye'nin ve ülkemizin zor bir dönemden geçtiği şu dönemde tuttuğumuz oruçların, eda ettiğimiz ibadetlerin kabul, yaptığımız hayır ve hasenatın makbul olmasını Rabbimden niyaz ediyorum" diye dua etti.
Kilis ve Kilislilerin, Suriye'deki savaşta, zulümden, zor şartlardan kaçarak muhacir olarak kendisine sığınan kardeşlerine ensar anlayışıyla sahip çıktığı için her türlü takdiri, her türlü teşekkürü ziyadesiyle hak ettiğini belirten Erdoğan, "Bugün burada Cumhurbaşkanı olarak milletim ve tüm insanlık adına yaptığı fedakarlık için, gösterdiği özveri için, ensar olmanın hakkını verdiği için tüm Kilisli kardeşlerimi özellikle şükranla anıyorum, tebrik ediyorum." ifadesini kullandı.
Suriyeli misafirlere de kendi gönül dünyalarında vatanlarıyla eş tutup bu ülkeye, bu millete, bu şehre sığındıkları için teşekkür eden Erdoğan, "Yıllardır sabırla, metanetle, tevekkülle vatanlarının kurtulacağı, yurtlarına, evlerine dönecekleri günü bekleyen Suriyeli misafirlerimizin gösterdikleri uyum ve dirayet de gerçekten takdire şayandır." dedi.
Arif Nihat Asya'nın, "Dua" şiirinden "Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah'ım." dizesini okuyan Erdoğan, "İşte üstad Necip Fazıl da bunun bir değişiğini söylüyor, o da bizler için 'Öz yurdunda garip, öz vatanında parya.' Biz de bu ülkede bunları yaşadık. Vatansız olmak çok kötüdür. Fakat kendi vatanında garip durumuna düşmek, bunun için vatanından ayrı kalmak çok daha kötüdür. Rabbim kimseyi vatanından ayrı koymasın." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bazı soysuzlar vardır, Onlar için vatan, millet, bayrak, devlet gibi kavramlar hiçbir şey ifade etmez. Sorsanız kendilerine küresel yakıştırmalar yaparlar ama aslında bunların tek vasfı köksüz oluşlarıdır. Sevgili Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam şöyle buyuruyor; 'Kendini bilen Rabbini bilir' diyor. Yunus Emre de bu hadisi adeta tefsir edercesine şunları söylüyor: 'İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır.' Kendini bilmeyenlerin, inancını, tarihini, kültürünü, ecdadını bilmeyenlerin vatan diye bir derdi elbette olmaz. Burada bulunan muhacir ve ensar tüm kardeşlerim, vatanın ne demek olduğunu onlar çok iyi biliyorlar."
- "Bizim ülke olarak resmi sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız başkadır"
Erdoğan, "Bizim ülke olarak resmi sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız başkadır. Gönül sınırlarımızın hududu bizim kardeş olarak gördüğümüz, bizi kardeş olarak gören herkesin yaşadığı yerleri içine alır. Dolayısıyla Suriye'den gelen kardeşlerime diyorum ki biz sizi kardeşimiz olarak görüyoruz, siz de bizi kardeşiniz olarak görüyorsanız, vatanınızdan uzak değilsiniz; sadece evinizden, toprağınızdan uzaksınız. Türkiye sizin de vatanınızdır." değerlendirmesinde bulundu.
Hiçbir zulmün ilelebet sürmeyeceğinin unutulmaması gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Biliyorum çok zorlukla karşılaştınız, çok acılar yaşadınız, çok kayıplarınız oldu. Allah biz kullarına 'her zorluğun arkasından bir kolaylık geleceğini' vadediyor. Hiç şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir. İnnellaha meassabirin. Üzülmeyeceğiz, ümidimizi asla kaybetmeyeceğiz, mücadeleyi asla bırakmayacağız, duayı asla terk etmeyeceğiz, inşallah çektiğiniz sıkıntıların, verdiğiniz emeklerin karşılığını alacaksınız. Evinize, yuvanıza kavuşacağınız o günlerin çok uzak olmadığına yürekten inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"Ben bu akşam burada kardeşlerime bir müjde vermek istiyorum." diyen Erdoğan, "Kardeşlerimizin içerisinde inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığımızın bu konuda attığı adımlar var. Ellerinden geleni bakanlığımız oluşturduğu bir ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize bu yardımı, bu desteği yaparak, onlara vatandaşlık imkanını vereceğiz." dedi.
- "Suriye'nin başındaki zalimdir işi bu noktaya getiren"
Türkiye olarak Suriye konusunda 6 yıl önce neredelerse bugün de aynı yerde olduklarını vurgulayan Erdoğan şöyle devam etti:
"Suriye'nin başındaki zalimdir işi bu noktaya getiren. 600 bin Suriyeli kardeşimizin ölümüne neden olan bir insan bu ülkede asla bir yönetici olarak değerlendirilemez. Varil bombalarıyla, konvansiyonel silahlarla, tankla, topla kendi vatandaşlarını öldüren böyle bir insan devlet terörü estirmez de kim estirir? PYD'li bir terörist, YPG'li bir teröristten bu çok daha ileri bir teröristtir, DAİŞ'liden çok daha ileri bir teröristtir. Bunun hesabını, bedelini çok ağır ödeyecektir. Ama bu dünyada ama ebedi alemde. Çünkü çok mazlumların ahı var üzerinde. Er veya geç... Güzel bir sözümüz var 'alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.' 6 yıl önce neyi savunuyorsak bugün de aynı ilkeleri savunuyoruz. 6 yıl önce, 'Suriye halkının sesine kulak verilsin, bu işler zorla, baskıyla, güç kullanarak olmaz' diyorduk. Bugün de aynısını söylüyoruz. Biz kendisiyle ailece görüşüyorduk, hatta 'herhalde baban gibi olmazsın' diyorduk, gülüyordu. Ama demek ki iki dünyası vardı, gerçek dünyasını bizden gizliyordu. İşte şu 6 yıl içerisinde o gerçek dünyası ortaya çıktı. Bir medeniyet ülkesi bir tarih ülkesi Suriye'ye bu adam yazık etti."
Suriye halkının kendi istiklali ve istikbalini koruma adına tarihi bir mücadele yürüttüğüne işaret eden Erdoğan, "Esasen malum dış güçlerin müdahalesi olmasaydı, işin içine terör örgütleri karıştırılmasaydı, rejime destek verilmeseydi bugün Suriye özgür ve huzurlu bir ülkeydi. Birileri Suriye'de demokrasiyi, Suriye halkının kendi iradesiyle ülkesini yönetmesini istemediler. DAİŞ denilen örgüt bu amaçla ortaya sürülmüş bir kukladır aslında. PYD-YPG denilen örgütler, aynı amaçla güçlendirilmiş taşeronlardır. Suriye'de ne DAİŞ Müslümanları temsil ediyor, ne de PYD-YPG Kürt kardeşlerimizi temsil ediyor. İki örgüt de tasmalarını ellerinde tutanlar tarafından bölge üzerindeki kirli hesaplar uğruna kullanılan araçlardır." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bu insani kriz adeta Suriye'nin komşularının sırtına yüklenmiş durumda"
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Evlerinden, yurtlarından olan Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 5 milyonu buldu. Bunun 3 milyona yakını Iraklı kardeşlerimizle beraber Türkiye'de. 3 milyona yakını Lübnan, Ürdün, Irak gibi komşu ülkelerde hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Ülke içinde de 7 milyonu zaten hepsi mekan değiştirmişler. Avrupa'nın, Asya'nın, Afrika'nın yani dünyanın yarısından fazlasının hemen yanıbaşında yaşanan bu insani kriz adeta Suriye'nin komşularının sırtına yüklenmiş durumda. Dünya bu kriz karşısında görmeyen, duymayan, konuşmayan tavrını sürdürmekte ısrar ediyor. Ta ki mülteci kafileleri sınırlarına dayanana kadar. Bu durumda da soruna çözüm bulmak yerine, kapıları kapatmayı tercih ettiler. Halbuki, bir evde yangın başlamışsa o yangın, evet önce komşulara sıçrar ama tedbir alınmazsa tüm mahalleyi, tüm şehri yakar, kül eder."
(Sürecek)