Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belek Cornelia De Lux Otel'de düzenlenen Tatlıdil Forumu akşam yemeği ve kapanış törenindeki konuşmasında, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen Türk ve İngiliz taraflarına teşekkürlerini ilettti.
Kurulduğu günden itibaren önemli bir boşluğu dolduran forumun hayırlara vesile olmasını temenni eden Erdoğan, Londra'da yaşanan terör saldırısına da değindi. Erdoğan, şunları söyledi:
"Çarşamba günü Londra'da yaşanan kalleş terör eyleminden duyduğumuz derin üzüntüyü bir kez daha burada ifade etmek istiyorum. Ülkem ve milletim adına tüm İngiliz dostlarımıza, tüm Birleşik Krallık halkına başsağlığı diliyorum. Bu eylem terörün hiçbir sınır, hiçbir ilke, hiçbir ahlak tanımadığının en son örneğidir. Parlamentonun hedef alınması ise oldukça dikkat çekicidir ve bizim 15 Temmuz darbe girişimiyle de benzer yanı vardır. Bizde de bildiğiniz gibi parlamentomuz bombalanmıştır. Burada da aynı şekilde başarılı olabilseydi, yine Londra Parlamentosunu bombalayacaklardı."
- "Teröristler kendilerini bekleyen acı sondan kaçamayacak"
TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin 15 Temmuz'da teröristler tarafından bombalandığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle bir ülke olarak da biz bu alçak saldırının ne manaya geldiğini çok iyi biliriz ve biliyoruz. Son iki yıldır aralarında bebeklerin, çocukların da olduğu yüzlerce vatandaşını DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin saldırılarına kurban vermiş bir millet olarak sizlerin yürek sızısını gayet iyi biliyoruz ancak ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, teröristler kendilerini bekleyen acı sondan kaçamayacaklardır. Terör eninde sonunda kaybetmeye mahkumdur. Bu saldırılar bırakın bizleri sindirmeyi, terörle mücadeledeki azmimizi daha da bilemektedir. Türkiye, terörle mücadelesinde açık ve net söylüyorum Birleşik Krallık'ın yanındadır.
Bizler nasıl burada Tatlıdil Forumu'nda bir aradaysak, özellikle de terörle mücadelede de uluslararası birliği, beraberliği, mutabakatı sağlamadığımız sürece bedel ödemeye mahkum oluruz ama buradaki birlikteliğimiz inanıyorum ki terörü dünyada bitirecektir. Fakat terörizmle mücadelede farklı terör örgütleriyle beraber hareket etmeye kalkarsak o zaman mağlup olmaya devam ederiz, çünkü terör örgütlerinin iyisi kötüsü yoktur, bunların hepsi kötüdür."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerine karşı ortak mücadele verilmesi gerektiğini vurgulayarak, "DEAŞ ile mücadelede YPG ve PYD desteklenirse, yani 'YPG ile PYD, DEAŞ'a karşı bizim yanımızdadır' mantığıyla yaklaşırsak, o zaman bilelimki buradan netice almak değil, bedel ödemeye devam ederiz. Biz de diyoruz ki 'Niçin terör örgütleriyle beraber? Gelin koalisyon güçleri olarak, DEAŞ ve diğerleri hepsine, beraber bu ortak mücadeleyi sürdürelim ve buradan netice alalım.' Nitekim şu anda bizler Suriye'de ve ülkemizde DEAŞ'a karşı çok kararlı hareketimizde çok önemli neticeler aldık, almaya da devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Biz tüm imkanlarımızla İngiliz dostlarımızı desteklemeye devam edeceğiz." ifadesini kullanan Erdoğan, Birleşik Krallık ile stratejik ortaklığın ve Tatlıdil Forumu'nun kendisi için ayrı önemi bulunduğunu, her ikisinin de temellerini başbakanlığı döneminde attıklarını söyledi.
Geride bırakılan 6 yıllık döneme baktığında, ne kadar isabetli bir karar verdiklerini gördüğünü dile getiren Erdoğan, Tatlıdil Forumu'nun güçlü bir sivil toplum platformu olarak Türk-İngiliz ilişkilerine ilave bir kurumsal boyut kazandırdığını, forumun gelecek yıllarda ikili ilişkilerin geliştirmesinde önemli roller oynayacağına inandığını bildirdi.
- "54 sene Türkiye kapıda bekletildi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ciddi meydan okumalarla karşı karşıya bulunduğumuz bu kritik dönemde Türkiye-Birleşik Krallık iş birliğinin her alanda perçinlenmesi gerekiyor. Değerli dostuma az önce dar kapsamlı görüşmede bir şey söyledim, 'Siz Brexit ile ilgili bir karar aldınız yani 16 Nisan'dan sonra farklı şeyler olabilir' diye. Çünkü boşu boşuna buralara gelinmedi. İşte bugün İsviçre Parlamentosunda bakıyorsunuz, ileri derecedeki aşırı terör örgütleri, parlamento dikkat edin, orada benim resmimi koyuyor, yanında da şakağıma silah dayıyor. Böyle bir mantık, böyle bir anlayış olabilir mi? Ve bu ülke İsviçre. Bunun tabii benzerlerini Almanya'da gördük, Hollanda'da gördük, Belçika'da gördük, görmeye devam ediyoruz. Şimdi benzeri bir Brexit için biz de şu anda 16 Nisan'da bir referandum yapıyoruz, arkasından müzakereler için de bir referandum yapma yoluna gidebiliriz ve milletimiz ne karar verirse o karara da uyarız, uymak zorundayız. Çünkü sene 1963, sene 2017. Türkiye 54 sene kapıda bekletildi."
İmkanlarla beraber sorunların da küreselleştiği bir çağda yaşandığına işaret eden Erdoğan, "Kelebek etkisi metaforunda olduğu gibi dünyanın herhangi bir köşesinde meydana gelen bir hadise tüm insanlığı etkileyebiliyor, bunları bir kenara koyamayız. Son 10 yıldır yaşadıklarımız bunun en canlı, en somut delilidir." dedi.
- "Hepimiz aynı gemideyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 ekonomik krizinin fitilini bazı bankaların açgözlülüğünün ateşlemiş olmasına rağmen bedelini tüm dünyanın ödediğine dikkati çekerek, Suriye'de, Irak'ta, Yemen ve Libya'da devam eden çatışmaların etkisinin sadece bu ülkelerin komşularında değil, Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm yerkürede hissedildiğini vurguladı.
Bugün Somali'yi kasıp kavuran açlık ve kuraklığın yansımalarının da tüm kıtada duyulduğunu anlatan Erdoğan, "Aynı şekilde terörizmin, sınırlara, mesafelere aldırmadan din, inanç, özellikle de ülke ayrımı gözetmeden dünyanın dört bir yanındaki vahşi eylemlerine hep birlikte tanık oluyoruz. Esasen tüm bu hadiseler bize bir gerçeği hatırlatıyor, hepimiz aynı gemideyiz." değerlendirmesinde bulundu.
"İnsanlığın kaderinin her geçen gün birbirine daha çok bağlandığı bir sürecin içindeyiz." diye konuşan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Sorunlarımızı ancak iş birliği halinde çözebiliriz, tehditlerin üstesinden ancak dayanışmayla gelebiliriz. Utanç duvarlarının arkasında güvenlik aramak beyhude bir çabadır. Etrafımızdaki drama gözlerimizi kapattığımızda sorunlar kaybolmuyor, bilakis daha da çetrefilleşiyor. Libya'da kan gövdeyi götürürken, Suriye'de siviller bombalanırken, Irak'ta mezhep gerilimi yükselirken ki ben bunu sadece mezhep gerilimi olarak da görmüyorum, aynı zamanda mezhep geriliminden dinamizmini alan aslında bir ırkçılıktır, Irak'taki olay, o da İran'ın adeta kendi o tarihten gelen ırkçılığını bölgede yayılmacı politikalarıyla geliştirmesidir."
(Sürecek)