Erken yaşta obeziteye dikkat
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Gonca Kılıç Yıldırım, 'Çocuklarda Obezite' hakkında açıklamalarda bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2019-11-12 15:45:22

Güncelleme Tarihi: 2019-11-12 15:45:22

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Gonca Kılıç Yıldırım, 'Çocuklarda Obezite' hakkında açıklamalarda bulundu.

Çağın en önemli sorunlarından biri olan obezitenin yaşamı tehdit eden bir sağlık sorunu olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Gonca Kılıç Yıldırım, obeziteyi "Harcanandan fazla enerji alımının sonucu olarak vücudun sağlığını bozacak düzeyde aşırı miktarda yağ birikimi" olarak tanımladı. Obez erişkinlerin üçte birinin aslında çocukluk döneminde de obez olduklarının tespit edildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Gonca Kılıç Yıldırım, obez çocukların çevreleri tarafından daha sevimli ve daha sağlıklı görülebildiğini, ancak obezitenin çocukların ileriki yaşamlarında çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlayan ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekti.

Dr. Öğr. Yıldırım, Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre dünyada ilk 5 yaşta fazla kilolu ve obez olan çocuk sayısının 41 milyon, 5-18 yaş arasında ise bu sayının 340 milyon olduğunu belirtti. Türkiye'de de verilerin oldukça yüksek olduğuna değinen Yıldırım, ilk 5 yaşta çocukların yüzde 26,5'nin fazla kilolu veya obez iken 5-18 yaş aralığında bu oranın yüzde 22,5 oranında olduğunu kaydetti.

Obezite değerlendirmelerinde boy ve kiloya göre yapılan vücut ağırlığı değerlendirmeleri ve vücut kitle indeksi hesaplamalarının kullanıldığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Gonca Kılıç Yıldırım, çocuklarda en yaygın obezite türünün fazla yemek yiyip az hareket etmekten kaynaklanan "Ekzojen obezite" olduğunu ifade etti.

Ayrıca hareketsizlik dışında farklı sebeplerle de çocuklarda obezite görülebildiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Gonca Kılıç Yıldırım, çeşitli endokrinal sorunlar, tiroid hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları, bazı genetik sendromlar ve kullanılan bazı ilaçların da obeziteye neden olabileceğini belirtti. Risk faktörlerini ise sezaryen ile doğum, doğum haftasına göre iri doğum ya da daha düşük ağırlıklı doğum, annenin gebelikte aldığı fazla kilo, gebelikteki şeker hastalığı, bebeğin anne sütü alamaması, tamamlayıcı gıdanın daha erken dönemde ve uygun olmayan tamamlayıcı gıdalarla verilmesi ve hareketsizlik olarak sıraladı. Televizyon, tablet, telefon gibi cihazlarla ekran karşısında geçirilen sürenin uzun olmasının sonucu olarak hareketsizliğin yaygınlaştığını belirtti. Ayrıca Yıldırım, obezitenin, insülünin aşırı salgılanmasına sebep olarak erişkin tipi şeker hastalığı riskini arttırdığını; eklemlere binen aşırı yük sebebiyle eklem rahatsızlıklarına sebep olduğunu, yüksek tansiyona, kalp ve damar problemlerine, karaciğer yağlanmasına ve daha ileriki aşamada ise hepatite, safra kesesi hastalıklarına, kız çocuklarında erken ergenlik gibi problemlere sebep olduğunu aktardı. Ancak bunların yanı sıra en önemli sorunların psikososyal sorunlar olduğunu da söyledi.

Öte yandan obezite hastalarına tavsiyelerde de bulunan Dr. Öğr. Üyesi Gonca Kılıç Yıldırım hastaların çevrelerinden duydukları diyet programlarını uygulamamaları gerektiğini, tedavinin doktor kontrolünde ve diyetisyen eşliğinde aileyi de içine alan takım tedavisi şeklinde olması gerektiğini belirtti. Obeziteden korunmak için uyarılarda bulunarak ilk altı ay anne sütü ve tamamlayıcı gıdaya geçiş sürecinin doğru şekilde yapılmasının önemine değinerek, sağlıklı çocukların da yılda mutlaka bir kez boy ve kilo takiplerinin yapılması gerektiğini, fastfood ürünlerden, şekerli gıdalardan uzak durulması gerektiğini kaydetti.