FETÖ'nün Bolu'daki emniyet yapılanması davası
Örgütün ildeki emniyet yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan 30'u tutuklu, 2'si firari 73 sanığın yargılanmasına devam edildi- Sanık Hançer:- '15 Temmuz gecesi o gece Cumhurbaşkanına yönelik 'Konuş konuş oradan. Milleti sokağa çağır. Eğer sıkıyorsa, yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa sen de çıksana' şeklinde bir söylemim olmadı. Ben Cumhurbaşkanının da sokakta ins

Oluşturma Tarihi: 2017-08-21 20:40:48

Güncelleme Tarihi: 2017-08-21 20:40:48

Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) emniyet yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan 73 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Bolu Adliyesi'ndeki mahkeme salonlarının yeterli olmaması nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesi'nce özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.

Tutuklu bulunan 30 sanık, polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında salona getirildi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan bazı sanıklar da yer aldı.

Duruşma, sanıkların savunmalarıyla devam etti.

Tutuksuz sanık Osman Hançer, savunmasında, "içinde bulunduğu yapının cemaat değil terör örgütü olduğunu anladığı anda gerekli mercilere giderek ifade verdiğini" söyledi.

Bolu'ya tayin olduğunda öğretmen olarak bildiği, sohbet imamı olan ve mahrem imam olduğunu sonradan öğrendiği Süleyman Ersöz'ün kendisi ile irtibata geçtiğini anlatan Hançer, "Bu şahsın ismimi daha önce görev yaptığım Artvin'den öğrendiğini düşünüyorum. Bu şahıs bana bir telefon vererek iletişimi o telefon üzerinden kurmamızı istedi. Bu telefonla sadece Süleyman Ersöz ve yine mahrem imam olduğunu sonradan öğrendiğim Mehmet Erkenekli ile iletişim kurdum. Daha sonra sohbet yeri ve tarihi gibi konularda görüştük. Ben telefonla bana söylenen tarihte irtibatta olduğum kişileri sohbete davet ederdim." dedi.

Hançer, Mudurnu ilçesine tayin olduğu 2014 yılı Temmuz ayına kadar "cemaat" olarak bildiği yapının sohbetlerine katıldığını belirterek, "Mudurnu'ya giderken telefonu Mehmet Erkenekli'ye vererek bir daha onlarla iletişime geçmedim. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ise ihanet olan bu yapı içinde tamamen dini vecibelerini yerine getirmek isteyen biri olarak yer aldım. Suçlamaları kabul etmiyorum. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bir zamanlar içinde bulunduğum oluşumun dini cemaat değil terör örgütü olduğunu gördüğüm için bu yapıya ilişkin bildiklerimi gerekli mercilerle paylaştım." diye konuştu.

Kendisi hakkında hazırlanan iddianamede himmet parası topladığı iddialarının yer aldığını da sözlerine ekleyen Hançer, "Himmet parası topladığım iddiaların kabul etmiyorum. Yaptığımız sohbetlerde Süleyman ve Mehmet himmet paralarını toplardı. Sohbete katılamayıp himmet vermek isteyen kişiler parayı bana verirdi. Ben de bu paraları Süleyman ve Mehmet'e ulaştırırdım." ifadesini kullandı.

Osman Hançer, 15 Temmuz darbe girişimi olduğu esnada söylediği iddia edilen "Konuş konuş oradan. Milleti sokağa çağır. Eğer sıkıyorsa, yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa sen de çıksana." sözlerini de kabul etmediğini belirterek, şöyle konuştu:

"15 Temmuz darbe girişimi gecesi söylediğim iddia edilen sözleri kabul etmiyorum. 15 Temmuz gecesi o gece Cumhurbaşkanı'na yönelik 'Konuş konuş oradan. Milleti sokağa çağır. Eğer sıkıyorsa, yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa sen de çıksana' şeklinde bir söylemim olmadı. Ben Cumhurbaşkanı'nın da sokakta insanlarla birlikte olursa daha iyi olacağını belirtmek istedim. Bu sözlerimin, o gecenin tedirginliği ile farklı anlaşıldığını düşünüyorum."

Hançer, 17-25 Aralık sürecinin Hükümet aleyhinde bir yargı darbesi olduğunu düşündüğü için bu süreçten sonra içinde olduğu yapı ile bağlarını kopardığını ileri sürdü.

Bu tarihten sonra zaman zaman sohbet toplantıları yaptıklarını ancak tamamen gündelik konular hakkında konuştuklarını anlatan hançer, şunları söyledi:

"17-25 Aralık sürecinde bu yapının gerçek yüzünü görerek adı geçen yapıyla irtibatımı kestim. Süleyman Ersöz ile Mehmet Erkenekli'nin kod adı kullandığını biliyorum. Bu kişileri ben Selim ve Metin olarak tanıdım. İlerleyen dönemlerde bu kişilerle yaptığım konuşmalarda isimlerinin Süleyman ve Mehmet olduğunu öğrendim. Kod adı kullanmalarını ve bana özel telefon vermelerini tedbir gereği olarak düşündüm. Daha önce Artvin'de de bu tarz uygulamalara şahit olmuştum."

Tutuksuz sanık Ömür Kurt ise insanların öldüğü hiçbir yapıyı haklı bulmadığı için darbe girişimini lanetlediğini ifade etti.

FETÖ ile ilgili tüm bildiklerini 19 Ağustos 2016'da emniyete giderek anlattığını söyleyen Kurt, savunmasına şöyle devam etti:

"Bu yapıyla hiçbir ilişkim yok. Şiddet ve hukuksuzlukla demokrasinin askıya alınmasına karşıyım. Bu yapıyla inançlarım nedeniyle bağlantı kurdum. Ancak dershanelerin kapatılması dönemi ve 17-25 Aralık süreci sonrasında bu yapıyla tüm bağlantımı kestim. Daha önceleri gittiğim sohbet toplantılarına 17-25 Aralık sonrasında hiç gitmedim. Dolayısıyla tamamen dini duygularım nedeniyle iştirak ettiğim bu toplantılara katılmamın silahlı terör örgütü üyeliğine delil yapılmasını kabul etmiyorum. Suçsuzum."

Duruşma, diğer sanıkların da dinlenmesi için Çarşamba gününe ertelendi.

- İddianameden

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan ve Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen 77 sayfalık iddianamede, "terör örgütüne üye olmak" suçundan haklarında dava açılan 36'sı tutuklu, 3'ü firari 73 sanığın her biri için 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası isteniyor.