Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca tutuklu sanıklar Prof. Dr. Saraç ve Prof. Dr. Sır ile tutuksuz sanıklar Prof. Dr. Eyigün ve Prof. Dr. Bilici hakkında hazırlanan iddianame 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, 2008 yılı öncesindeki dönemde "PKK sempatizanı" olarak nitelendirilen oluşumun kendilerini, "muhafazakarlar" olarak tanımlayan gruplara baskıda bulunmaları sonucunda yönetime muhalif olan muhafazakar grupların 2008 yılındaki rektörlük seçimleri için bir araya gelip tek bir adayı destekleme kararı aldığı, bunun sonucunda da FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Dicle Üniversitesi yapılanmasının temelinin atıldığı bildirildi.
Kendilerini "muhafazakar" olarak nitelendiren grupların bir araya gelerek 2008 yılındaki rektörlük seçimlerinde Saraç'ı destekleme kararı aldıkları belirtilen iddianamede, seçim sonucunda Saraç'ın rektör, Bilici ve Sır ile Mustafa Arıca'nın rektör yardımcısı olarak atandığı ve üniversitede FETÖ/PDY terör örgütü yapılanmasının başladığı aktarıldı.
- "Üniversite örgütün çıkarları için kullanılan bir kurum halini almıştır"
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerinin Dicle Üniversitesinde yönetime gelmesinin ardından, üniversite içerisinde bir takım faaliyetlerde bulunmaya başladıkları bildirilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Bu faaliyetler kapsamında her zaman izledikleri bir yol olarak üniversite içerisindeki örgüt mensuplarını ve dış üniversitelerden getirilen FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının örgütün amaçları doğrultusunda yönetim içerisinde kritik noktalara görevlendirmeleri yapılmıştır. Akabinde bu kritik noktalardaki görevli kişilerce üniversite içerisinde bulunan idari ve eğitim kadrolarına örgüt mensuplarının yerleştirmeleri yapılmıştır. Kadrolaşma ve atamaların ardından FETÖ/PDY terör örgütüne müzahir olmayan ve muhalif olan kişilere bir takım baskı ve mobbingler uygulanmıştır. Ayrıca üniversitenin mali kaynaklarının kullanımında ve yönetiminde bir takım usulsüzlükler yapılmıştır. Üniversitede örgütün maddi ve manevi destekleri artmış, böylece üniversite bir eğitim kurumundan daha çok FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından örgüt çıkarları için kullanılan bir kurum halini almıştır."
İddianamede, üniversitedeki FETÖ/PDY terör örgütü yapılanmasının kadrolaşma faaliyetlerine yer verilerek, üniversite içerisinde PKK faaliyetlerinin devam ettiği ve bu faaliyetlere yönetim tarafından dolaylı destek verildiği belirtildi.
Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Öğrenci Faaliyetleri Büro Amirliğinden alınan rapora göre, Saraç'ın yönetime geldiği tarihten sonra öğrenciler tarafından gerçekleştirilen eylemler incelendiğinde PKK ve marjinal sol kökenli eylemlerde herhangi bir azalma olmadığı bildirilen iddianamede, 7 yıllık dönemde üniversitede 300'den fazla eylem ve gösterinin gerçekleştiğinin tespit edildiği aktarıldı.
- Hastanedeki ilaçların teröristlere gönderildiği gizli tanık ifadesinde
Gizli tanık "Aydınlık"ın ifadesine de yer verilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Dicle Üniversitesinin ameliyathane kapasitesi düşünüldüğünde akla gelmeyecek sayıda ilaç stoku vardır. Bunların çoğu pahalı ve ulaşılması zor ilaçlardır. Ameliyathane ve acilde bulunan tıbbi malzemeler, Sur operasyonlarının devam ettiği esnada hastane deposundan çıkartılarak Sur'da bulunan terör örgütü PKK mensuplarına gönderilmiştir. Bu açığın fark edilmemesi için başta eski Başhekim Sait Alan olmak üzere başhekim yardımcılarından oluşan komisyon kendi aralarında anlaşarak, 'ilaçların tarihi geçtiği için imha edilmiş' gibi tutanak tutmuşlardır ve bu tutanak dosyada mevcuttur. Saraç ve Rektör Yardımcısı Bilici üniversitede kadrolaşmaya gitmiş, bin 500'ün üzerinde çoğunluğu FETÖ/PDY üyesi olan personel alınmıştır."
Üniversiteye alınan akademisyenlerin büyük çoğunluğunun FETÖ/PDY üyesi olduğunu iddia eden gizli tanık "Aydınlık", Prof. Dr. Sır'ın FETÖ/PDY'deki görevinin üniversite imamı olduğunu öne sürdü.
- Eyigün, rektörün kapanması için akıl vermiş
Gizli tanık "Aydınlık", Eyigün'ün FETÖ/PDY üyesi ve Saraç'ın kapanması için akıl veren kişi olduğunu öne sürerek, rektörün "akıl babası" olduğunu, yakınlarının üniversitede işe alındığını iddia etti.
Eski başhekim Alan'ın hem FETÖ hem de PKK terör örgütü ile irtibatlı olduğunu ve örgüt üyesi olduğunu ileri süren gizli tanık, Alan'ın terör örgütü PKK'ya yakınlığıyla bilinen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasının (SES) emirlerini uyguladığını aktardı.
Gizli tanığın, iddianameye yansıyan ifadesinde, şunlar yer aldı:
"Sur operasyonu sırasında üniversite hastanesi hakkında zafiyeti olduğu gerekçesiyle haberler çıktığında dönemin 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz'ın eşinin Alan'ın görev yaptığı kardiyoloji bölümüne gelerek muayene olması, hastanenin imajını kurtarmaya yönelik bir hareket olduğunu düşünüyorum. Ufak bir rahatsızlığı olan polis ya da düşük bir rütbeli askerin muayeneye gelmediği bir dönemde Diyarbakır'ın en yüksek rütbeli askerinin eşinin Askeri Hastanesi dururken Dicle Üniversitesine gelerek muayene olması FETÖ-PDY güdümünde faaliyet gösteren hastanenin imajını kurtarmaya yönelik bir harekettir. SES tarafından Sur'da gerçekleşen askeri operasyonlara tepki ve terör örgütüne destek amaçlı eylemler yapıldı. Ayrıca hastanede iş yavaşlatarak hastalara muayene ve ameliyatlar yapılamamıştır. Bu hususta hastane yönetimi kayıtsız kalmıştır."
- Üniversitede FETÖ'nün karargahı lojmanların yanındaki camidir
Gizli tanık "Aydınlık", üniversitedeki FETÖ/PDY mensuplarının karargahları ve sohbet yerlerinin lojmanların girişinde bulunan büyük cami olduğunu, caminin alt katının bunun için özel dizayn edildiğini, mevcut üyelerinin üniversite idarecileri ve yöneticileri olduğunu aktardı.
Saraç hakkında Dicle Üniversitesi tarafından açılan idari soruşturma evraklarının olduğu belirtilen iddianamede, Saraç'ın FETÖ/PDY terör örgütü ile alakasının bulunduğuna dair çok sayıda şikayet bulunduğu, Saraç'ın üniversiteyi, "örgüt komutları ile ve örgütün çıkarına yönelik yönettiği" ve "FETÖ lideri Fetullah Gülen ile bağlantılı" olduğuna yer verildi.
İddianamede, o dönem Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Ana Bilimdalı Başkanı olarak görev yapan Ahmet Keleş'in, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde Saraç'ın Pensilvanya'dan gelen temsilcilerin de desteği ile ikna edilerek, üniversitenin imkanlarının tamamen FETÖ/PDY kadrolaşması için seferber edildiğini iddia ettiği belirtildi.
- Gülen çanta dolusu ziynet eşyası göndermiş
İddianamede, Keleş'in şu ifadeleri yer aldı:
"Rektörlük seçiminden yaklaşık 45 gün sonra Şerif Ali Tekalan isminde birisi Saraç'ın yanına gelerek Pensilvanya'dan getirdiğini söylediği bir çanta dolusu ziynet eşyasını Gülen'in selamını, duasını da getirdiğini söyleyerek, Saraç'a hediye etti. Rektör yardımcılarından Sır örgütün mülki amirlerinden sorumlu imamıydı. Sır, dönemin vali, vali yardımcısı ve kaymakamların üniversite ile bağlantılı her türlü işlerinin yürütülmesinden sorumluydu."
İddianamede, yer alan sanık Eyigün, ifadesinde şunları kaydetti:
"Saraç rektörlüğe geldikten sonra rektör yardımcısı olan Sır, 'paralelci' olarak bilinen personelin abiliğini yapıyordu. Çünkü paralelciler her türlü sorunda genel sekreter ben olmama rağmen Sır'a giderek problemlerini çözmeye çalışırlardı. Tıp Fakültesini çok fazla bilmemekle birlikte yapılan konuşmalardan anladığım kadarıyla görevde yükselmesi yapılmayan fakat ismen tanımadığım görevlilerin işlerinin engellenmesini Mehmet Fuat Gürkan'ın sağladığını biliyorum. Burs adı altında toplanan paralarla genellikle kendilerine yakın öğrencileri değil de kendilerine uzak öğrencileri geziye götürerek adam kazanmaya çalışırlardı."
- "O bana Hocaefendinin emanetidir" diyerek soruşturmayı engellemiş
İddianamede, Saraç hakkında iddialarda bulunan K.Y, Veteriner Fakültesine Cengiz Yalçın'ın yurt dışından bir üniversiteden dekan olarak getirildiğini belirtti.
K.Y, üniversitede Yalçın hakkında, proje, benzeri mali iş ve işlemlerde birtakım usulsüzlükler yaptığı gerekçesiyle hakkında başlatılan idari soruşturma için Saraç'ın "O bana hocaefendinin (Fetullah Gülen'in) emanetidir" diyerek bu soruşturmaları kapattığını, işlem yapılmasını da engellediğini ileri sürdü.
- "Rektör, paralel yapıya daire bağışlamış"
İddianamede rektör hakkında iddiaları yer alan H.Y, geçici olarak çalışan kişilere lojman verildiğini, öğretim elemanlarının da lojman sırası beklediğini belirterek, Saraç'ın paralel yapıya bu süre zarfında bir daire bağışladığını öne sürdü.
İddianamenin hukuki nitelendirme kısmında şu ifadelere yer verildi:
"2008 yılında Dicle Üniversitesinde FETÖ/PDY terör örgütü yapılanması başlamıştır. Bu yapılanma dış üniversitelerden örgütle bağlantılı öğretim görevlilerini işe alarak kemik kadroyu kurmuştur. Bu kemik kadro ise bir zincirleme halinde örgüte müzahir kişilerin üniversiteye yerleşmesini sağlamışlardır. Bilici'nin üniversitede örgüt yapılanmasının içerisinde aktif bir şekilde rol oynadığı anlaşılmaktadır. Mevcut soruşturma incelendiğinde diğer şüpheli şahısların örgüt ile iltisakları hakkında çeşitli deliller ele geçirilmekle birlikte Saraç'ın doğrudan örgüt elebaşı Gülen ile bağlantılı olduğu, ziynet eşyaları gönderilmesi, Yalçın hakkında 'o bize Hocaefendinin emanetidir' şeklinde söylemde bulunmasından anlaşılmıştır."
İddianamede, mevcut soruşturma kapsamında Saraç'ın bir nevi akıl hocasının şüpheli Eyigün olduğu ve Saraç'a çeşitli telkinlerde bulunarak yönlendirdiğinin görüldüğü vurgulandı.
- "17/25 Aralık sonrası örgütten ayrılmak isteyenlere mobbing"
"Mevcut kemik kadronun bir diğer üyesi olan Sır'ın örgütün üniversite 'imamı' olduğu ve diğer bir görevinin örgütün para kasası olarak tıp fakültesi üzerinde yoğun bir etkiye sahip olduğu görülmektedir." ifadelerine yer verilen iddianamede şöyle denildi:
"Sır, Dicle Üniversitesi içerisinde FETÖ/PDY terör örgütü yapılanmasının başlangıcı itibariyle kemik kadronun bin 500 civarında örgüt üyesini üniversite içerisinde istihdam etmiştir. Bu işe alımların yasal gözükmesi için sadece örgüt üyesinin başvurabileceği şekilde ilanları hazırlamıştır. 17/25 Aralık sonrası örgütten ayrılmak isteyen şahıslara çeşitli yollardan mobbing uygulandığı yine mevcut soruşturma evraklarında yer almaktadır. Şüphelilerin PKK faaliyetlerine karşı bir araya geldiklerini beyan ettikleri bu yolla yaptıkları gayri meşru eylem ve yapılanmalarını haklı göstermeye çalıştıkları görülmektedir. Ancak yapılan incelemelerde 2008 tarihi sonrasında üniversitede PKK ve marjinal sol eylemlerde herhangi bir azalma olmamıştır. Sur olayları sırasında PKK'ya Tıp Fakültesinden ilaç gönderimi yapıldığı iddiası, mevcut kemik kadronun tüm savunmalarını çürütmektedir."
Örgütün yapılanması ve faaliyetlerinin üniversitede kısıtlı kalmadığı, bu yapılanmanın diğer kurumları de etkisi altına aldığı aktarılan iddianamede, üniversitenin dönemin genel sekteri olarak görev yapan Mustafa Tuna'nın, "Diyarbakır Adliyesi" imamı olarak itham edildiği ifade edildi.
- "Silahlı terör örgütü yöneticiliği suçunu işlediği anlaşılmıştır"
İddianamede, üniversitede FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kadrolaşmasından şüpheli Saraç'ın rektör olarak sorumlu olduğunun değerlendirildiği aktarıldı.
Eski rektör Saraç'ın üniversiteyi 8 yıllık görevi dönemde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerine açarak bu örgütün üniversitede kadrolaşmasını sağladığı kaydedilen iddianamede şunlar kaydedildi:
"Üniversitede 10-20 civarında örgüt üyesi bulunmasına rağmen 8 yıllık bu süreçte örgüt üyelerinin sayısının yüzlerce olarak ifade edilen sayılara ulaştığı tespit edilmiştir. Soruşturmalar kapsamında üniversitede örgüt yapılanmasına yönelik 400 kişi hakkında işlem yapılmış, 70 şüpheli ise tutuklanmıştır. Rektör ve yardımcılarının üniversitedeki kadrolara sürekli olarak FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu kişileri, örgütle bağlantılarını bilmelerine rağmen yerleştirmek suretiyle sebebiyet verdiği ve üniversitenin bir nevi FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üssü konumu haline gelmesine neden olduğu için silahlı terör örgütü yöneticiliği suçunu işlediği anlaşılmıştır. Ayrıca, Sır'ın, hemen darbe teşebbüsünden sonra emeklilik dilekçesi vermesi dikkat çekici bulunmuştur."
- İstenilen ceza
İddianamede, dönemin Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, Rektör yardımcıları Prof. Dr. Sabri Eyigün, Prof. Dr. Aytekin Sır ve Prof. Dr. Aslan Bilici hakkında, "silahlı terör örgütü yöneticiliği yapmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.