Talas, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FETÖ'nün devleti ele geçirme projesini 40 yılın üzerinde bir süredir adım adım yürüttüğünü söyledi.

FETÖ mensuplarının en temel özelliğinin takiye yapmak olduğunu belirten Talas, "Örgüt mensupları, inkarcılık, sıkıştığında yalan söyleme, bir yerlere sızma operasyonu üzerine stratejiler yürütüyor." dedi.

Talas, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yönlendirmeleriyle FETÖ davalarında yargılananların suçlarını inkar yoluna gittiklerine işaret ederek, "Günlük hayatta da bu yapı mensuplarının kendilerini ve örgütsel yapılarını gizledikleri biliniyor. Bu örgüt üyelerine kendilerini gizlemeleri öğretiliyor. Mahkemelerde hemen hemen tüm FETÖ mensuplarının 'darbeden haberleri olmadığı' yönündeki sözleri stratejik bir anlayış." diye konuştu.

Sanıkların, darbe teşebbüsünde rol almalarına rağmen inkar yoluna giderek serbest kalmaya çalışmalarının yine örgütün kadrolarını koruma çabası olduğunu belirten Talas, sözlerini şöyle sürdürdü:

"FETÖ, 1980'li yıllardan itibaren kazandığı kadrolarını kaybetmemeye çalışıyor. Onlara öğretilen, 'düşmana yenilmek istemiyorsan kendini gizleyeceksin, yani takiye yapacaksın' şeklinde. Kameralarda görünüp yaptıkları apaçık ortadayken inkar yolunu seçmeleri de bundan. Yani sen darbe teşebbüsünü sonuna kadar inkar et, ispat edebiliyorsa etsinler yaklaşımını sergiliyorlar. Bunun da hala Pensilvanya'da bulunan örgütün liderinden aldıkları bir talimat olması muhtemel. Yargılamalar devam ederken FETÖ'cü sanıklar, tüm delillere, görüntülere, ifadelere rağmen büyük yalan, ret ve inkar taktiğini uyguluyor."

Prof. Dr. Talas, FETÖ davalarında bazı sanıkların söylediklerinin de takiyeciliğe girdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Davalarda bazı sanıkların inkar içerikli ifadeleri, örgüt mensuplarının her zamanki pişkinlik ve takiyeciliğinin zirve noktası oluyor. Örgütsel yapıların temel beslenme kaynaklarından biri adanmışlıktır. Yani davalarına adanmış bir birey olmanın etkisiyle hareket ediyorlar. Bu bize göre aklını kiraya verme ama onlara göre adanmışlık felsefesinin bir gereği olarak dava görevi yerine getirmek oluyor.

Yine adanmışlık felsefesinin bir gereği olarak liderlerinin Allah'ın olağanüstü yetenekli temsilcisi olduğu fikri altyapısını yerleştirmiş oluyor. Yani taraftarlar onu Allah'ın temsilcisi olarak yer yer Peygamber'e eş, yer yer de ondan da üstün vasıflı olduğu fikriyle hareket ediyorlar. Bunu adanmışlara inandırmak da çok zor olmuyor."