Kültür ve Turizm Bakanlığı, Filistin Kültür Bakanlığı ile Filistin'in Ankara Büyükelçiliği himayesinde ve Keçiören Belediyesinin ev sahipliğinde düzenlenen "Filistin Kültür Günleri" etkiliği kapsamında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde (AYBÜ) "Kudüs" başlıklı sempozyum düzenlendi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler Başkan Vekili Akar, sempozyum öncesinde yaptığı konuşmada, Kudüs hakkında yaşanan gelişmelerden sonra Filistin Kültür Günleri isimli programın daha da önem kazandığını belirterek, "Biz Filistin devletinin haklı mücadelesini her türlü siyasi, ekonomik, ticari ve belki de en önemlisi kültürel boyutta taşıyıcısı ve dünyaya yansıtıcısı bir ülke olarak, Türkiye olarak bundan gurur duyuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Tüm Türk halkının Filistin devletinin mücadelesine destek verdiğinin altını çizen Akar, Filistin halkının kültürünün en eski kültürlerden birisi olduğunun dünyaya anlatılması gerektiğini ifade etti.
AYBÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, Osmanlı Devleti'nin 400 yıl önce Ortadoğu'ya getirdiği adaletin geçen yüzyılın başına kadar devam ettiğini dile getirerek, "Ne zamanki Osmanlı Filistin'den, Kudüs'ten ayrıldı bu coğrafyadan kan, göz yaşı eksik olmadı." diye konuştu.
Bugün yaşanan bütün olayların aslında her birinin bir zincirin parçası olduğunu belirten Doğan, "Bunun son noktası Kudüs'ü kanunsuz İsrail devletinin başkenti yapma çabası." ifadelerini kullandı.
Sempozyuma konuşmacı olarak Filistinli yazar ve araştırmacılar Nasır El Rifai, Halil Tüfenkçi ve Cihad Salih de katıldı.
- "Sultan Abdülhamid'in Filistin'e çok büyük katkıları var"
Filistinli yazar ve araştırmacı Nasır El Rifai, Filistin'in tarihçesi ve Kudüs'ün Osmanlı dönemindeki durumu hakkında yaptığı konuşmada, Balfour Deklarasyonu ile Osmanlı Devleti'nin güneşinin battığını ifade ederek, Kudüs'ün yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen tarihi kimliğini koruduğunu belirtti.
Filistin'in Osmanlı döneminde Şam vilayetine bağlı bir sancak olduğunu hatırlatan Rifai, Osmanlı sultanlarının Kudüs'ün imarına önem verdiğini ve Kubbet-üs Sahra'nın üzerinde yazılı olan Yasin Suresi'nin Osmanlı döneminde yapılan restorasyon çerçevesinde eklendiğini söyledi.
Rifai, Mescid-i Aksa'daki nakışların Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırıldığına ve Osmanlıca ibareler içerdiğine dikkati çekerek, birçok ünlü Filistinlinin Osmanlı döneminde İstanbul'da eğitim aldığını ve Filistin'e dönerek hizmet verdiğini kaydetti.
Sultan II. Abdülhamid'in Filistin'e çok büyük katkıları olduğunu vurgulayan Rifai, onun döneminde Kudüs'te birçok tarihi binanın restore edildiğini ve Kudüs-Yaffa arasında tren yolu inşa edildiğini, telefon hattı döşendiğini dile getirdi.
- "Kudüs tarihtir, uygarlıktır, medeniyettir, kültürdür"
Filistinli araştırmacı Tüfenkçi , Kudüs denildiğinde akla Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra'nın geldiğini ama Kudüs'ün jeostratejik bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Şu an biz siyasi bir mücadele yürütmekteyiz." ifadesini kullandı.
"Kudüs sadece kutsal mekanlardan ibaret değildir. Kudüs tarihtir, uygarlıktır, medeniyettir, kültürdür." diye konuşan Tüfenkçi, bunun hem İslam döneminde hem de İslam öncesi dönemde böyle olduğunu belirtti.
Tüfenkçi, Arap nüfusunun İsrail tarafından sınırlandırıldığını belirterek, İsrail'in Filistinlileri gerçek manada vatandaş olarak değil sadece orada ikamet eden unsurlar olarak gördüğünü kaydetti.
- "Kudüs bütün Müslümanlara aittir"
Filistinli araştırmacı ve yazar Salih, Türkiye ve Filistin arasındaki ilişkilerin oldukça derin bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, "Türk halkının tamamı, istisnasız Filistin'i sever. Biz buraya bu sevgiyi bilerek geldik." diye konuştu.
Kudüs'ün sadece bir coğrafyadan ibaret olmadığının ve İslam dünyasının vicdanı konumunda olduğunun altını çizen Salih, "Kudüs bütün Müslümanlara aittir." ifadelerini kullandı.
Salih, Kudüs'ün tarihi açıdan üç semavi din için önemli bir merkez konumunda olduğuna dikkati çekerek, "Ama Kudüs'ün sahip olduğu bu kutsallık birçok belanın da nedeni olmuştur." dedi.
Kudüs'ün tarih boyunca yirmi kezden fazla el değiştirdiğini belirten Salih, Filistin halkının içinde birçok milletten insanların bulunduğunu ve bütün bu insanların Filistin'in bir parçası haline geldiğini ifade etti.
Salih, Kudüs'ün tarih boyunca ne ırk, ne millet ne de din ayrımına gitmemiş bir şehir olduğunu vurgulayarak, "Kudüs kapılarını tarih boyunca herkese açmıştır. Kudüs birlikte yaşamanın ve barışın örneği olmuştur hep." diye konuştu.
Konuşmaların ardından Keçiören Belediyesi Meclis Üyesi ve Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Yusuf Yılmaz ve AYBÜ Rektörü Prof. Dr. Doğan tarafından Rifai, Tüfenkçi ve Salih'e plaket takdim edildi.