Kapıkıran beraberinde, Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selin Top, Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Kaya ile TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinde basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda konuşan Kapıkıran, 3 Kasım'da medyada ıspanak yenmesi sonucu 44 zehirlenme vakasının yaşandığını hatırlatarak, Sağlık Bakanlığından dün yapılan açıklamaya göre de 149'u İstanbul'da olmak üzere, Edirne, Tekirdağ ve Kocaeli de 196 kişinin zehirlendiği ve çeşitli sağlık kurumlarında tedavilerinin yapıldığının açıklandığını aktardı.
Her türlü gıda maddesi kontrol, denetim ve izleme faaliyetleri için yetkili kurumun, Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olduğunu belirten Kapıkıran, İl Müdürlüğünün araştırmaları sonucunda yaptığı açıklamada, bahsi geçen yabani otların ıspanak demetlerine nasıl karıştığı, sofraya gelinceye kadar geçen safhalarda neden fark edilmediği, ürünün herhangi bir işlemden geçip geçmediği, hangi şekilde satışa sunulduğu gibi konularda bilgilendirme yapılmadığını söyledi.
Kapıkıran, denetim sorumluluğu taşıyan ilgili kamu kurumlarının yeterli ve gerekli denetimi yapabilmeleri için yeterli teknik personel istihdamından laboratuvar ve teknik altyapıya kadar tüm alanlarda gerekli donanıma sahip düzeye getirilmelerinin halk sağlığı açısından zorunlu olduğunu ifade etti.
Ispanak tarımında ruhsat verilmiş böcek ilacının (insektisit) bulunmadığını anlatan Kapıkıran, "Zararlılarla mücadelede tarım zehirlerinin kullanımının çiftçinin inisiyatifine bırakılmış olması halk sağlığını tehdit etmektedir. Açıklanan zehirlenme sebebinin yabani ot olması, herbisit (yabani ot ilacı) kullanımının artmasına gerekçe olmamalıdır. Bu durumun yaşanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. Yaşanan zehirlenme ile ilgili tohumdan tabağımıza kadar gıdanın yolculuğunda kontrollerin, denetimlerin eksiksiz ve düzenli yapılması zorunluluktur. Bu denetimin en önemli basamaklarından olan Gıda Kontrol Laboratuvarları, üretim havzalarında ve hallerde bir an önce kurulmalıdır." diye konuştu.
Kapıkıran, öte yandan açıklamalardan tatmin olamayan toplumun, söz konusu ürünün tüketimini tümden reddederek, işini doğru yapan üreticinin ve sorunsuz ürününün de haksız yere değersizleşmesi sonucu ile karşılaştığını dile getirerek, "Böylece yüksek girdi maliyetleri altında ezilen üreticilerin, kredi ve borç batağında, toprağını terk etmesi, satması ve üretimden kopmasına neden olunmaktadır." dedi.
Murat Kapıkıran, "Tarladan sofraya bütün aşamalarıyla gıda güvenliğinin sağlanması ile yükümlü kurumların risk analizi yapması, olası riskleri tanımlayarak önleyici tedbirler alması temel yaklaşım olmalıdır. Halkın yeterli, sağlıklı, ekonomik ve güvenilir gıdaya ulaşımını sağlamak ilgili kurumların asli görevidir." ifadelerini kullandı.
- "Hijyen kültürünü bütün topluma vermemiz gerekiyor"
Basın açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kapıkıran, bakanlık ve ilgili kuruluşların ürünün hasadından, hatta tohumundan itibaren denetim altına alıp sağlık sertifikalarını böyle oluşturması gerektiğine vurgu yaptı.
Kapıkıran, hasat yönteminin önemine işaret ederek, "Bir yerdeki hastalıklı bir bitkiye eldivenli de olsa elinizi bulaştırıp öbürünü de hasat ettiğinizde ona da bulaşır. Aynı şey pazarlarda ve marketlerde tezgahları hazırlarken de önemli. Evlerde insanlar bıçakla bir bitkiyi bıçakla kesip onu temizlemeden, bir başka bitkiyi kestiklerinde de bu bulaşır. Hatta bıçağı yıkarsınız ama elinizi yıkamazsanız da aynı sorunu yaşayabilirsiniz. Tamamen hijyen kültürünü, eğitimini, bütün topluma, üreticiye vermemiz gerekiyor." diye konuştu.