AfD partisi daha önce Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin üyesi siyasetçilerin başını çektiği oluşum tarafından Nisan 2013'te Berlin'de kuruldu.
Avrupa Birliği'ndeki (AB) ekonomik krize tepki olarak siyasi hayatına başlayan AfD, ilk parti programında özellikle AB'deki ortak para birimi avroya ve borç krizindeki ülkeler için hazırlanan kurtarma paketlerine karşı çıktı ve avro bölgesinin feshedilmesini talep etti.
Bu programla Eylül 2013'te düzenlenen genel seçimlere katılan AfD, 2 milyonun üzerinde oy aldı ancak yüzde 4,7 ile yüzde 5'lik seçim barajını geçemeyerek Federal Meclis'e giremedi.
Ülkede önemli oy potansiyeli yakalayan AfD, 2014'de yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 7'lik oy oranıyla 7 milletvekili çıkarmayı başardı.
Aynı yıl Brandenburg, Thüringen ve Saksonya'daki eyalet meclis seçimlerinde yüzde 10'un üzerinde oy kazanmasıyla dikkatleri üzerine çeken aşrı sağcı parti, Avrupa'daki sığınmacı krizi ve özellikle Fransa'daki terör saldırılarının ardından izlediği yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtı politikalarını ön plana çıkarmaya başladı.
Daha sonra Hamburg ve Bremen gibi eyalet meclislere de girmeye başlayan AfD'de, 2016'da, ekonomi konularına ağırlık vermek isteyen, aşırı sağcı söylemlerden rahatsızlık duyan kurucu başkan Bernd Lücke çevresindeki kanat partiden ayrılmak zorunda kaldı.
Böylelikle Alexander Gauland ve Bernd Höcke'nin öncülük ettiği aşırı sağcı söylemlere başvuran kesim partide söz sahibi olmaya başladı.
Bunun üzerine parti kamuoyu anketlerinde yüzde 3'e kadar geriledi ancak
yılın ikinci yarısında sığınmacı krizinin derinleşmesi ve Almanya'nın eylül ayında sığınmacılara kapıları açması üzerine AfD, ırkçı söylemlerini daha sertleştirdi.
Mevcut partilere tepki duyanların ilgisini kazanan ve PEGIDA hareketinin desteğini de alan AfD, yapılan diğer eyalet meclis seçimlerinde de parlamentolara girmeyi başardı.
Toplamda 13 eyalet meclisinde milletvekili bulunan AfD'nin, Saksonya-Anhalt'da yüzde 24,3 ve Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde yüzde 20,8 oy alması dikkati çekti.
Partide 2017'de iç anlaşmazlıklardan dolayı eş başkanlardan Frauke Petry'nin etkisiz kılınmasıyla Höcke-Gauland ikilisi ile Alice Weidel ve Jörg Meuthen'in oluşturduğu sağcı kanat tümüyle partiye hakim oldu.
AfD, pazar günü düzenlenen genel seçimlerde de yaklaşık 5 milyon 877 bin oy aldı ve yüzde 12,6 oranla Federal Meclis'e 94 milletvekiliyle girmeyi başardı.
- Parti programında yabancı düşmanı ve İslam karşıtı söylemler
Parti programında İslam karşıtlığı söylemlere yer veren ve özellikle Müslümanlara ve göçmenlere yönelik kışkırtıcı politikasını sürüden AfD, İslam'ın Almanya'ya ait olmadığını, minareli cami inşa edilmemesini, ezan okunulmamasını ve Müslüman derneklere tüzel kişilik verilmemesini savunuyor.
Sığınmacı akınının durdurulmasını isteyen aşırı sağcı parti, AB'nin kullandığı yetkilerin yeniden üye ülkelere devredilmesini talep ediyor.
Partinin programında Türkiye'nin AB'ye üye olmaması da yer alıyor.
- Seçmen profili
AfD'nin, geçmişte aşırı sağcı partilere oy veren ve partinin ırkçı söylemlerini benimseyen ciddi kitlesi bulunuyor.
Partinin arkasındaki en büyük grubu mevcut partilerin politikalarına tepki gösteren ve bunları protesto edenler oluşturuyor.
Söz konusu partiye oy veren bir başka grup da küreselleşmeden etkilenen ve özellikle Almanya'nın doğu eyaletlerinde ekonomik olarak kendisini dışlanmış hissedenler.
Genel seçimlerde daha önce seçimlerde sandık başına gitmeyen yaklaşık 1,4 milyon seçmenin AfD'ye oyunu verdiği tahmin ediliyor.
Kamuoyu araştırma şirketlerine göre diğer partilerden oy alan AfD, CDU/CSU partilerinden 1 milyon, Sosyal Demokrat Partiden (SPD) 500 bin, Sol Parti'den de 400 bin oy aldı.
AfD'nin özellikle ülkenin doğu eyaletlerinden yüksek oranda oy alması da dikkati çekti.
- Yöneticilerin ırkçı söylemleri
Genel seçimler öncesinde parti yöneticileri ciddi ırkçı söylemlerle, aşırı sağcı oylara talip olduğunu gösterdi.
Partinin Genel Başkan Yardımcısı Alexander Gauland, Alman hükümetinin uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz'a yönelik ırkçı söylemler kullandı ve seçimlerin ardından "(Almanya Başbakanı Angela) Merkel'i kovalayacağız. Ülkemizi geri alacağız." ifadelerini kullanmıştı.
Gauland, Bayern Münih'te forma giyen Alman milli futbolcunun siyahi oyuncusu Jerome Boateng ile ilgili, "İnsanlar futbolcu olarak onu iyi buluyor ancak bir Boateng'i komşu olarak istemiyor." demişti.
Gauland'ın, "Fransızlar ve İngilizler kendi imparator veya savaş başbakanı Winston Churchill ile gurur duyuyorsa, bizim de Alman askerlerinin iki dünya savaşındaki başarılarından gurur duyma hakkımız var." şeklindeki sözleri de İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi rejiminin askerlerini övdüğü gerekçesiyle tepki topladı.
Partinin eş başkanı Frauke Petry de, sınırda sığınmacılara yönelik silah kullanılması çağrısında bulunarak, "Zor durumda polis sınırda mültecilere karşı silah kullansın. Sınırdaki polisin silahlandırılması ve gerektiğinde bu silahları uyarmak, yaralamak veya sonuçta öldürmek için kullandığında mantıklı olur." ifadesini kullanmıştı.
Petry'nin, ülkedeki çok kültürlü yaşamla ilgili olarak da ''Almanya'da çeşitlilik, renklilik kampanyalarından ne bekleyebiliriz ki? Kompost yığını da renklidir." sözleri kamuoyunda tartışıldı.
Partinin Thüringen eyaleti teşkilatı başkanı Björn Höcke, Berlin'deki Yahudi Soykırım Anıtı'nı "utanç anıtı" olarak nitelemiş, sözleri tepki toplamıştı.​
Müslümanların yanı sıra Yahudilere de olumsuz bakan ırkçı parti AfD'nin söylemlerini meclis çatısı altında da devam ettirip ettirmeyeceği ise merak ediliyor.
- AfD'de büyük çatlak
Öte yandan partide çatlaklar da başladı.
Partinin eş başkanı Petry, parti yönetimiyle yaşadığı görüş ayrıklarından dolayı partinin Federal Meclis Grubu'nda yer almayacağını bildirdi.
Alman kamuoyunda Petry'nin partiden de ayrılacağı ve partiyi böleceği yorumları yapılıyor.