Demirtaş, Avrupa Parlamentosu'nda (AP) düzenlenen "12. AB, Türkiye ve Kürtler Konferansı"nda yaptığı konuşmada, bu konferansta 12 yıldır çözümü tartıştıklarını belirterek dünya ve bölge değişirken Türkiye'nin değişmediğini ve bu değişiklikler karşısında hazırlık yapamadığı için de krizin Türkiye'nin krizi haline geldiğini savundu.
Türkiye'deki mevcut durumda politika değişikliğine ihtiyaç olduğunu ancak bu konuda ışık görmediği dile getiren Demirtaş, bölge dengelerinin çözümü dayattığını ifade etti.
Türkiye'nin Kürtleri büyük tehdit olarak gördüğünü ileri süren Demirtaş, "Fakat sabırlı, kararlı ve inatçı olmak zorundayız. Bu değişim er ya da geç yaşanacak. Ne kadar çok insan ve kurum barış konusunda, özellikle de Öcalan'ın inisiyatif alarak başlattığı müzakerelere dönüş konusunda ısrarcı olursa, ne kadar çok uluslararası ve ulusal kurum buna dahil olursa, barış sürecine dönmek o kadar mümkün ve hızlı olur" diye konuştu.
Çözüm sürecinin yeninden başlamasının Suriye'deki gelişmeleri de olumlu etkileyebileceğine işaret eden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, Avrupa'daki mülteci krizine kadar bir anda domino etkisiyle pozitif olumlu etki yapar. Türkiye'de Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın, Dışişleri Bakanı'nın şimdi PYD'yi büyük bir tehdit, Suriye'deki örgütlü Kürt yapısını terörist olarak görmesi ve Cenevre'de görüşmelere katılmaya karşı duruşla engellemeye çalışması, akıl tutulmasının bir sonucudur. Aklı başında bir devlet bütün bölgedeki gelişmeleri doğru okuyup, tersine PYD'nin ve Suriye'deki örgütlü yapıların Cenevre'de olması için çaba sarf etmeli ve Türkiye Cenevre'de tam da kendi yanına oturtmalı PYD'yi, uzağa değil, karşısına değil tam da kendi yanına oturtmalı. En çok da Türkiye'nin ihtiyacı var buna. Bu cesaret gösterilebilirse, bu sağlıklı bir şekilde bir hızlı radikal politika değişikliğine dönüşebilirse Türkiye'yle birlikte Kürtler de kazanır. Kürtler ve Türkiye birlikte kazanırsa Ortadoğu barışının önü açılır ve bütün Avrupa'yı pozitif etkileyebilecek, hepimizin hayal ettiği o Ortadoğu barışına doğru gidiş çok daha mümkün olur."
HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana da çatışmaların durması çağrısında bulunarak şöyle konuştu:
"Halklarımızın beklentisi öncelikle bu ölümlerin ve çatışmaların bir an önce durdurulması, tekrar masaya dönülerek sorunun barışçıl ve demokratik yollardan çözümüdür. Meselenin kalıcı bir şeklide çözülebilmesi için sorun alanlarının iyi belirlendiği, somut taleplerin cesaretle ele alındığı gerçekçi bir barış projesinin uygulanması gerekmektedir. Çünkü görülmüştür ki sağlam temellere oturtulmayan ve sorun alanlarını ortadan kaldırmayı hedeflemeyen süreçler başarısızlığa uğradıktan sonra, çok daha kötü sonuçlar doğurmuştur. Öcalan'ın koşulları yeniden ele alınarak müzakereleri yürütmek için çeşitli koşullara ve sağlıklı iletişim kanallarına sahip olduğu bir zeminin yaratılması gerekir."
Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Zana, "Eğer Kürtlere eşit demokratik bir temelde bir yaşam isteniyorsa bunun tek yolu, Kürt halkının da diğer halklar gibi yaşadıkları yerlerde siyasi ve idari statülere sahip olmasıdır" dedi.