Yıldırım, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın, iş adamı Rıza Sarraf'ın tanık olarak dinlendiği davayla ilgili, "ABD, New York'ta yargı eliyle bir tiyatro oynuyor." sözlerini eleştirdi.
Bozdağ'ın, Adalet Bakanlığı da yaptığını anımsatan Yıldırım, "Bundan 20 gün öncesine göre Sarraf önemli bir kişiydi. Öyle ki sağlığı konusunda bilgi alıp almama hali ABD gibi bir ülkeye nota verilmesi sebebiydi. Gelinen nokta itibarıyla Sarraf'ın oradaki yargı sisteminde var olan tanık koruma hakkından faydalanması Sarraf'ı bütün günahların müsebbibi haline, ABD yargısının ise bir tiyatro olarak nitelenmesi sonucuna ulaştırdı." diye konuştu.
ABD'de yargının 300 yıldır var olduğunu, Türkiye'nin ise 95 yıllık bir cumhuriyet olduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye'nin bugüne kadar ABD yargısının tarafsızlığı ile ilgili tek bir cümle kullanmadığını savundu.
Yıldırım, sopanın ucunun Türkiye'ye dokunması ile ABD yargısının "tiyatro" olarak nitelendirildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Eğer ABD yargısı bir tiyatro ise Sarraf'ın tanık olmasından önce bunu söyleyebilirdiniz. Bugüne kadar ABD yargısı için AKP iktidarı bir söz etmiş midir? Sarraf'ın söyledikleri neyinizi rahatsız etti? Yargıda tiyatro aranacaksa Türkiye'ye bakılmalı. Bundan 4-5 yıl öncesine kadar Türkiye'de yargıya olan güven yüzde kaçtı, bugün neden yüzde 20'lere düştü? Bir yargının tiyatro olup olmadığına, tarafsız ve bağımsız olduğuna yargı sisteminin uygulandığı ülkedeki toplum karar verir. Bu bir ölçüdür. Tek ölçü değildir ama önemli bir ölçüdür. Türkiye'de neredeyse bütün adliye binaları tiyatro ötesi, komedilerin oynandığı yerlere dönüştürüldü. Hebasını veremediğiniz bütün kirlilikleri hain paralel devlet yapılanması kiliminin altına süpürüyorsunuz. Oysa gerçek çok farklı. O cemaatten söz etmemin temel sebebi; 500'ün üzerindeki fezlekelerimizin 400'ü bu cemaatin savcıları ve hakimleri tarafından düzenlenmiştir. Tiyatro buradadır."
Ahmet Yıldırım, birçok hükümet yetkilisinin Türkiye'de bulunan sığınmacılar için 30 milyar dolar harcandığı söylemlerini dile getirdiğini, bu söylemin de Türk örf ve adetlerine göre ayıp karşılandığını bildirdi.
Sığınmacıların yüzde birini oluşturan kesimin Suriye'den getirdikleri paralarla geçimlerini sağlamaya çalıştığını, diğer kesimin ise asgari ücretin çok altında bir rakamla yaşamını sürdürme gayreti içinde olduğunu iddia eden Yıldırım, "Kendi çoluk çocuğunun rızkını Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden eksiksiz alabilen kaç tane Suriyeli var? Ya dilencilik yapıyorlar ya suça bulaşmak zorunda kalıyorlar ya da en ağır işçilik işlerini yapıyorlar." dedi.
Suriyeliler'in Türkiye'de misafir olduğunu, misafire ikram edilenin söylenmemesi gerektiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
"Ege Denizinde batan botlarda ölen insanlar gibi ölmemek adına belki burada kalıyorlar. Fırsatını bulsalar belki çoğu gidecek. Onların karnını doyuracak kadar bir sofraya bile denk gelemeyecek yardım, bizim kültürümüzde asla minnet edilecek, ele güne karşı konuşulabilecek bir husus değildir."
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "bazı iş adamlarının varlıklarını yurt dışına taşıdıklarına dair duyum aldığı" açıklamasının hatırlatılması üzerine Yıldırım, Erdoğan'ın söyleminin gündemi değiştirmeye yönelik olduğunu iddia etti.
Yıldırım, Erdoğan'ın, üzerindeki baskıyı atmak adına böyle bir cümle kurmuş olabileceğini ileri sürerek, "Cumhurbaşkanının bu cümlesinden sonra daha fazla istikrarsızlık, ekonomik tedirginlik mi hasıl oluyor, yoksa gerçekten bu ülkenin büyük servetine sahip olan bazı kişiler daha fazla burada kalma isteğine mi? Yapılan açıklama tedirginliği daha fazla artıran, net bir şekilde istikrarsızlığı ortaya koyan, paranın burada tutulması konusundaki hassasiyeti kaşıyan bir cümledir." dedi.