HDP önündeki ailelerin evlat nöbeti 317'nci gününde
Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti 317'nci gününe girdi. Aileler, 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunan FETÖ ile PKK'nın bir olduğunu söyledi.

Oluşturma Tarihi: 2020-07-15 13:53:18

Güncelleme Tarihi: 2020-07-15 13:53:18

Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti 317'nci gününe girdi. Aileler, 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunan FETÖ ile PKK'nın bir olduğunu söyledi.

Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019'da farklı kentlerden Diyarbakır'a gelerek HDP il binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti 317'nci gününde de devam ediyor. Hakkari'nin Şemdinli ilçesinden gelip evlat nöbetine devam eden acılı anne Necibe Çiftçi, oğlu Rojhat Çiftçi'nin 5 yıl önce terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını ve büyük oğlu 4 çocuk babası Sami Çiftçi'nin de terör örgütüne destek vermediği gerekçesiyle kaçırılarak şehit edildiğini aktardı. Çiftçi, "Ben iki evladım için buraya geldim. Şuanda biz bu çadırın altında 317 gündür mücadelemizi sürdürüyoruz. 317 yıl da geçerse biz evlatlarımızı almadan buradan gitmeyiz. Biz evlatlarımız için bu çadırın altında bekliyoruz ve sonuna kadar da buradan kalkmayacağız. İnşallah en kısa sürede biz evlatlarımıza kavuşuruz" dedi.

"Benim oğlum şehit olduğunda, FETÖ'cü asker karakolda kalıyordu"

15 Temmuz hain darbe girişimini de lanetleyen anne Çiftçi, "15 Temmuzda masum insanları öldürdüler. Gençleri öldürdüler, çocukları yetim bıraktılar ve bazı insanlarda gazi oldular, yazık günah değil mi? Bu FETÖ ve PKK hepsi bir olmuştu. Biz her ikisini de istemiyoruz. Bizim çocuklarımıza zarar verenler de FETÖ ile PKK'dır. Benim oğlum şehit olduğu gün karakol bizim oturduğumuz köyün arkasındaydı. Karakola telefon açtık dedik gelin PKK köyün içerisine girmiş o sırada karakol komutanı umursamadı ve aradan 15 gün geçtikten sonra karakol komutanı FETÖ'cü çıktı. Özel harekat timleri karakola gittiler o sözde komutanı yakalayıp cezaevine koydular. Benim çocuğum şehit olduğu zaman o FETÖ'cü asker karakolda kalıyordu. Özel harekat timleri onu yakalayıp cezaevine attılar. İnşallah cezaevinden bir daha çıkmaz" diye konuştu.

"Diyarbakır halkına sesleniyorum, ne zaman uyanacaksınız"

Mardinli olan ve Diyarbakır'da oturan inşaat işçisi Celil Begdaş ile eşi Hediye Begdaş, 5 Mayıs 2019'da ortadan kaybolan oğulları Yusuf'un HDP'liler tarafından düğün aracı olarak süslenen minibüsle dağa kaçırıldığını belirterek, 4 Eylül akşamı oturma eylemine katıldı. 317 gündür HDP önünde oğlunu HDP'lilerden isteyen baba Begdaş, "Ben bu kapıda oğlumu bekliyorum. Oğlumu HDP'liler ve ona yakın gruplar dağa kaçırdı" şeklinde

15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkinde konuşan baba Begdaş, "Bugün 15 Temmuz, o günleri hatırlamak istemiyoruz. O gün kötü bir gündü, FETÖ'cüler formayı giydiler asker polis oldular Türkiye'ye kastetmek istediler beceremediler. Yukarıda Allah vardı ve hak yerini buldu. Yapılan darbe girişimi herkeseydi. Sadece Türkiye'ye değildi. Kürt'e de, Çerkez'e de herkese karşı bir darbeydi. 15 Temmuz gecesi ben Ankara Beştepe'de bulunan polis lojmanlarının tamiratını yapıyordum. Gece yarısı arkadaşlarım beni kaldırdı darbe olduğunu söylediler. Biz hemen aşağı indik bir baktık Ankara toz duman içerisinde, önce korktuk ardından dışarı çıktık emniyet güçleri bizlere önce beklememizi söylediler dışarı çıkmamıza izin verilene kadar. Tabi kötü bir şeydi kendi insanlarına kurşun sıktılar. Alçak FETÖ Türkiye'nin parasını yedi Türkiye'nin ekmeğini yedi nankörlük yapıp Amerika'ya uşaklık yapıyor. Bugün PKK diye bir örgüt de var oda Kürtlerin formasını giyip Kürtleri katletti ve Kürtlerin çocuklarını kadın, kız, çocuk demeden. Ben buradan bütün kamuoyuna sesleniyorum bu 10 yaşındaki çocuk tek başına ne yapabilir? Duran Kalkan kızları almış koltuğunun altına gençlerimizi kullanıyor. Yazık günah yani, ben buradan Diyarbakır halkına da sesleniyorum, artık ne zaman uyanacaksınız, yetmedi mi, daha kaç bedel vereceğiz. Topraklarda yer kalmadı yeter artık" dedi.