Türkiye Barolar Birliği ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından organize edilen İkinci Uluslararası Kadın ve Hukuk Sempozyumu, Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı. Salona girişinde Feyzioğlu, kadınlara karanfil dağıttı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan Feyzioğlu, daha önce sempozyumu Gazi Üniversitesi ile gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, "Bu sempozyumu Hacı Bayram Üniversitesi ile yapmak da bizim için ayrıca bir gurur." dedi.
Feyzioğlu, üniversitenin adını aldığı Hacı Bayram Veli'nin, merkezine insan sevgisini koymuş, insanı en önemli değer olarak bilmiş, eşref-i mahlukat dediği insandan yola çıkarak yaradanın büyüklüğünü anlatmış bir büyük alim ve filozof olduğunu, aynı zamanda Anadolu'nun İslam'ın kabulünden sonraki kadim geleneği olan anaerkilliğin insani değerlerle yoğrularak gelişmesini sağlayan büyük bir isim olduğunu ifade etti.
Sempozyum kapsamında aynı anda 4 salonda 2 gün boyunca tebliğler sunulacağını söyleyen Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Bazıları derler ki konuşup konuşup gidiyorsunuz. Bence bizim sorunumuz konuşmamak, az çalışmak, bilgiyi az üretmek, ürettiğimizi de az paylaşmak. Bilgi sahibi olmadan her konuyu bilmeye kalkışmak. O yüzden burada bilgileneceğiz ki o bilgi ile görevimizi layıkıyla yapacağız. Kendine aydın diyen insanların üzerinde bu milletin, bu devletin yüklediği aydın sorumluluğu vardır."
- Cam tavan kadınların yükselmelerini engelliyor
Her meslekte kadınların zirveye çıkmasıyla ilgili cam bir tavan bulunduğunu gördüğünü ifade eden Feyzioğlu, "Kadınlar en az erkekler kadar çalışkan, kadınların empati güçleri, duygusal zekaları erkeklerden çok daha fazla. Kadınlardaki bu özelliklerin bir kısmına sahip olan erkekler zaten başarılı oluyor." diye konuştu.
Feyzioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sadece bu ülkenin değil gelişmiş birçok toplumun kadınları neden alanlarında yükselirken o görülmez tavanlara çarpıyor. İşte bu cam tavanı tuzla buz etmemiz lazım. Cam tavanların dışında bazı zincirler de var. O zincirleri de kırmamız lazım. Biz burada çözüme odaklıyız. Çözüm bulacağız. Bunları hayata da geçireceğiz.
Hep söylüyorum, sıkılı yumrukla el sıkışılmaz. Kavga edileceği zaman edilir. Hiç kuşkusuz hedef eğer Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmaksa, bir toplumun yarısı yere zincirlerle bağlıyken o toplumun kanatlanıp zirvelere tırmanmasını bekleyemeyiz. Demek ki o zincirleri de kırmamız lazım. Söylemleri değiştirmemiz lazım. Eylemleri değiştirmemiz lazım. Erkek egemen şiddet dilini yok etmemiz lazım.
Siyasette ya da iş dünyasında yükselen kadınların 'erkek gibi' olma zorunluluğunu kaldırıp 'kadın gibi' yükselmelerini sağlayacak ortamı oluşturmamız lazım. Bir kadının o cam duvarı kırmasının erkek gibi olmasına bağlanması ne kadar acıdır. Oysa ki kadın olarak yönettiğinde katabileceği değer o kadar yüksektir ki."
- Çocuklar küçükken anlamalı
Artık eğitim haklarından eşit olarak yararlanan, geleceğe güvenle bakan, yaşama sevinciyle dolu çocuklar görmek istediklerini ifade eden Feyzioğlu, "Erkek çocuklarımızın gözleri, paylaşmanın ve dayanışmanın karşı cinsten üstün değil eşit olmanın verdiği mutluluk ile parlamalı. Üstün olmanın mutluluk değil bir kompleks olduğunu erkek de kadın da çocukken anlamalı." diye konuştu.
Evlerde sevginin hakim olması gerektiğinin önemine işaret eden Feyzioğlu, şunları kaydetti:
Dünyayı seven, canlıyı, kendini seven insan topluma faydalı olur. Sevmeyen, sevgiyi anlamayan insandan maalesef fayda gelmez. Öğrenciler bana 'Nasıl iyi bir hukukçu olunur?' diye sorduklarında derim ki, 'Hukuk kitabı okumayan, hukuk dışında iş yapmayan faaliyet göstermeyenden hukuk dışında kendini geliştirmeyenden hukukçu olmaz. Sadece hukuk çalışandan sadece hukuk teknisyeni olur. Toplumu geliştirecek olanlar aşık olanlardır. Bir canlıya, doğaya aşık olun. Aşık olun ki sevginin güzelliğinde kendi yüreğinizi de hep güzel tutun.' Benim kanaatim, yasalardan mucize beklememek. En güzel yasaları yapsanız, erkeğin kadınla eşit olduğunu içine sindirememiş uygulamacıdan doğru uygulama çıkmaz. En harika yasayı yapsanız, o yasadan özgürlükçü bir uygulama türemez. O sebeple bizim en az yasalarımız kadar uygulamacılarımızı düzeltmemiz lazımdır. Uygulamacıları düzeltmenin yolu da topyekun bir mücadeledir. Her alanda mücadeledir."
Barolar Birliği olarak şiddetsiz toplum kampanyası başlattıklarını hatırlatan Feyzioğlu, önemli başarılara ve sonuçlara imza atacaklarını söyledi. "Şiddetin olduğu yerde hukuk üstün olmaz, kaba kuvvet üstün olur." diye konuşan Feyzioğlu, kaba kuvvetin üstünlüğünü kırmanın ve şiddeti yenmenin hukuku üstün kılmakla mümkün olduğunu söyledi. Feyzioğlu, "Milli irade diyorsak bu toplumda her türlü şiddetin kökünü kazımalıyız. Milli irade ile şiddet yan yana barınmaz. Hukuk ile şiddet, demokrasi ile şiddet yan yana barınmaz. Şiddetin olduğu yerde milletin iradesi ortaya çıkmaz." diye konuştu.
- "Tüm ayrımcılıklara karşıyız"
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin de sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, sempozyumun, Türkiye'de temelde insan hakları özelde ise kadın hakları ve tüm ayrımcılıklarla ilgili olarak uygulamada karşı karşıya kaldıkları problemlerin çözümüne katkı sağlamasını ümit ettiğini belirtti. Tekin şunları söyledi:
"Bu özel gün vesilesiyle sağlanan farkındalığın diğer yerlere de sirayet edeceğine ve dünyanın dört bir tarafında acı çeken, ayrımcılığa uğrayan, zulme maruz kalan, mağdur durumda bulunan, hakları gasbedilen başta kadınlar olmak üzere bütün insanların sorunlarının da bizlerin gayretleri ile çözüleceğine inanıyorum.
Bir insan ve Müslüman olarak, dünyanın her tarafındaki eşitsizliklere, tüm ayrımcılıklara karşı olduğumuzu ve olmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Bu sorunların nihayet bulması için kadınların başta hukuk temel olmak üzere bütün alanlarda her konuda eşit haklara ve imkanlara kavuşması, adil ve ayrımcılık üretmeyen bir yaşam döngüsü içerisinde yer alması gerekmektedir. Bu sorunun çözümü yönünde atılan her adım da insanlığın bir bütün olarak gelişmesine hizmet etmekte ve ülkelerin maddi ve manevi gerçekliğine dolaylı veya doğrudan sirayet etmiş bütün olumsuzlukların ortaya çıkmasına, görünür olmasına imkan vermektedir. Bu durum kuşkusuz ülkemiz açısından da böyledir."
Son 15 yıl içinde hayata geçirilen yasal düzenlemelere dikkat çeken Tekin, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yasal düzenlemeyi ne kadar mükemmel hale getirirseniz getirin, uygulamada aksaklıklar çözülmediği sürece, yasalar, mevzuat, hukuk sistemi içerisinde çözüm üretmez, tam tersi sorun merkezi haline gelebilir. Bu sebeple bu düzenlemelerin hayata geçirilmesini ümit ediyorum. Ancak şunu da söylememiz gerekiyor, bu uygulamaların hayata geçirilmesini ümit etmek saf bir temenni olmak durumunda kalmamalı.
Bugün kadınlarla ilgili ayrımcılığı, eşitsizliği konuşuyorsak bunda biz erkeklerin en hafif ifadeyle ağır ihmalleri söz konusudur. Dolayısıyla kendimizden başlatarak, bu anlamda yaptığımız ayrımcılıkları, isteksizliklerimizi veya eksikliklerimizi gidererek bu sürece katkı vermeye başlayabileceğimizi ümit ediyorum"
- Eğitimin önemi
Yaklaşık 5 yıl boyunca Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı görevinde bulunduğunu hatırlatan Tekin, 2017 müfredat değişikliğinin çok tartışıldığını belirterek, söz konusu değişiklikle, toplumda var olan bütün ayrımcılıkların, bütün eşitsizliklerin müfredattan çıkarıldığını söyledi.
Düzenlenen kampanyalarla kız çocuklarının okuma oranının yükseltildiğini anlatan Tekin, akademik çalışan içindeki kadın oranının yüzde 45 olduğunu kaydetti.
"Gerek mensubu bulunduğumuz toplumsal yapı ve gelenek gerekse mensubu bulunduğumuz dinin değerleri bize bütün insan haklarına saygıyı, har türlü ayrımcılıkla mücadeleyi ve eşitliği emrediyor." diye konuşan Tekin, konuşmasına Beşiktaş Spor Klübünün taraftar grubu Çarşı'nın sosyal medyadan yaptığı "Erkeğin adam olduğu yerde kadına her gün 8 Mart'tır" paylaşımıyla son verdi.