İnönü Üniversitesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Karaca:
İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Karaca, 'Dünyanın mevcut fosil yakıtlarına baktığımız zaman ekonomik ömürler açısından dünyanın yaklaşık 45 yıllık bir petrol rezervi kaldı. Tüketim hızla devam ederse dünyadaki petrol rezervleri 40 ya da 45 yıl sonra tükenmiş olacak' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-02-03 15:00:11

Güncelleme Tarihi: 2017-02-03 15:00:11

İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Karaca, "Dünyanın mevcut fosil yakıtlarına baktığımız zaman ekonomik ömürler açısından dünyanın yaklaşık 45 yıllık bir petrol rezervi kaldı. Tüketim hızla devam ederse dünyadaki petrol rezervleri 40 ya da 45 yıl sonra tükenmiş olacak" dedi.

Prof. Dr. Karaca, yaptığı açıklamada, petrol rezervlerinin 45 yıllık ömrü kaldığını söyleyerek, alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Türkiye'nin şu an ortalama olarak yüzde seksen düzeyinde enerjisini fosil yakıtlardan sağladığını anımsatan Prof. Dr. Karaca, "Bunu yalnızca Türkiye için söylemiyorum. Dünyanın aslında bunu dikkate alması gerekiyor. Dünyanın mevcut fosil yakıtlarına baktığımız zaman ekonomik ömürler açısından dünyanın toplam 40 ya da 45 yıllık bir petrol rezervi kaldı. Yani bu tüketim hızla devam ederse dünya 40 ya da 45 yıl sonra mevcut petrol rezervlerini tüketmiş olacak" dedi.

Doğalgaz rezervi

Karaca doğal gaz rezervinin ise 65 yıllık ömrü kaldığını savunarak, "Peki bu durumda doğalgaz rezervi ne olacak? Doğalgaz rezervlerine baktığımız zaman 60 ya da 65 yıllık bir ömrü var. Doğalgaz etkin bir şekilde enerji üretiminde kullanılmakta. Peki biz bu doğalgazı nereden elde ediyoruz ve kullanıyoruz? Bakın biz bunu ithal etmek durumunda kalıyoruz. Yüzde 90 düzeyinde ithal ediyoruz" diyerek uyarılarını sürdürdü.

En uzun ömürlü rezerv kömür

Karaca, şu anda alternatif enerji kaynaklarından rezervi en uzun olanın ise kömür olduğunu vurgulayarak, "Kömürlerde, dünya kömür rezervleri ortalama 200-255 yıl hatta bazı rakamlara göre 300-350 yılla kadar yeterli düzeyde kömür rezervler var. O zaman ne yapılması gerekiyor. Yapılması gereken şu, birinci öncelik bizim mutlaka mevcut kömür yataklarımızı, kömür rezervlerimizi etkin bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Kömür rezervlerini de kullanırken yalnızca enerji üretimine yönelik olmamalı. Mevcut kömür rezervlerimizi alternatif yeni petrol rezervleri, yeni yakıtlar üretme üzerine şekillendirmeliyiz" İfadelerine yer verdi.

Alternatif enerji kaynakları

Karaca, Türkiye'nin enerji kaynakları bakımından çok zengin bir ülke olmadığını dile getirerek, enerjisinin yüzde seksen oranında dışarıdan ithal ettiğini kaydetti. Türkiye'nin güneş, rüzgar, jeotermal gibi diğer enerji kaynaklar ile biyoyakıtlara yönelmesi gerektiğini de kaydeden Karaca, "Türkiye aynı zamanda güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji ve diğer enerji kaynakları öncelikle biyoyakıtları konusunda çok ciddi anlamda önemli rezervlere, potansiyellere sahip. Peki bunları etkin bir şekilde kullanabiliyor muyuz? Bu konuda oranlara baktığımız zaman maalesef bu konuda çok iç açıcı durumda değil" dedi.

"Biyoyakıtlar kullanılmalı"

Prof. Dr. Karaca, Türkiye'nin mevcut enerji kaynaklarından çok etkin bir şekilde faydalanamadığına yineleyerek, enerji kaynaklardan daha fazla faydalanılması için çağrıda bulundu. Karaca, alternatif kaynaklardan daha fazla yönelim için teknolojik olarak ülkenin alt yapısının da geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Türkiye'nin rüzgar enerjisi bakımından da önemli bir potansiyele sahip olduğunu anlatan Karaca, tarım ürünleri ile elde edilen biyoyakıtın da teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı. Karaca, "Türkiye'nin gelirine baktığımız zaman öncelikle bir tarım ülkesi. Halen daha yüzde yüz tam sanayileşmiş bir ülke değil. Bu anlamda temel geçim kaynağına baktığımız zaman tarımın çok büyük bir etkinliği var. Tarımsal ürünlerinin mutlaka etkin bir şekilde biyoyakıt dediğimiz alternatif enerjide kullanılması gerekir. Yani rüzgar, güneş, jeotermal, su enerjisi dediğimiz enerji dışında biyoyakıtlarında mutlaka etkin bir şekilde kullanmalıyız. Çünkü bu gerçekten Türkiye'nin bir avantajıdır. Türkiye'nin bu mevcut fırsatı etkin bir şekilde ekonomiye kazandırması gerekiyor. Bu anlamda özellikle ülkenin doğu ve güneydoğusunda bu biyoyakıtları çok etkin bir şekilde Türkiye'ye etkin bir teşvik mekanizmasıyla yürürlüğe sokabilir. Hem çevre anlamında hem de Türkiye'nin enerji komplosu oluşturması açısından çok önemli katkı sağlar düşüncesindeyim" diye konuştu.