Memişoğlu, İstanbul Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık-Der İstanbul İl Başkanlığı tarafından bir otelde düzenlenen çalıştayın açılışında, programın İstanbul'daki sağlık hizmetlerinin durumunu raporlaştırmak amacıyla düzenlendiğini söyledi.
Tüm alanlarda olduğu gibi sağlık çalışanlarının da birleştirici olması gerektiğini dile getiren Memişoğlu, "15 Temmuz'da yaşadığımız hainlik bu ülkenin bağımsızlık mücadelesinin başlangıcıdır. Bu devirdeki neslin büyük vebali vardır. Günlük birbirimizle çatışacak, birbirimizle uğraşacak ne enerjimiz olmalı ne de bu konuda niyetimiz olmalı. Bizler geçmişte barış medeniyeti kurmuş, dünyaya barış getirmiş bir medeniyetin devamıyız." diye konuştu.
Memişoğlu, İstanbul'un Türkiye'nin nüfusunun yüzde 18,4'ünü barındırdığını, Türkiye ekonomisinin yüzde 5'ini sağladığını hatırlatarak, sağlık alanında da ekonomik anlamda da kentin Türkiye'nin kalbi olduğunu ifade etti.
İstanbul'un her anlamda farklı düşünülmesinin, planlanmasının zorunluluk olduğunu vurgulayan Memişoğlu, şöyle devam etti:
"Bunu çok iyi planlamamız ve ona göre sağlık hizmeti sunmamız gerekiyor. İstanbul'da 17 bin 500 kamu, 17 bin 500 özel hastaneler olmak üzere 35 bin yatağımız var. İstanbul'da 5 bin 173 eczane, 163 özel, 57 kamu hastanesi var. Yaklaşık 30 bin hemşire sadece kamu hastanelerinde çalışıyor. Rakamlar gerçekten inanılmaz. Şu an İstanbul'da 17 çoğu büyük hastane inşaatı var. İstanbul yatırımlar konusunda da diğer şehirlere göre maalesef biraz geç kalmış. Türkiye, 2002'den günümüze kadar çoğu ülkenin 50-60 senede yapmadığını 8-10 senede yaptı. Sağlıkta Dönüşüm dediğimiz gerçekten mucizevi bir başarıya imza attık. Bundaki en büyük başarı sağlık hizmeti sunan hemşirenin, doktorun, sağlık memurunun, güvenlik ve temizlik görevlisinindir. Bunların özverisiyle biz bu başarıyı elde ettik."
- "En büyük hedeflerimizden birisi sağlık çalışanlarımızın memnuniyeti"
Memişoğlu, ikinci bir atılım döneminin zorunlu olduğunu söyledi. 2023'e kadar tekrar yoğun çalışma dönemi yaşanacağını ve İstanbul'un sağlıkla ilgili sorunlarının birliktelikle çözülebileceğini belirten Memişoğlu, şunları anlattı:
"Özellikle sağlık çalışanlarının demoralize olduğunu Sağlık Bakanı da söyledi. Bizim bu an en büyük hedeflerimizden birisi sağlık çalışanlarımızın memnuniyetidir. Bu sadece mali ve sosyal haklar değil. Çalışanla çalışmayanı ayırt etmemiz gerekiyor. İstanbul'da 2 bin 143 hemşire Anadolu'nun başka şehrine gitmiş. Bu arkadaşlarımızın kreş gibi sosyal imkanlar gibi barınma, ulaşım gibi İstanbul'dan ayrılma sebeplerini bulmamız gerekiyor. İstanbul'a gelen sağlık çalışanlarına farklı bir destek vermek gerekiyor. Bu sadece hemşirenin, hekimin ayrılması değildir. Bu bilimin de ayrılmasıdır. Çünkü o sağlık çalışanını eğitiyoruz. Sağlık çalışanları Türkiye'de gerçekten müthiş özveriyle çalışıyor. 15 Temmuz olduğu zaman bütün sağlık çalışanları hiçbir şeye bakmadan evini kapattı ve hastanelere geldi. Ağız diş sağlığı çalışanları dahil, fizik tedavi çalışanları dahil o gece herkes iş yapmak için hastanesine koştu. Kadın doğum hastalıkları hastanesinde cerrahi ameliyat yaptı insanlarımız. En büyük güç ne teknolojidir ne istihbarattır ne de zenginliktir. En büyük güç inançtır."
Memişoğlu, İstanbul'da koruyucu hekimliği ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin çok daha etkin hale getirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, aile hekimlerinin desteklenmesinin önemine değindi.
Sağlık-Der Genel Başkanı Kasım Sezen de çalıştayın İstanbul'da ilk defa düzenlendiğini ifade ederek, programda 700 katılımcı olduğunu söyledi.
Sezen, Dünya İslam Sağlık Birliğini kurduklarını hatırlatarak, "Yaklaşık 40 gün sonra ikinci kongreyi toplayacağız. 80 ülkeden 200'e yakın sivil toplum kuruluşu buraya gelecek. Toplum dinamikleri sivil inisiyatiflerdir. Devletlerin yapmadığını yaparlar. Bütün mazlumların gücü olmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.
