Seçim kampanyalarının seçmen üzerindeki etkilerini AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, bu genel seçimde çok radikal bir değişiklik beklemiyor. Bu seçimde kampanyaların seçmen üzerinde çok büyük bir etkisinin olmayacağını belirten uzmanlar, siyasi liderlerin alacağı pozisyonların seçmenin kararında "asıl belirleyici" olacağının altını çizdi.
- "Seçim sonuçları radikal bir değişiklik göstermez"
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, "Siyasi partiler, 7 Haziran'daki var olan mevcut stratejilerini kısmi revizyonlarla uygulamaya koyacaklar. Bunun için de bir anlamda 7 Haziran seçimlerinde uygulanan uzun siyasi tiyatronun biraz daha kısaltılmış bir versiyonunu izleyeceğiz" diye konuştu.
Seçmenin 7 Haziran'da duyduğu söylemleri ve önüne gelen kadroların revize edilmiş halini yeniden değerlendirme imkanı bulacağını belirten Akgün, "Seçim sonuçlarının çok radikal bir değişiklik göstermeyeceğini, propagandanın da siyasi partilerin var olan pozisyonunu tekrar etmelerine imkan veren bir fırsat olarak görülebileceğini düşünüyorum" dedi.
Seçim sonuçlarında birkaç puan artma veya eksilmenin olabileceğini ifade eden Akgün, şunları söyledi:
"Bazen yüzde 1'lik oy tek başına iktidar çıkarabilir, bir partiyi iktidardan da edebilir. Onu küçümsememek lazım. Genel denklem itibariyle 7 Haziran'daki denklemden çok büyük ekstrem sapmalar gözlenmez. Ülkedeki tek parti iktidarını yeniden kazanma anlamında yeni bir şans olarak görülebilir ama garantisi yoktur."
- "Hızlı değişim sürecine sadece iki örnek"
İletişimci Ali Saydam, "Az bir zaman kaldığı için ciddi bir stratejik değişiklik ve bu stratejik değişikliğe bağlı taktik bir seçim iletişim yaklaşımı sergilemeleri mümkün değil. Böyle bir şey yapabiliyor olsalar dahi seçmen tercihleri üzerinde ciddi bir etkisi olacağını zannetmiyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Seçmen tercihlerinin belli özel dönemler dışında çok büyük değişiklikler göstermeyeceğini savunan Saydam, yaşanan hızlı değişim süreçlerine ilişkin şu örnekleri verdi:
"1983'te Turgut Sunalp'in seçimi kazanmasına yüzde yüz gözüyle bakılırken, birden bire birkaç günde Evren'in inanılmaz küstahça tavırları yüzünden kamu vicdanının rahatsız olup, kendi tercihlerine ipotek konmasına itiraz edip, bu adam yalan söylüyor dediği için dönüp Anavatan Partisine oy vermesi gibi...
2002'de AK Parti'nin bizatihi kendisinin bile beklemediği bir seçim sonucu elde ettiler. AK Parti, 2002'de tek başına iktidarı beklemiyordu. AK Parti'yi iktidara getiren hususların başında alt yapı değil üst yapı meseleleri geliyordu. Üst yapı, demokrasi ve özgürlük gibi meselelerden kendisine sempati beslenmesine neden olmuş ve öyle oy almıştı."
"Koskoca demokrasi tarihinde 46'dan bu yana sayabildiğimiz iki hızlı değişim süreci var" ifadesini kullanan Saydam, bu seçimde, böyle bir hızlı dönüşüm ve değişim beklemediğini ve bu nedenle de kampanyaların etkili olmayacağını ileri sürdü.
Bu seçimde kampanyalardan çok, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tutumunun etkisinin görüleceğini vurgulayan Ali Saydam, geçici hükümetin izleyeceği yolun ve muhalefetin tavrının da "belirleyici" olacağına dikkati çekti.
Saydam, "Bu kısa zamanda zaten zor, yapılsa dahi bir iletişim kampanyası herhangi bir işe yaramaz. Liderlerin alacağı pozisyonlar çok ciddi belirleyici olacaktır" dedi.
- "Liderlerin açıklamaları seçim kampanyalarının parçasıydı"
MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, partilerin seçim kampanyası yürütecek kadar vakitlerinin olmadığını belirterek, "Liderlerin hükümet kurma sürecindeki açıklamaları seçim kampanyalarının parçasıydı" diye konuştu.
Aday belirleme sürecinin, partilerin seçim kampanyalarının önemli kısmını oluşturduğunu anlatan Kulat, "Siyasi partiler, kampanyalarının çok önemli bir bölümünü oluşturan aday tespiti meselesinde farklı bir yol takip ediyorlar bu sefer" dedi.
Kulat, konuya ilişkin şu görüşleri paylaştı:
"AK Parti'deki seçim kampanyalarının büyük kısmını temayül yoklamaları oluşturuyordu. Aday adayları çıkıp bölgelerinde yoğun bir tanıtım kampanyası yapıyorlardı parti teşkilatlarına yönelik ve bu AK Parti'nin seçim kampanyasının üçte ikilik bir bölümüydü. AK Parti bu dönemde seçim kampanyası içerisinde temayül yoklamasını aday belirlemede kullanmayacak.
CHP ile yaptığım görüşmelerde onların da seçim kampanyasında ifade ettikleri ön seçim meselesinin YSK'ya bildirerek yapmayacaklar. Büyük ihtimalle eski liste ile seçime girecekler. Bunun yanında belli sayıda bir revizyona gidecekler. Kampanyaların çok önemli bir bölümünü oluşturan aday tespiti meselesinde farklı bir yol takip ediyorlar bu sefer.
MHP'de büyük ölçüde 7 Haziran'da aldıkları oyları kendileri için bir başarı olarak görüyorlar. Bütün endişeler bu yüzde 16'nın altına düşürülmemesi olacak. MHP de gördüğüm kadarıyla mevcut listeleri koruyacak, çok az sayıda revizyona gidecek. MHP aday tespiti sürecini çok hareketli geçiren bir parti değildi ama bu sefer daha az zaman geçirecek.
HDP'de de aday önemli değil, parti ve ideoloji önemli. HDP, kampanyasını bunun üzerine yapıyor."
Seçim kampanyalarında en önemli argümanın terör ve operasyonlar olacağını kaydeden Kulat, "Bu seçim, 7 Haziran'daki gibi ekonominin çok konuşulacağı bir seçim olmayacak. Terör ve operasyonların konuşulacağı bir seçim olacak. Tamamen bunun üzerinde kurgulu bir durum olacak" diye konuştu.
CHP'nin seçim kampanyasının herkes tarafından merak edildiğini vurgulayan Kulat, "CHP ekonomi ağırlıklı bir kampanya yürütebilir" yorumunu yaptı.
Kulat, MHP'nin de AK Parti'yi "Çözüm Süreci" ile eleştireceğini ifade etti.