Cantürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2012 yılında yapılan "Gizli Bilgi ve Belge Bulundurma" operasyonu sırasında Safiye Köten'in üniversite öğrenci olduğunu ve aynı zamanda bir şirkette çalıştığını hatırlattı.
Operasyon sırasında müvekkili Safiye Köten'in evinde yapılan aramalara ilişkin görüntülerde "eksiklik" bulunduğunu, bunun her duruşmada dosyaya konulması amacıyla çaba harcadıklarını fakat sürekli olumsuz cevapla karşılaştıklarını kaydeden Cantürk, dava dosyasına ilişkin gizlilik kararının kalkmasının ardından görüntüleri mahkemeden talep ettiklerini, kendilerine 8 parça görüntü verildiğini ifade etti.
Ferhat Cantürk, verilen video kayıtları arasında mutfakta yapılan arama görüntülerinin yer almadığını dile getirerek "Müvekkilim, delil olarak öne sürülen malzemenin ele geçirildiği mutfakta çekim yapıldığını belirttiğinden biz ısrarla her duruşmada, dilekçede eksik görüntüler olduğunu ve görüntülerin tamamlanmasını istedik. Ama mahkemenin Organize Şube ile yaptığı yazışmalarda, görüntülerin ya bozuk ya da kayıp olduğu belirtildi. Görüntüleri mahkemeye vermediler. Dava sürecinde, Organize Şube'den paralel yapı temizlendikten sonra kayıp olduğunu söylediğimiz yeni görüntüler mahkemeye ulaştırıldı, bu görüntülerde her şey ortaya çıkıyor" dedi.
- "Müşteki sıfatıyla 15 saat ifade verdik"
Avukat Ferhat Cantürk, "İzmir Askeri Casusluk Davası" olarak bilinen davaya ilişkin soruşturma sürecinde, taraflı ve kasıtlı olarak usulsüzlükler yapıldığı, bu davanın şüphelilerini kamuoyunda itibarsızlaştırarak devlet bürokrasisinden ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden tasfiyesinin amaçlandığı yönündeki iddialar üzerine Paralel Devlet Yapılanması'na yönelik gerçekleştirilen operasyon sonrası müvekkili Safiye Kökten'in Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde bu kez müşteki sıfatıyla 15 saat süresiyle ifade verdiğini belirtti.
Müvekkilinin "Paralel Devlet Yapılanması"na yönelik operasyonu memnuniyetle karşıladığını ve "kendisine bu kumpası kuran herkesin cezalandırılmasını" istediğini kaydeden Cantürk, "Ama müvekkilim ayrıca şunu söyledi; 'bize yapılan hukuksuzluklar onlara yapılmasın'. Benim görüştüğüm bütün sanık ve vekillerin talebi, kendilerine yapılan hukuksuzlukların şu anda gözaltına bulunanlara yapılmaması yönünde" ifadesini kullandı.
Müvekkilinin suçlamalar nedeniyle 27 ay tutuklu kalmasının, kendisi ve ailesinin psikolojisini olumsuz yönde etkilediği belirten Cantürk "Cezaevindeyken müvekkilimin psikolojisi de bozuldu. Hakkındaki özellikle casusluk suçlamasından dolayı diğer hükümlü ve tutuklulardan tepki gördüler. Mülki amir olan babası nedeniyle de fiziki ve psikolojik şiddet gördü. Cezaevine görüşmeye gittiğimde psikolojisini iyi görmüyordum, ailesi kendisine çok destek oldu" diye konuştu.
- "O şapkanın sahibi DNA incelemesiyle bulunsun"
Cantürk, dava dosyasında eksiklerin olduğunu, bunlardan birinin müvekkilinin evinde yapılan aramaya ilişkin yeni görüntülerde görülen ve delil olduğu öne sürülen malzemelerle birlikte bulunan şapka olduğunu vurguladı. Şapkanın kime ait olduğunun belirlenmesi için duruşma süresince "üzerindeki terden DNA incelenmesi yapılmasını" istediklerini anlatan Cantürk, şunları kaydetti:
"Şapkanın özelliği, delil olduğu belirtilen malzemelerle aynı poşetten çıkması. Ama nedense aramayı yapan polisler şapkayı almayıp evde bırakıyorlar. Müvekkilimin ailesi durumu fark edince, ertesi gün tutanakla polise teslim ediyor. Şapkanın dosyayla bir bağlantısının olabileceğini düşündüğümüzden DNA incelemesi istedik. Ama bu talebimizi mahkeme henüz değerlendirmedi, bir inceleme yapılmadı. Ayrıca yeni çıkan video kayıtlarında aramaya katılan bir polis, 'gizli belge değil mi bunlar?' diyor. Arama yapan polisler poşettekileri görür görmez gizli belge olduğunu nasıl tespit ediyor, ilginç."