Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, sanıklar ve avukatları Cumhuriyet Savcısı'nın esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
Sanık sözleşmeli subay adayı Batıkan Türkdönmez, Kara Harp Okulu'nda bulundukları sırada alarm verildiğini, bunun üzerine herkesin boş tüfekleri alarak içtima alanında toplandığını belirtti.
Burada okula yönelik terör saldırısı olabileceği gerekçesiyle kursiyerlerin tahliye edileceğinin söylendiğini aktaran Türkdönmez, daha sonra kursiyerlerden gruplar oluşturularak helikopterlere yönlendirildiklerini anlattı.
Bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'na helikopterlerin iniş yaptığını belirten Türkdönmez, burada silah seslerinin gelmesi üzerine herkesin kendisini koruyabileceği bir yere saklandığını savundu.
İlerleyen saatlerde sanık eski üsteğmen Hasan Ali Seyrek'in kendilerine ulaşarak kandırıldıklarını söylediğini bildiren Türkdönmez, "Seyrek, kanunsuz bir işin içine çekilmek istendiğimizi söyleyerek bizi ilk fırsatta oradan çıkaracağını anlattı. Akabinde gruplar halinde Seyrek'in öncülüğünde oradan kaçtık ve polise sığındık. Darbe girişiminde yer almadım, Genelkurmaya kandırılarak götürüldük, dava sürecinde bu ortaya çıktı. Beraatimi istiyorum." savunmasını yaptı.
- "Bizi bu duruma düşürenlerden şikayetçiyim"
Sanık sözleşmeli subay adayı Batuhan Kaya da daha önceki duruşmada verdiği ifadeyi tekrarladığını belirterek, beraatını talep etti.
Ordu içindeki katı hiyerarşik yapı nedeniyle üst rütbeli askerlerin bile emir komutayı sorgulamaya yetkili olmadığını ifade eden Kaya, 4 aylık askeri geçmişi olan bir kursiyerin emirlere karşı gelme gücünün olmadığını kaydetti.
Cumhuriyet Savcısı'nın, mütalaasında lehine olacak birçok duruma değinmediğini savunan Kaya, "Bizler, o gece yaşananları tam olarak idrak edecek kadar askeri deneyimi olmayan 4 aylık askerlerdik. Kandırılarak, güvenli bölgeye götürüleceğiz diye helikopterlere bindirilerek Genelkurmay Başkanlığına getirildik. Kimseye zarar vermeden sabah saatlerine kadar konumumuzu koruduk. Bizi bu duruma düşürenlerden şikayetçiyim, beraatımı talep ediyorum." diye konuştu.
Emekli bir tuğgeneralin oğlu olduğunu, hiçbir illegal örgütle ilişkisinin bulunmadığını anlatan Kaya, darbe girişiminde yer almadığını sözlerine ekledi.
Sanık sözleşmeli subay adayı Gökhan Aydın da diğer sanıklar gibi kandırıldını ve Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini belirterek, suçsuz olduğunu savundu.
Aydın, karargahta kaldığı süre boyunca kimseye ateş etmediğini, darbeye girişimine katkı sunacak bir eylemde bulunmadığını öne sürdü.
Tanımadığı bir binbaşının sivillere ateş etmesi için kendisine emir verdiğini ancak bu talimatı yerine getirmediğini iddia eden Aydın, "Bir binbaşının 'vatandaşı vurun' emrini yerine getirmediğime oradaki siviller şahittir. Bu durum kamera kayıtlarıyla da sabittir. Kimseye ateş etmediğim gibi vurulan vatandaşları karargahın dışına taşımadım. Beraatımı talep ediyorum." dedi.
Sanık Metin Atak da Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'na getirildiklerinde ortamın savaş alanını andırdığını gördüğünü ifade etti. Kendisi gibi kursiyer olan sanık Oktay Şahin ile polisi arayarak içinde bulundukları durumu anlattıklarını belirten Atak, "Polise, burada tuzağa düştüğümüzü söyleyip nasıl kaçabileceğimizi sorduk. Demir parmaklıkların kesilmesiyle vurulmayı göze alarak oradan kaçtık. Suçsuzum, beraatimi istiyorum." diye konuştu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.