Kurulun 14 Aralık'ta gerçekleştirdiği toplantısına ilişkin yayımlanan özette, küresel büyümeye ilişkin 3. çeyrek verilerinin, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin eşanlı bir şekilde devam ettiğini gösterdiği belirtildi.
Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) göstergelerinin, her iki ülke grubu için de büyümeye işaret eden seviyelerde olması ve 2017 ve 2018 büyüme tahminlerinin yılbaşına göre yukarı güncellenmesinin, küresel ekonomik görünümün istikrarlı seyrini teyit ettiği aktarılan özette, küresel enflasyonun da istikrarlı seyrini koruduğu vurgulandı.
Özette, gelecek dönemde, olumlu küresel büyüme görünümüne dair aşağı yönlü risk oluşturabilecek unsurların başında Orta Doğu ve Kore yarımadası ile ilgili jeopolitik gelişmeler ve dış ticarette artan korumacı söylemlerin çeşitli dış ticaret müzakerelerine yansımasının sayılabileceği ifade edildi.
Bunların yanı sıra ABD'de yasalaşması muhtemel vergi reformunun, küresel ekonomik görünüm açısından pozitif bir risk unsuru olarak değerlendirildiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
"Son dönemde OPEC'in üretimi kısma kararının uzatılması sonrasında destek bulan petrol fiyatları küresel enflasyondaki istikrarlı seyri bozabilecek temel unsur olarak görünse de, ABD'de petrol üretiminin artması söz konusu eğilimi sınırlamaktadır. Başta ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) olmak üzere, gelişmiş ülkeler para politikasında normalleşme adımlarını devam ettirmektedir.
Söz konusu adımların beklentiler paralelinde gerçekleşmesi nedeniyle mevcut durumda piyasa tepkisi ılımlı seyretmektedir. Ancak ABD faiz oranları üzerindeki riskler yukarı yönlüdür. Vergi reformunun devreye girme olasılığı ABD'deki hisse senedi piyasasına dair olumlu beklentileri beslerken, söz konusu politikanın bütçe açıklarında artışa neden olması durumunda ABD hazine tahvil faiz oranlarındaki artışın öngörülenden daha hızlı gerçekleşebileceği değerlendirilmektedir."
- "Türkiye'ye yönelik portföy yatırımları toparlandı"
PPK Özetinde, küresel iktisadi faaliyet ve ticaret hacmindeki olumlu görünümün yanı sıra küresel risk iştahının sürmesi sayesinde gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy girişlerinin güçlü seyrettiği bildirildi.
Eylül ortalarından sonra ivme kaybeden Türkiye'ye yönelik portföy yatırımlarının yakın dönemde jeopolitik risklerin azalmaya başlamasıyla tekrar toparlandığı vurgulanan özette, "Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı kredilerde tanımlanan üst sınıra ulaşılmasıyla kredi büyümesi geçmiş yıllar ortalamalarına yakın seviyelerde seyretmektedir. Yılın ilk yarısında kaydedilen güçlü ivmelenmenin ardından, yılın ikinci yarısında dengelenmiş bulunan kredi büyümesinin toplam talep ve iktisadi faaliyete yansımaları yakından takip edilmektedir." denildi.
Özette, 3. çeyrekteki iktisadi faaliyet ve toplam talep gelişmelerinin, öngörülerle büyük ölçüde uyumlu şekilde gerçekleştiğine işaret edilerek, şu görüşler dile getirildi:
"Dördüncü çeyrekte, ek kredi ivmesinin büyümeye verdiği desteğin zayıflaması ve dayanıklı mallara uygulanan vergi teşviklerinin son bulmasıyla yurt içi talepte bir miktar yavaşlama beklenmekte ve büyümenin ana eğilimine yönelmeye başlayacağı öngörülmektedir. Önümüzdeki dönemde, turizmde süregelen toparlanmanın, küresel büyüme görünümündeki iyileşmenin ve reel kurun destekleyici seyrinin ihracat kanalıyla büyümeye ve cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi beklenmektedir.
Mevcut görünüm altında, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler, sermaye akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmeler iktisadi faaliyet açısından önemli rol oynamaya devam etmektedir. Bu faktörlerden kaynaklanabilecek döviz kuru oynaklıkları, finansal koşulların iktisadi faaliyete verebileceği desteğin zamanlaması ve gücü üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. Bu kapsamda yakın dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybının yurt içi talebi sınırlayıcı etkilerinin ihracat kanalıyla kısmen dengelenebileceği değerlendirilmektedir."
- "İhtiyaç halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir"
PPK özetinde, son dönemde petrol ve metal başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükseliş ve döviz kuru gelişmelerinin, maliyet kanalıyla enflasyondaki yükselişin temel belirleyicileri olduğu belirtildi.
İktisadi faaliyetin güçlü seyrinin, maliyet baskılarının enflasyon üzerinde hissedilir olmasında rol oynadığına işaret edilen özette, aralık ayında baz etkileriyle birlikte tüketici enflasyonunun belirgin oranda gerilemesinin, ancak yüksek seviyesini korumasının beklendiği bildirildi.
Özette, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmelerin, fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaya devam ettiği aktarılarak, "Söz konusu riskler ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyri enflasyon görünümünde Aralık 2017'de ve 2018'in ilk aylarında gözlenmesi beklenen iyileşmeyi sınırlayabilecektir." denildi.
Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında henüz bir iyileşme gözlenmemesinin, enflasyon görünümünü olumsuz etkilediği vurgulanan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Bu çerçevede Kurul, parasal duruşun sıkılaştırılmasına karar vermiştir. Öncelikle 22 Kasım 2017'edn itibaren TCMB fonlamasının tamamı Geç Likidite penceresinden yapılmış ve ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yaklaşık 25 baz puan yükselerek 12,25 seviyesinde oluşması sağlanmıştır. Ayrıca, Kurul aralık ayındaki toplantısında, Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde borç verme faiz oranını yüzde 12,25'ten yüzde 12,75'e yükseltmiştir.
TCMB fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Kurul, para politikasını oluştururken orta vadeli enflasyon görünümünü dikkate almakta ve dolayısıyla enflasyonda yıl içinde gözlenmesi beklenen baz etkileri kaynaklı dalgalanmalardan ziyade enflasyonun ana eğilimindeki gelişmelere odaklanmaktadır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir."
- "Yapısal adımlara devam edilmesi fiyat istikrarına katkıda bulunacak"
Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği vurgulandı.
Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı aktarılan özette, "Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir." ifadesi kullanıldı.
Özette, son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu belirtilerek, mali disiplinin sağladığı alan kullanılarak yakın dönemde dengeleyici maliye politikasının uygulanabildiği ifade edildi.
Döngü karşıtı maliye politikası uygulama kapasitesini güçlendirecek yapısal tedbirlerin, maliye ve para politikası eş güdümüne katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı destekleyeceği dile getirilen özette, enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal adımlara devam edilmesinin de fiyat istikrarına ve toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacağı değerlendirmesinde bulunuldu.
(Bitti)