MHP Genel Sekreteri Büyükataman:
'Öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki milletvekilimiz Atila Kaya'nın görüşleri partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır'- 'Ayrıca esef verici olan CHP ve yandaşları ile aynı hizada yer almış olması, kendi adına bir talihsizliktir. Türk milletine karşı kin duyanlar, kinler arası diyalog kuranlar tamamdır da Atila Kaya'ya ne olmaktadır? Neden rahatsız olmuştur?'

Oluşturma Tarihi: 2017-12-26 18:12:48

Güncelleme Tarihi: 2017-12-26 18:12:48

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, partisinin İstanbul Milletvekili Atila Kaya'nın 695 ve 696 sayılı kanun hükmende kararnamelerle (KHK) ilgili sözlerine ilişkin, "Öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki milletvekilimiz Atila Kaya'nın görüşleri partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır. Ayrıca esef verici olan CHP ve yandaşları ile aynı hizada yer almış olması kendi adına bir talihsizliktir. Türk milletine karşı kin duyanlar, kinler arası diyalog kuranlar tamamdır da Atila Kaya'ya ne olmaktadır? Neden rahatsız olmuştur?" ifadesini kullandı.

Büyükataman, yaptığı yazılı açıklamada, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında yayınlanan KHK'lerle partisinin İstanbul Milletvekili Kaya'nın, "Yeni iki KHK, Anayasanın üstünlüğü, hukuk devleti anlayışının konulduğu tabuta son bir çivi çakmak anlamına geliyor." şeklinde tepki gösterdiğini anımsattı.

Büyükataman, "Öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki milletvekilimiz Atila Kaya'nın görüşleri partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır. Ayrıca esef verici olan CHP ve yandaşları ile aynı hizada yer almış olması kendi adına bir talihsizliktir. Türk milletine karşı kin duyanlar, kinler arası diyalog kuranlar tamamdır da Atila Kaya'ya ne olmaktadır? Neden rahatsız olmuştur? Partimizin bu konudaki görüşleri Sayın Genel Başkanımız tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır." açıklamasında bulundu.

KHK ile 6755 sayılı kanunun 37. maddesine eklenen 2. fıkrada, sorumsuzluk hallerini düzenleyen eylemlerin gerçekleştirildiği zaman aralığıyla ilgili tartışmaların vuku bulduğunu anımsatan Büyükataman, kamuoyunun maddedeki eylemlerin niteliğiyle değil, eylemlerin gerçekleştiği zaman aralığına ilişkin tartışmalara mahkum edildiğini ifade etti.

Büyükataman, tartışmalara sebep olan 6755 sayılı kanunun 37. maddesinin 1. fıkrasında getirilen hukuki, idari, mali ve cezai sorumsuzluk halinin, eylemlerin niteliği bakımından açık bir sınırlamaya tabi tutulduğunu belirtti.

- "15 Temmuz alçak darbe girişimine karşı durmak meşru bir haktır"

Bu eylemlerin yalnızca darbe teşebbüsü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Büyükataman, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Zira 1. fıkranın 1. cümlesinde açıkça 'darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin' ibaresi, kanun koyucunun maksadının somut, açık, anlaşılır ve her türlü şüpheden uzak bir şekilde darbe ve darbeye teşebbüs eylemi sayılabilecek hususları kapsadığını göstermektedir. Dolayısıyla darbe teşebbüsünün olmadığı bir ortamda ister asker ve polis isterse sivil kimselerin yaptığı eylemler, bu kanunun kapsamı dışında kalacaktır. Kaldı ki 15 Temmuz alçak darbe girişimine karşı durmak, gerek kamu görevlileri gerek diğer vatandaşlarımız bakımından meşru bir haktır. Zira bu girişimin failleri ve azmettiricileri, üzerine titrediğimiz Türkiye Cumhuriyeti devletini ve onun kuruluş esasları içinde nadide bir yere sahip hukuk devleti ilkesini ayaklar altına alarak her Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşına bu düzene sahip çıkma ve bu hain girişime direnme hakkını vermiştir."

Evrensel hukuk ilkelerinin en önemlilerinden biri olan meşru müdafaa hakkının, tam da böylesi bir gayrimeşru ve haksız saldırı karşısında kabul edildiğine ve insanlığın ortak kazanımı olarak hukuk alemi içinde yerini aldığına dikkati çeken Büyükataman, "Bu sebeple 6755 sayılı kanunun getirdiği sorumsuzluk hali, Türk milletinin zaten sahip olduğu meşru müdafaa hakkını tahkim etmiştir. Meseleye bu boyutuyla da dikkati çekmek varlığını Türk milletine adamış Milliyetçi Hareket Partisi bakımından bir kutlu görevdir." değerlendirmesinde bulundu.