Osmaniye'deki programları kapsamında esnafı ziyaret eden Bakan Yılmaz, Devlet Bahçeli Meydanı'ndaki taksi durağında şoförlerle sohbet etti. Burada Yılmaz'a çay ve Osmaniye simidi ikram edildi.
Daha sonra partisinin il başkanlığı önünden halka hitap eden Yılmaz, 15 yıldır milletin desteğiyle ülkeyi yönettiklerini ve halktan aldıkları bu vekaleti hakkıyla yerine getirdiklerini düşündüklerini söyledi.
Bakan Yılmaz, bazılarının insanlara karamsarlık pompaladığını belirterek, şöyle devam etti:
"Ne diyor '16 Nisan'da bir halk oylaması var. Bu halk oylamasında ola ki millet yanlış karar verirse Türkiye karanlığa gider.' diyor. İyi de bu halk gerçekten irfan sahibi bir halk. Bu halkın şu ana kadar girmiş olduğu seçimlerde hiç yanlış karar verdiği görüldü mü? Sen bu halkına güvenirsen, bu deyimlerinin de hepsinin boş olduğunu göreceksin, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yeni bir sistem geliyor, bu sistemi güzel kardeşlerim, Ankara'da merkezde biz yapmadık. Bu sistemi siz kabul ettiniz. Neden kabul ettiniz? 2007'de. Biliyorsunuz parlamenter demokratik sistemde cumhurbaşkanı meclis tarafından seçilir. Biz Cumhurbaşkanını seçmek istedik, Abdullah Gül'ü aday gösterdik, meclisten Abdullah Gül'ü seçtiler mi? Başbakanımızın tabiriyle icat çıkardılar, 'meclisin toplanabilmesi için 367 gerekir.' dediler. Yani parlamentodan bize cumhurbaşkanı seçtirmediler. Onun üzerine biz ne yaptık, millete sorduk, ne cevap verdiniz? 'evet', 'Cumhurbaşkanını biz seçmek isteriz.' dediniz, bu milletin kararı mı? hem de yüzde 68-69 gibi bir oy oranıyla. Oysa milletin iradesi belli. Millet seçmeye devam edecek."
- "İki başlılığı ortadan kaldırmak istiyoruz"
"Hayır" için vatandaşlara gelenlerin olduğunu ifade eden Yılmaz, vatandaşlardan onlara Türkiye'deki gibi "cumhurbaşkanına, tek bir yetki vermiş dünyada başka ülke olup olmadığını" sormalarını istedi.
Bakan Yılmaz, Türkiye'de cumhurbaşkanına verilen yetkinin başkanlık sisteminde başkanlara verilen yetkiyle aynı olduğunu dile getirdi.
İki başlılığı ortadan kaldırmak istediklerini vurgulayan Yılmaz, "Şimdi bir sıkıntı olmadığından dolayı bazılarının kafasında soru vardı, 'niye böyle oluyor?' diye. Başbakanımız ile Cumhurbaşkanımız aynı dava, aynı yol arkadaşı, sıkıntı çıkmaz, ama yarın farklı partiden birisi geldiğinde, birincisi bu iki başlılık Türkiye'yi çıkmaza götürür, Türkiye'ye zaman kaybına neden olur. O zaman istesek de anayasa değişikliğini yapamayız, sizin önünüze getiremeyiz. Bakın, şimdi uyum varken, yanımıza Milliyetçi Hareket Partisi'ni de almışken bile ne kadar zor getirdiğimizi biliyorsunuz." ifadesini kullandı.
- "Yargının da milletle bağının oluşturulması gerekli"
Bakan Yılmaz, devletin üç ayağının bulunduğuna ve bunların millet adına karar verdiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Birisi parlamento, milletvekillerimiz. Diğeri cumhurbaşkanı, diğer ayağı yürütme. Yürütmeyi sen seçmek istiyor musun? Sorulan soru bu. Millet 'Evet' der mi? Milli irade çarpıtmalarına fırsat vermemek için bu aziz milletin yasamayı belirlediği gibi yürütmeyi de kendisi belirleyecektir. Yürütmeye 'Evet' diyor muyuz, millet belirlesin mi? 'Evet' diyoruz bundan hiç şüphemiz yok. Bilin ki millet yanılmaz. 'Devletin üç organı var' dedik, yasama millet belirledi, yürütme inşallah referandumdan çıkarsa millet belirleyecek, bir de yargı var. Yargı, bakın mahkemelerin kararlarına 'Türk milleti adına karar vermeye' yetkili. Türk milleti adına karar verme yetkisini sana kim verdi, millete sordun mu, bu yetkiyi aldın mı? Yok. Nereden aldın bu dayanağı, anayasada bir cümle var ,'Türk milleti egemenliğini bu anayasada belirtilen organlar marifetiyle kullanır' diye. Sadece bu cümleye dayanarak milletten yargıya ilişkin yetkiyi yargı kullanıyor. İyi ama milletin yargısı değişmez mi, 40'daki, 60'daki, 90'lardaki milli irade var mı?"
Bir şekilde yargının da milletle bağının oluşturulması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Bu bağ şimdiye kadar yoktu, ancak bu anayasa değişikliği, milletin önüne getirilip de 16 Nisan'da halk oyuna sunulacak hususta, bir husus daha soruluyor. Hakimler ve Savcılar Kurulu, 'yüksek' kelimesi kaldırılıyor. Buranın 11 seçilmiş üyesi olacak, ikisi doğal üye adalet bakanı ve müsteşarı, 11 üyesini milli irade dolaylı yoldan belirlesin mi? Dolayısıyla Hakimler Savcılar Kurulunun üyelerini 'milli iradenin seçmiş olduğu temsilciler belirlesin' derseniz, işte yargının da milli iradeyle bağını kurmuş olacağız." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bu sistem uzlaşma sistemi"
Yılmaz, getirilen sistemin daha demokratik olduğunu belirterek, bu sistem geçerse yüzde 44 ile 34 ile milleti yönetebilmenin imkansız olduğunu söyledi.
Bu sistemin uzlaşmayı da getirdiğini ifade eden Yılmaz, hiçbir partinin tek başına yüzde 50 oy alamayacağını, yüzde 50'nin üzerinde oy almak için mutlaka uzlaşmaya açık olmak gerektiğini dile getirdi.
Bakan Yılmaz, halk oylamasının daha kabul edilmeden, sandığa gitmeden Cumhuriyet Halk Partisi'ni olumlu yönde değiştirdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"16 Nisan'da geçerse Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletini olumlu yönde değiştirecektir. Cumhuriyet Halk Partisi'ni nasıl olumlu yönde değiştirdi? Ne diyordu bu oylamalar yapılırken 'Anayasa Mahkemesine gideceğim'. Gitti mi yok, işte olumlu değiştirdi. Cumhuriyet Halk Partisi eskiden başörtüsüne irtica derlerdi. Şimdi Maltepe'de başörtülü bir kardeşimize biri uygunsuz harekette bulununca Kılıçdaroğlu, bu kardeşimizi ziyarete gitti. Cumhuriyet Halk Partisi'ni olumlu yönde değiştirdi mi, değiştirdi. Halk oylamasının adı yetti. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne şimdiye kadar 'AKP' diyordu, şimdi ilk defa AK Parti demeye başladı. Çünkü kutuplaşmanın bu sistemde geçer akçe olmadığını görecek, fark edecek. Ondan sonra AK Parti demeye başladı. Bu sistem uzlaşma sistemi. 16 Nisan'da, daha demokratik bir sistem mi istiyoruz, daha uzlaşma olsun mu istiyoruz, barış huzur olsun diyorsak 'Evet' diyeceğiz."
Yılmaz, Türkiye'nin bugününün dünden daha iyi olduğunu, birlik ve beraberliğin korunmasıyla yarınının da bugünden daha iyi olacağını ifade etti.