Aydemir, yaptığı yazılı açıklamada, başka nedenlerin yanı sıra genelde nefes borusuna kaçan gıda parçalarının neden olduğu nefes tıkanmasının tedavisinin mümkün olduğunu bildirdi.
Ani gelişen nefes borusunu tıkayıcı nedenlerin genelde kişilerin nefes borusuna kaçırdığı gıda parçaları olduğunu aktaran Aydemir, "Uzun sürede, yavaş gelişen ve hastayı ciddi solunum sıkıntısına sokan (nefes borusunu tıkayıcı) sebepler; iyi ya da kötü huylu tümörler, uzun süre solunum cihazına bağlı kalınması ve nefes borusunun direkt yaralanması olarak sayılabilir. Tüm bu nedenler, dikkatlice hastayı dinleyerek ve tam bir fizik muayene ile tespit edilecek sağlık sorunlarıdır ve hastalarda ortak olarak farklı seyirlerde nefes darlığı şikayeti oluşturur. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus; KOAH, astım gibi hastalıklarda sık görülen nefes darlığı şikayetinin bu tip durumlarda karşımıza çıkabileceği unutulmamalıdır ve tedavinin gecikmeden yapılması sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı.
- "Yemek yerken konuşmak, nefes borusuna yemek kaçmasına neden olabilir"
Cüneyt Aydemir, nefes borusuna yemek kaçırma konusuna değinerek, vücudun kendisini korumak için inanılmaz mekanizmaları bulunduğunu, yapısal olarak böyle bir durumu yaşamanın aslında çok kolay olmadığını bildirdi.
Yemek yerken konuşmaya devam etmenin en büyük nedenlerden biri olduğunu vurgulayan Aydemir, şunları kaydetti:
"Nefes borunuza küçücük bir meyve-sebze tanesi bile kaçtığında öksürük refleksimiz hemen devreye girerek kuvvetli öksürük ile yabancı maddeyi dışarı atmamızı ve içeride salgılanan maddelerle bölgenin temizlenmesini sağlıyor. Büyük bir parça kaçtığında ise acil olarak kişinin yanındaki kişilerin desteği ile karına bası uygulayarak (heimlich manevrası) çıkarması kolaylaştırılır. Bazen ölümcül olabilecek bu ani durumdan kurtulmak vatandaşlarımızın ilk yardım eğitimleri almasının önemini de bir kez daha ortaya çıkarıyor."
Aydemir, kansere bağlı ölümlerde ilk sırayı akciğer kanserinin aldığını, sık görülen bu kanser türünün nefes yolunu daraltmasının ve tıkamasının da oldukça sık yaşandığını bildirdi.
Tıkanan hava yolu nedeniyle hastanın onkolojik tedavilerine devam etmesinin gelişen enfeksiyonlardan dolayı imkansız hale gelebildiğini aktaran Aydemir, "Genellikle ileri dönem kanser vakalarında gördüğümüz bu durum; tedavi edilmez gibi algılanabiliyor. Ancak tanısal görüntüleme yöntemleri ve tanısal bronskoskopik değerlendirme ile bu grup hastalarda faydalı olabileceğimiz durumları tespit edebiliyoruz. Terapotik bronkoskopik yöntemleri ile tıkalı nefes borusuna lazer, koter, cryo, balon gibi özel yardımcı teknikler kullanarak açabiliyoruz. Açılmış olan nefes borusunun yeniden tıkanmasına engel olmak için darlık bulunan bölgeye silikon ya da metal stentler yerleştirebiliyoruz. Böylece hastanın daha rahat nefes alması ve diğer tedavilerine devam edebilmesini sağlayabiliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- Solunum cihazına bağlı hastalarda yaşanan sorunlar
Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Aydemir, solunum cihazına bağlı hastalarda ortaya çıkan sorunlara ilişkin, şunları kaydetti:
"Hastaların yoğun bakım ünitelerinde nefes borusuna yerleştirilen bir tüp ile solunum fonksiyonunu desteklemek için ventilatör denilen solunum cihazına bağlanıp takip edildiği süreçlerde, trakea dediğimiz ana soluk borusunda darlıklar gelişebilmektedir. Bu durum aslında bası altında kalan bölgenin gösterdiği bir reaksiyondur. Ancak bu reaksiyon soluk borusunun daralarak hastanın rahat nefes almasını engelleyecek düzeylere ulaşabilir. Hatta nefes alamama durumunda trakeostomi denilen boyunda açılacak delik vasıtasıyla nefes almasının sağlanması bile gerekebilir. Bu hastalarda ilk tercih edilen daralmış olan trakea kısmının cerrahi olarak çıkarılması ve yeniden uç uca dikilerek sorunun ortadan kaldırılmasıdır."
Aydemir, astım ve KOAH gibi hastalıklarda ortaya çıkan nefes darlığı şikayetinin nefes borusunun daralmasına ve tıkanmasına neden olabilecek hastalıklarda da olabileceğinin akıldan çıkarılmaması gerektiğini vurguladı.
Bugünün teknolojileri sayesinde nefes borusunun içine müdahale ederek bu hastalıkların tedavi edilme şansı olduğunu aktaran Aydemir, "Hem tanısal hem de terapötik bronkoskopik işlemlerle birçok hastanın hayatı çok daha güvenli ve konforlu hale getirilmektedir." ifadesini kullandı.