Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan küresel ısınma sonucunda normalde Nisan-Mayıs aylarında çimlenen tatala bitkisinin Kasım ayında yaşanan sıcaklıklarla birlikte yeniden yetişmesinin zehirlenmelerde büyük payı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülendam Tümen, ıspanak ile tatala bitkisinin benzerlikten dolayı karıştırıldığını ifade etti. Üreticilerin ıspanak toplarken ve ev hanımlarının da mutfakta ıspanağa benzeyen tatala bitkisinin ayrılması gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Gülendam Tümen, küresel ısınma konusunda da yetkililerin gerekenleri yapmasını istedi. Küresel ısınma hakkında da açıklamalarda bulunan Gülendam Tümen, 2100 yılına gelindiğinde Akdeniz ve Ege'de otsulluğun biteceğini de ileri sürdü. Tümen, yaşanan küresel ısınmayla ilgili örneği ise fakülte bahçesinde açan leylak ağaçlarını göstererek verdi.
"Ispanak değil tatala zehirliyor"
Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülendam Tümen İhlas Haber Ajansı'na ıspanak zehirlenmeleriyle ilgili yaptığı açıklamada, "Ülkemizde son günlerde bir ıspanak zehirlenmesi yaşadık ve bu ıspanak zehirlenmesinin sebebi; ıspanak demetlerine karışan halk arasında yöresel ismi tatala, tercüme adı şeytan elması olan Datura Stramonium'dan ileri geldiği bulundu. Peki tatala dediğimiz Datura Stramonium neden bu kadar asırdır, binlerce yıldır yenen ıspanağa zehirli bir ot olarak karışmadı da, bu son olarak bunu yaşadık. Bunun üzerinde hiç kimse durmadı. Bunun sebebi tamamen küresel ısınmaya bağlı. Çünkü tatala, şeytan elması dediğimiz Datura Stramonium yabani bir bitkidir, tohumlarını Ağustos sonu Eylül başı toprağa atar ve bunlar Mayıs ayında çimlenir. Fakat bu kadar sıcak giden havalar ki Kasım ayında ülkemizde 28 dereceye kadar çıkan sıcaklık ve bunun yanında tarlalarda yapılan sulama â€"ıspanağı yetiştirmeniz için sulama lazım- tohumların yeniden çimlenmesine sebep oldu. Biz bunu yaptığımız arazi çalışmaları sırasında Ekim ayı ortalarında İznik bölgesinde yaptığımız arazi çalışmalarında sebze ve meyve yetiştirilen ekili tarlalarda bu tatalanın, Datura Stramonium tekrar çimlenip çıktığını ve 10 santime kadar yükseldiğini gördük. Tabi bu mevsimde dejatatif devrini tam olarak tamamlaması mümkün değil. Yani 50-60 santime çıkması mümkün değil. Ama havalar böyle gittiği için çimlenerek 10-15 santimi bulabiliyor. Tatala bütün Türkiye'de yetişiyor. Baktığınız zaman yetişme alanlarına; İç Anadolu'da, Ege'de, Akdeniz'de, Karadeniz'de görebiliyoruz. Bu ıspanakların da İç Anadolu Bölgesi'nde Kızılcahamam yöresinden getirildiği yazılıyordu basında. Oralarda da çimlenerek yetiştiği ve toplayanların gözünden kaçtı. Çünkü yaprağın ilk yaprakları eğer dikkatli bakmazsanız ıspanakla karıştırabileceğiniz şekilde. Yani bundan sonra Türkiye'de sadece ıspanak dışında değil, başka yetiştirilen sebzelerde de bu tip olaylarla karşılaşmamız mümkün. Çok dikkatli olmamız ve ev hanımlarına büyük görev düşüyor. Ispanakları çok iyi ayıklamaları ve değişik gördükleri otları ıspanağın içinden almaları gerekiyor. Yani burada zehirlenmelerde ıspanağı suçu yok. Herkes korktu ıspanak almadı. Ama aslında korku yabancı otlardan gelmeli ve bunun için de toplanma sırasında ve pişirilmeden önce yıkanma sırasında bu otların çok güzel, dikkatli bakılarak ayıklanması gerekiyor" diye konuştu.
"Küresel ısınma konusunda gerekli tedbirler alınmalı"
Küresel ısınmanın tüm dünyanın sorunu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Gülendam Tümen, küresel ısınmaya örnek olarak fakülte bahçesindeki leylakların açmasını örnek gösterdi. Tümen, "Küresel ısınma bundan sonra sadece ülkemizde değil, tüm dünyada en büyük tehdit durumunda ve iklimdeki değişiklik yağmur rejimlerini bozuyor, sıcaklıklar aratıyor ve karbondioksit oranının yükselmesinden dolayı dünyada bir sera etkisi yaşıyoruz. Peki, biz vatandaş olarak ne yapmamız gerekiyor? Vatandaş olarak yapacağımız şey; evlerde kullandığımız suları çok dikkatli kullanmamız gerekiyor. Çünkü barajlarda bu yağmursuz geçen günlerden dolayı su oranları çok düşüyor. Mesela iki gün önce haberlerde vardı; İstanbul ve çevresinde İstanbul'u besleyen barajların yüzde 34 seviyelerine düştüğünü hepimiz duyduk. Suyu düzgün kullanmamız lazım. Bir diğer vazife de tabi ülkeleri yönetenlere düşüyor. Çünkü karbondioksit oranını yükselten işletmeler kurulduğu zaman bunlarda baca sistemlerinin saldıkları karbondioksiti en aza düşürecek şekilde çalışmaları için tedbirler alması gerekiyor. Çünkü ülkemizde maalesef baca sistemleri var, Çevre Bakanlığı istediği için yapıyorlar ama bunu maliyetli diye çalıştırmaktan kaçıyorlar. Yani mümkün olduğu kadar karbondioksit oranını yükseltmeyen bir sistemle çalışmaları gerekiyor. Bir diğer özellik de ağaçlandırmaya çok önem vermeliyiz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda bir seferberlik yaptı. Bu çok iyi bir şey" ifadelerini kullandı.
"2100 yılında Ege ve Akdeniz'de otsul kalmayacak"
Birleşmiş Milletler'in yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye'de 2100'lü yıllara gelindiğinde küresel ısınmadan dolayı yaşanacak sorunlar hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Gülendam Tümen, "Birleşmiş Milletler'in iklim rejimiyle uğraşan departmanı dünyada 2050 ve 2100'lerde yağmur rejimlerini ve ovaların, havzaların bunlardan nasıl etkileneceğiyle ilgili bir çalışma yapmış. Bu çalışmada bizde Küçük Menderes ele alınmış ve yapılan çalışmaların sonunda 2100'lere gelindiğinde Türkiye'de Akdeniz ve Ege'de seracılık yapılamayacak kadar şiddetli sıcakların ve kuraklıkların yaşanacağı, eğer bir seracılık yapılacaksa bunun Uşak, Afyon gibi 1000 metreyi geçen yerlere kayacağıyla ilgili çok önemli ve vahim raporlar bulunmakta. Akdeniz ve Ege'de çölleşme tamamen görülecek. Çünkü çöl dediğimiz zaman bu çölü oluşturan tamamen bir yağmur rejimidir. Yani çöl deyince daima kumların olduğu yerler değil, yağmur rejiminin azaldığı yerler akla gelmelidir. 2100 yılına gelindiğinde Akdeniz ve Ege'de hemen hemen otsular bitmiş olacak. Ancak C 4 bitkileri dediğimiz kuraklığa dayanıklı olanlar kalabilecek" dedi.
"Küresel ısınma leylak ağaçlarını da yanılttı"
Tümen yaptığı açıklamaların ardından fakülte bahçesine inerek, leylak ağaçlarının açmasını gösterdi. Leylak ağaçlarının normalde ilk baharın ilk aylarında açtığını ifade etti.
Ispanak satıcısı da dertli
Ispanaktan zehirlenmelerle ilgili gündem sonrasında Balıkesir'in en büyük sokak pazarı Cumartesi Pazarı'nda da esnaf satışlardan şikayetçi. Ispanak satıcıları zehirlenme haberlerinin çıkmasıyla satışlarında yarı yarıya düşüş yaşandığını belirtirken, ıspanak fiyatlarının da 5 liradan 2 liraya kadar düştüğünü ifade ettiler. Cumartesi Pazarı esnafından Kadir Serpen ıspanak satışlarının çok düştüğünü belirterek, "Zehirlenme haberlerinden sonra ıspanak satışlarında çok büyük düşüş oldu. Günlük 10-15 kilo ıspanak satılmıyor, ıspanak öldürüyor diye millet ıspanak almıyor. Ispanak konusuna çok darbe gösterdiler. Pazarcı da, eken de, diken de çok darbe gördü. Bilmem neden oldu ama bu ıspanakta sorun olan bir şey yok. Biz devamlı yiyoruz ama vatandaş korkuyor yani ölürüm diye. Bu konuda çok sıkıntı var. Biz ticaretçiyiz, alıp satıyoruz ama bir sorun yok, bizin her gün yediğimiz bir şey. Yani sıkıntı olan bir konu yok bu ıspanakta. Çok da severim ben ıspanağı ve bir sorun yok. Ispanağın her şeyi var yoğurtlusu var, böreği var. Ispanak daha önce 4-5 liraya satılıyordu ama şu anda 2-2,5 liraya alıcı yok bu ıspanağın. Akşama kadar 10-15 kilo ıspanak satılmıyor. Ticaretçiyiz, mecburen çeşidi koyuyoruz ama satışı yok yani" diye konuştu.
Yine pazar esnafından Bekir Uçar ise, "Ispanakla ilgili çıkan haberler satışları biraz etkiledi. Yine Allah bereket versin de satışlar eskisi gibi değil, eskisi kadar satamıyoruz. Eskiden günde 500 kilo satıyordum şu anda 200 kilo satabiliyorum. Bu durumun böyle gitmesi bu sezonu geçirir. Bu olaydan sonra ıspanak fiyatları 5 liradan 1 liraya kadar düştü" dedi.