Erdem, 12 Ekim Dünya Artrit Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, romatizmal hastalıkların çoğunda gelişebilen ve eklem iltihabı anlamına gelen artritin, iltihap bölgesinde ısı artışı, şişlik, kızarıklık, ağrı veya fonksiyon kaybıyla ortaya çıktığını belirtti.
Prof. Dr. Hakan Erdem, artritin, romatizmal hastalıkların çoğunda gelişebileceğini, bu hastalıklardan en çok bilinenin de küçük eklemlerde simetrik olarak artrit yapan romatoid artrit ile özellikle omurgada uzun dönemde hareket kısıtlılığa neden olan spondilartritler olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Türkiye'de sık olarak görülen Behçet ve Ailesel Akdeniz Ateşi gibi hastalıklar da geçici artrit ataklarına yol açabilir. Romatizmal hastalıklar başlığı, çok sayıda hastalığı içerir. Her hastalığın da kendine özgü nedenleri olabilir. Genel olarak romatizmal hastalıklar, genetik yatkınlığı olan kişilerde, viral enfeksiyonlar, sigara, beslenme alışkanlıkları ve stres gibi çevresel faktörlerin etkisiyle gelişir. Romatizmal hastalıkların çoğunluğu birebir genetik geçiş göstermemekle birlikte özellikle spondilartrit ve Ailesel Akdeniz Ateşi gibi hastalıklarda genetik geçiş önemlidir. Bunun dışında kadınlarda görülen romatizmal hastalıkların kız kardeş ve kızlarında görülme sıklığı artmıştır. Ancak romatizmal hastalıklar kesinlikle bulaşıcı değildir. Herhangi bir eklemde ağrı, şişlik, ısı artışı, kızarıklık veya fonksiyon kaybıyla seyreden artrit, sabahları 30 dakikayı geçen eklem, omurga ve vücut tutukluklarına, vücutta başka nedene bağlı olmayan döküntülere, ateşe, halsizliğe ve yorgunluk hissine neden olur. Romatizmal hastalıkların bir kısmında artrit, tekrarlayan ataklar şeklinde birkaç günde geçerken, bazılarında sürekli ve diğer eklemlerin de eklenmesiyle devam eder."
Ayrıca, hava basıncındaki değişikliğe bağlı olarak, yağmurlu havalarda eklem ağrılarının arttığını ve hastaların bunu önceden hissedebildiğini dile getiren Erdem, "Bunun nedeni romatizmal hastalıklarda, eklem bölgelerindeki kemik, kıkırdak ve bağ yapılarında bozukluk ve yapısal hasar oluşması sonucunda eklemlerin hasarlı bölgelerindeki duyarlılığın artmasıdır." diye konuştu.
- "Romatizmal hastalıklar yeni tedavi seçenekleriyle kontrol altına alınabilir"
Prof. Dr. Hakan Erdem, romatizmal hastalıkların bir kısmında artritin, tekrarlayan ataklar şeklinde birkaç günde geçerken, bazılarında sürekli ve diğer eklemlerin de eklenmesiyle devam ettiğini anlatarak, "Genellikle artrit bulguları tedaviyle baskılanabilse de hastanın tedavi sırasında hipertansiyon ve diyabet gibi takip ve tedavi edilmesi gerekmektedir." dedi.
Artritin baskılansa dahi zaman zaman alevlenebildiğini ancak tedaviyle kontrol altındaki eklemlerin çok kullanılması sonucu eklemlerde 1-2 gün süren ağrı ve şişlik görebildiğini ifade eden Erdem, bu durumun dinlenme ve ağrı kesici tedaviyle 1-2 günde düzelebileceğini kaydetti.
Romatizmal hastalıklarda da beslenme alışkanlıkları, sigara gibi çevresel faktörlerde yapılacak bazı düzenlemelerle hastalığın gelişmesinin kontrol altına alınabileceğine işaret eden Erdem, "Sonuç olarak bütün romatizmal hastalıklar yeni tedavi seçenekleri sayesinde kontrol altına alınabilir ve bunlardan kaynaklanabilecek komplikasyonlar ve sakatlıklar önlenebilir. Bu nedenle hastalık zaman kaybetmeden teşhis edilmeli ve tedaviye başlanmalıdır." tavsiyesinde bulundu.
- "Hastalar tuz ve kalori alımına dikkat etmeli"
Prof. Dr. Erdem, romatizmal hastalıkların tanı ve tedavisinde romatoloji uzmanlarına başvurulması gerektiğini, romatizma uzmanının olmadığı durumlarda ise fizik tedavi ve iç hastalıkları uzmanlarının takip ve tedaviye yardımcı olabileceğini aktararak, beslenme konusunda da şu önerilerde bulundu:
"Romatizma hastaları öncelikle gördükleri tedaviler nedeniyle kilo almaya ve ödem gelişimine yatkın olduğundan, tuz ve kalorili yiyeceklerde kısıtlamaya gidilmesi önemlidir. Bunun dışında iltihap artışına neden olabilecek kızartılmış yiyecekler, gazlı içecekler, sucuk, sosis gibi işlenmiş et ürünleri, rafine unlu yiyecekler, günde 80 gram üzerinde et tüketilmesinden kaçınılmalı; mevsiminde taze meyve ve sebze, zeytinyağı, omega 3 açısından zengin balık ve balık yağı, günde bir avuç badem ve ceviz gibi kuru yemişler tüketilmeye çalışılmalıdır. Ayrıca D vitamini, folikasit ve kalsiyum takviyesi önemlidir."