Nixon, geçen aralık ayında ilk baskısı yayımlanan Başkanı Sorgulama (Debriefing the President) adlı kitabıyla ilgili olarak Washington merkezli Brookings Enstitüsünde konuştu.
Irak'ın işgalinden 8 ay sonra Irak'a gittiğini aktaran Nixon, CIA'e girmeden önce Georgetown Üniversitesinde ulusal güvenlik üzerine çalışmalar yaptığını ve ağırlıklı olarak Saddam Hüseyin'le ilgili çalıştığını söyledi.
- "Görür görmez o olduğunu anladım"
Saddam Hüseyin ile ilgili birçok efsanenin dolaştığını, devrik liderin dublörler kullandığını ifade eden Nixon, hakkında çok fazla video ve fotoğraf incelediğini dile getirdi.
Nixon, Saddam'ın bulunduğu odaya girer girmez yüzündeki ifadeden karşısındaki kişinin dublör değil Saddam Hüseyin olduğunu anladığını belirterek, "Odaya Saddam Hüseyin'in gerçek Saddam olup olmadığını tespit etmek için girdim. Tabii elimizde Saddam'la ilgili bize verilen fiziki özellikler vardı; örneğin bileğinde aşiretinin dövmesi, bacağında bir mermi izi vardı. Hepsini kontrol ettim ancak içeri girer girmez yüzüme ilk baktığı anda onun Saddam olduğunu anladım." diye konuştu.
- "Kimyasal silah yoktu"
Saddam Hüseyin'in yakalandığında Amerikan yönetiminin devrik lidere ne yapacağını bilmediğini söyleyen emekli ajan, haftalarca sadece onu konuşturmalarını istediklerini ve kendisinin de Saddam'la Irak ve Ortadoğu tarihi üzerine uzun uzun görüşmeler yaptığını anlattı.
Herkesin merak ettiği kitle imha silahları konusunda uzun uzun konuştuklarını kaydeden Nixon, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki ay süren ve her defasında konunun bir şekilde kitle imha silahlarına geldiği sorgulama sonucunda Saddam ile aynı sonuca vardım; Irak'ta kimyasal silah yoktu. Irak rejiminin bir kimyasal silah programı veya nükleer programı yoktu. Aynı zamanda Saddam'ın ileride böyle bir planı da yoktu."
Saddam'ın Birleşmiş Milletler denetçilerine karşı çıkışının anlaşılır olduğuna değinen Nixon, devrik liderin denetleme ekibinde birçok istihbarat mensubunun da olacağını düşündüğünü aktardı.
Nixon, şu bilgileri verdi:
"Egemenlik haklarının ihlali gibi mevzular bir tarafa, Saddam istihbarat örgütlerinin denetleme ekibiyle ülkeye girip ordunun mühimmat kapasitesini ve yerlerini öğrenebileceğinden endişe ettiğini söylüyordu. Daha da önemlisi denetçilerin arasına sızan ajanların rejimin zayıf noktalarını tespit edebileceğinden endişe ediyordu ki bu oldukça anlaşılır bir şeydi. Dolayısıyla konunun kimyasal silahların tespitinden farklı olduğunu düşünüyorum."
- "İdam edileceğini biliyordu"
Saddam'ın gelinen noktada idam edileceğini bildiğini ancak buna rağmen oldukça sakin ve vakur olduğunu bildiren Nixon, onu "karşılaştığı en karizmatik liderlerden biri" diye tanımladı.
John Nixon, ABD yönetiminden herkesin Saddam'ın yakalanmadan intihar edeceğini savunduğunu ancak CIA psikiyatristlerinin onun gibi davasına bağlı birinin kendini öldürmeyeceği sonucuna vardığını kaydetti.
Emekli ajan, Saddam'a kendisinin devrildiğini, yeni bir hükümetin kurulacağını ifade ettiğini, onun ise kendisine ABD'nin Irak'ta başarısız olacağını söylediği bilgisini verdi.
Nixon, şöyle konuştu:
"Bana, 'Siz bu ülkeyi tanımıyorsunuz. Ben gidersem benden sonra bu ülke terör yuvasına döner ve birçok grup adeta ülkeyi savaş alanına çevirir' dedi. Kendisine ifade etmedim ama içimden 'Bu konuda hakkın var' dedim. İran'ın ve Şiilerin mezhep eksenli yayılmacılığına vurgu yapıyordu. Bunun Irak toplumunda ve daha geniş Arap coğrafyasında ciddi sonuçlarının olacağını söylüyordu. Açıkçası bu konuda haklı çıktı."
- "İdam edildiğini gördüğümde hayal kırıklığı yaşadım"
Kendisi dahil birçok kişinin Saddam Hüseyin'in idamıyla Irak'ın bir hukuk devleti olarak yoluna devam edeceğine inandığını anlatan Nixon, buna karşın Saddam'ın bir gece alınıp kameralar karşısında sloganlarla idam edildiğini gördüğünde hayal kırıklığı yaşadığını belirtti.
Saddam'ın çok kötü şeyler yaptığını savunan Nixon, "Tam da yıllarca Irak'ta yaptığı gibi idam edildi. O zaman, 'Aman Tanrım, biz bunun için buraya gelmiş olamayız' dedim." ifadelerini kullandı.