Sağlık Bilimleri Fakültesi Seminer Salonu'nda gerçekleştirilen semine konuşmacı olarak psikiyatr alanında yaptığı önemli çalışmalar ile tanınan Prof. Dr. Mansur Beyazyürek katıldı. "Teknoloji Bağımlılığı ve Aile İlişkileri" başlıklı semineri çok sayıda öğrenci ve akademisyen takip etti.
Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlknur Maviş, seminer öncesinde şunları söyledi:
"Belki yaşınız onu hatırlamaya yetmeyecek ama Prof. Dr. Mansur Beyazyürek bir zamanlar televizyonda çok sık gördüğümüz hem medyatik hem de bu medyatikliği hak eden bir isimdir. Bugün, aramızda bulunmasından gerçekten şeref duyduğumuz bir profesör hocamız ile sizleri buluşturacağız. Ben genellikle hocalarımız hakkında hep kısa bir özgeçmiş anlatmaya çalışırım. Mansur hoca hakkında çok fazla şey okudum; ama onun geçmişini burada anlatmak bana düşmez diye düşündüm. O kadar dolu bir özgeçmiş var ki, bunun neresinden başlayıp neresinden devam ettireceğimi çok iyi bilmiyorum, onu birer ikişer satır veya cümle ile anlatmak yetmeyebilir çünkü dolu dolu geçmiş bir hayat ve bilimsel geçmiş var."
Prof. Dr. Mansur Beyazyürek ise konuşmasında Anadolu Üniversitesinde ve Eskişehir'de olmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyduğunu belirtti. Bağımlılık kavramıyla ilk tanışmasından bahseden Prof. Dr. Beyazyürek, "Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde göreve başladığımda orada bir merkez kurmaya karar verdik, adını da 'AMATEM' olarak belirledik. Bağımlılık kavramı ile tanışmam böyle gerçekleşti." ifadelerini kullandı.
'Bağımlılık, tedavisi çok zor bir durumdur ve altında mutlaka bir psikiyatrik bir sorunu taşır.'
Prof. Dr. Mansur Beyazyürek teknoloji bağımlılığından bahsedebilmek için ilk önce bağımlılığın ne olduğunu bilinmesi gerektiğini vurguladı. Prof.Dr. Beyazyürek şöyle konuştu:
"Bağımlılık, insanı insan yapan bütün eylemleri etkileyen bir durum. Biz insanı 'biyopsikososyal' bir varlık olarak tanımlarız. Bağımlılık hem psikolojik hem de biyolojik yapımızı etkiler. Bu konu ile ilgili en çok karşılaştığım soru ise bir daha olmayacak mı sorusu oluyor. Bu sorunun cevabı ise 'olacak, olabilir'dir. Bağımlılık, tedavisi çok zor bir durumdur ve altında mutlaka bir psikiyatrik bir sorunu taşır. 'En çok kimler bağımlı olur?' ise gelen diğer sorulardan bir tanesi. Hangi kişilik türü olursa olsun herkes bağımlı olabilir. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır. Hiçbir bağımlılık davranışı tek bir kalıpta değerlendirilemez. Çünkü hiçbir insanı aynı kalıpta değerlendiremeyiz; ancak bu alanda ciddi bir gruplandırma sorunumuz var. Geniş anlamda bağımlılık meselesine baktığımızda, birçok bağımlılık türü olduğunu görürüz. Bir madde veya davranış tek başına bağımlılık yapıcı değildir. Biz onu psikolojik sorunlarımıza bir çare olarak kullanmayı öğrendiğimiz sürece onu bağımlılık yapan bir şeye dönüştürürüz."
Konuşmasında internet bağımlılığı üzerinde duran Prof. Dr. Beyazyürek, konuşmasında internet bağımlılığı çeşitleri üzerine durarak bu bağımlılık çeşitlerinin sebepleri, insan ve aile ilişkileri üzerindeki etkilerini vurguladı. Prof. Dr. Beyazyürek: "İnternet bağımlılığı çeşitlerinden bazılarını sibersex, siber-ilişki, net bağımlılığı, bilgi arama bağımlılığı ve online oyun bağımlılığı olarak tanımlayabiliriz. Eğer bir kişi interneti kendi sorunlarından kaçma ve onu sıkıntıya sokan duygulardan uzaklaşmak için kullanıyorsa, ailesine, arkadaşlarına veya terapistine internette geçirdiği süre ile ilgili yalan söylüyorsa ve fazla internet kullanımı nedeni ile aile, okul, iş ve arkadaş çevresi ile ilgili sorunlar yaşıyorsa bu kişi bağımlı olarak değerlendirilebilmektedir. Yapılan kimi araştırmalara göre, internet bağımlılığında yalnızlığın önemli bir belirleyici olduğu vurgulanıyor. Yalnızlık duygusu kişiyi olumsuz psikolojik göstergelere itebiliyor ve ardından kişide düşük yaşam doyumu, akademik ve sosyal başarısızlıklar, olumsuz sosyal davranışlar, depresyon, intihar eğilimi ve düşük benlik saygısına sebep oluyor." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, ayrıca bağımlılığın başlı başına bir bozukluk mu yoksa başka bir psikiyatrik bozukluğun bir göstergesi mi olduğunun ayırdına varılması gerektiğini ve tedavisinin de buna göre planlanması gerektiğini vurguladı.