Erdoğan, Demokrasi Meydanı'ndaki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 1960'daki nüfusunun 28 milyon olduğunu dile getirerek, Mecliste o dönemde 450 milletvekili, 150 senatör ve 15 tane de kontenjan senatörü olduğunu olduğunu ifade etti.
Erdoğan, Meclisin bu durumunun 1980 yılına kadar sürdüğünü belirterek, "Ey Kılıçdaroğlu, ders çalış ders. Şimdi yurt dışıyla birlikte 83 milyonluk Türkiye'ye 600 milletvekili niye fazla olsun. Yine diyor ki, 'Tüm hakimleri, savcıları cumhurbaşkanı atayacak.' Çok ayıp ya, yapma, yalan söyleme, dürüst ol. Cumhurbaşkanı ne Yargıtaya ne Danıştaya ne de birincil mahkemelere, bunların hiçbirine karışmaz. Sadece Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu vardı. Şimdi ne oldu, Hakimler Savcılar Kurulu oldu. Bunun 4 üyesini cumhurbaşkanı, 7 tanesini parlamento atıyor. Bu 7 taneyi de parlamento 5'te 3 çoğunlukla seçiyor. Geriye kalan 2 kişi de bakan ve müsteşar." diye konuştu.
Bu 7 üyenin Mecliste uzlaşmayla seçileceğini kaydeden Erdoğan, böylelikle Mecliste her görüşün temsil edilmesinin mümkün olacağını anlattı.
Erdoğan, anamuhalefet partisinin asıl korkusunun millet olduğuna işaret ederek, "Biliyorlar ki 16 Nisan'dan sonra söz de karar da yetki de millete geçecek. Cumhurbaşkanını, hükümeti millet seçecek. Böylece yıllardır vesayet güçleri vasıtasıyla ülkeyi yönetenlerin devri sona erecek. Avrupa ülkeleri bu sistemi neden istemiyorsa bunlar da aynı nedenle istemiyorlar. İşte şu an bunun yasını tutuyorlar. Hakikatlere gözlerini kapatıp kulaklarını sadece bunlara verenler 16 Nisan'dan sonra Türkiye'nin batacağını, biteceğini, asırlarca geriye gideceğini sanıyorlar." ifadesini kullandı.
- "Biz de kendi modelimizi oluşturuyoruz"
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden 7'sinin başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle, 3'ünün parlamenter sistemle yönetildiğini belirten Erdoğan, 4 ülkenin parlamentoyla birlikte monarşi, 2 ülkenin de İngiltere Kraliçesi tarafından tayin edilen vali ve onun altında çalışan meclisler tarafından idare edildiğini söyledi.
Erdoğan, 3 ülkenin de tek partiyle yönetilen Çin, krallıkla yönetilen Suudi Arabistan ve kantonlarla yönetilen İsviçre olduğunu kaydederek, "Görüldüğü gibi gelişmiş ülkeler ağırlıklı olarak başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Biz de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri halene getirme hedefimize uygun şekilde tercihimizi başkanlık sisteminden yana kullanmak için 16 Nisan'da sandık başına gidiyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin dünyada bir benzerinin daha bulunmadığını söyleyenlerin olduğuna işaret eden Erdoğan, en gelişmiş 20 ülkenin yönetim sisteminin de belli başlıklar altında toplandığında birbirinden farklı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin ihtiyaçlarına göre kendi yönetim modelini oluşturduğuna dikkat çekerek, "Ben ne dedim, 'Türk tipi başkanlık' dedim. Biz de kendi modelimizi oluşturuyoruz. Biz de Türkiye olarak kendi ihtiyaçlarımıza, kendi kültürümüze uygun bir yönetim modeli geliştirdik. 16 Nisan'da milletimizin onayına sunuyoruz. Türkiye cumhurbaşkanlığı sisteminde ne üniter yapısından herhangi bir taviz verecektir ne de mevcut il ve belediye yönetimlerinde bir değişikliğe gidecektir. Ne diyor, muhtarlıkları kapatacakmışız. Yok böyle bir şey. 30-40 tane muhtarı topluyor, yalan yanlış her şeyi söylüyor. Şu ana kadar 16 bini aşkın muhtar ağırladım. Hedefim, 55 bine yakın muhtarı Külliye'de milletim adına ağırlamak. Onların taleplerini alıyorum. İçişleri Bakanlığı olarak da bunlar koordine ediliyor ve çözüme kavuşturuluyor. Hukuk nedir bilmeyenlerin hezeyanı budur."
- "Kendi Cumhurbaşkanına durup dururken hakaret etme"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, yeni yönetim sistemine ilişkin "Kararnameler her şey" söyleminin gerçeği yansıtmadığını belirten Erdoğan, "Yok böyle bir şey. Anayasanın amir hükmü neyse cumhurbaşkanı ona uymak zorundadır ve anayasanın düzenlemelerinin üzerinde kararname olamaz. Hatta parlamentonun çıkardığı kanunun üzerinde kararname olamaz. Meclisin çıkardığı kanun cumhurbaşkanının kararnamesini üzerindedir." diye konuştu.
Erdoğan, vatandaşların kendisini İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden tanıdığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Biz millet nasıl yönetilir biliriz. Diyor ki 'Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda sanki muhtarlara hitap ediyor.' Sen hayatında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda hitap ettin mi? Orada kimlerin oturduğunu biliyor musun? Önce bir haddini bil. Kendi Cumhurbaşkanına durup dururken hakaret etme, saygısızlık etme. Burada ne konuşulursa orada o konuşulmazmış. Biz omurgalıyız. Ülkemde başka, orada başka, bizde böyle bir şey yok. Bir konuda gerçek neyse, onu burada nasıl konuşuyorsak orada da öyle konuşuruz. Öyle yalpalama yok. Dürüst siyaset budur. Halk bizim kendimiz için birşey istemeyeceğimizi bilir."
Cumhurbaşkanlığı sistemi için vatandaşlardan, ülkenin ve milletin faydasına olduğuna inandıkları için destek istediklerini vurgulayan Erdoğan, "Görüyoruz ki milli demokratlar cumhurbaşkanlığı sisteminin yanında, bölücüler ve dış güçler ise karşısında yer alıyor. Milli olan, demokrat olan, yerli olan hiç kimsenin bu anayasa değişikliğine karşı çıkması için sebep yoktur."
(Sürecek)
